Barbarosoğlu'nun güzeli arayan öyküleri

Barbarosoğlu'nun güzeli arayan öyküleri

Son kitabı 'İçimdeki Sazlar Başka Söz Başka'da 'modern çağın aynası' sosyal medyanın değişme uğrattığı benlikleri inceleyerek modern insanın köksüzlük handikapını sorgulayan Fatma Barbarosoğlu "Köksüzlüğün özgürlüğü kısa bir süreliğine neşeli, renkli ve çiçekli olabilir. Ama neşeli dalların ömürsüzlüğünü en iyi anlatan kuşlar..." diyor.

MELEK GEDİK

"Kaderimde hep güzeli aradım/İçimdeki sazlar başka söz başka..." Bu sözler bestesi Avni Anıl’a, güftesi Fethi Dinçer'e ait bir şarkıdan. Bu şarkının sözleri ise Fatma Barbarosoğlu’nun son kitabından mısra mısra dökülüyor. Kitabın kapağını açar açmaz karşılaştığım bu sözleri tekrar tekrar okumaktan kendimi alamıyorum. Fakat ilk öykü ile buluştuktan sonra adeta her satır, şarkı sözleri gibi derinden etkiledi beni. Sanki yıllar önce kaybettiğimiz masumiyet, bir vakitler kağnı kadar yavaş ilerleyen zaman ve yitirdiğimiz tüm değerler yeniden gün yüzüne çıktı. Barbarosoğlu'nun 7'nci öykü kitabı ‘İçimdeki Sazlar Başka Söz Başka’da kimlerin hikayesi yok ki... Sürekli Susan Dilsiz Gelin’den ilk aşkını bekleyen Rana’ya, Suriyeli Hatice’nin dökülmüş dişlerinden ‘Gözleri deli yeşil, sözleri deli mavi kız’ın delici bakışları gibi birçok insan evladının hayat izi var. ‘Dilsiz Gelin’ adlı öyküde susmanın, şikayetten ağır bir yük olduğunu vurguluyor Barbarosoğlu. Yıldız Kenter ile Şükran Güngör’ün her salı günü, ekranda başlık parasının ne kadar kötü olduğunu anlattığını fakat ‘mahallede’ herkesin ‘Dilsiz Gelin’ karşısında sus pus olduğunu şöyle dile getiriyor: “On beş yaşında, on bin lira başlık parasına, kendisinden on iki yaşa büyük, sağır bir adamla evlendirilen genç kızın, bizimle asla konuşmamasını, bütün mahalle anladı. Kimse yadırgamadı. Ama yine de sanki cevap veriyormuş gibi hal hatır sormaya devam edildi.”

12 öyküden oluşan kitapta modern hayatın 'cilveleri' en çok ‘Saklana Saklana’ adlı hikayede karşımıza çıkıyor. Burada da bir gelin var fakat onun adı ‘Pembe Gelin’. Tüm dünyası tozpembe olan, sadece mecazi değil maddi, manevi bunu tüm hücreleri ile ‘pembe’ hisseden bir gelin. O pembe dünyasını yansıttığı hep büyük ayna ise sosyal medya. Zaman zaman adaletsizliklere karşı bağırdığımız, isyan ettiğimiz bu dünya, onun pembe masa örtüleri, pembe tabak-çanakları ve pembe kıyafetleri. Tüm benliğini pembeye boyayan geline en büyük tepki de mazinin yükünü omuzlamış ihtiyar dedesinden: “Çorba kasesinin içi boş. 27 yaşındaki bir çocuğun evcilik oyununa katılmak, katılıp da aç kalmak varmış kaderde, diye tekrarlamaya başladı kalbi. Zikreder gibi tekrarlıyor.”

'Kariyer Günleri' adlı hikaye ise modern iş hayatı ve onun insandan açtığı ‘onulmaz’ yaralar ile ilgili. Sürekli ilerleme peşinden koşan yığınlar, birbirleri ile bir göz teması kurmadan sürüp giden ‘iş ilişkileri’ ve saatlerce ışıkla dans eden mekanlar...Barbarosoğlu’nun kaleminden özellikle kariyer yapan kadınlara yönelik ya çok tepki çekecek ya da çok desteklenecek imalar dökülüyor. Kariyer mi, çocuk mu sorusuna verilen cevaplardan ‘hırs denizi’nde kaybolan ‘iş ruhlulara’ kadar geniş bir parantez açılıyor. Başarı kavramı şu çarpıcı cümle ile sorgulanıyor örneğin: “Arayı açmanın iyi bir şey olduğunu sanıyordum. Dağlarına zirvesine tek başına çıkmanın başarı olduğunu. Koşuyordum. Arkama bakmadan koşuyordum. Aile terbiyesi, koşmak üzerinden ilerliyordu. ‘İleri ileri’ diyordu evden biri bana. Onların sesi yoruluyordu, nöbet değiştiriyorlardı, ama benim koşmaktan yorulabileceğim hiç kimsenin aklına gelmiyordu." Suriyeli Hatice ile bebeği Yahya’nın yaşam mücadelesini ‘Suriyeli İzi’ adlı öyküde dile getiren Barbarosoğlu, ön yargının mahalle mahalle nasıl yayıldığını çok çarpıcı bir ‘Gezi’ vurgusu ile okuyucuya aktarıyor. Suriyeli Hatice için istediği yardımın en yakını Süveyda’dan değil de komşusu, ‘Gezi olayları’nı destekleyen, tencere tava çalan Macide Teyze’den geldiğini dile getiren anlatıcının şaşkınlığı şöyle dile getiriliyor: “O günden sonra Erzurumlu çarşaflı kadının rehberliğinde, insanları ikiye ayırdım: İnsan evladı olanlar, insan evladı olamayanlar."

Herkesin kendinden izler bulacağı, maziden hatıralar taşıyan ve olmak ile ölmek arasındaki gerilimi cümlelerinin ardında ince bir sızı halinde hissettiren Barbarosoğlu’nun ‘İçimdeki Sazlar Başka Söz Başka’ kitabındaki öyküler, aynı zamanda okuyucuyu kendisiyle yüzleştirecek bir ayna olma hali özelliği de taşıyor.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN