Davutoğlu: Muhalefete tarih önünde meydan okuyorum

Davutoğlu: Muhalefete tarih önünde meydan okuyorum

Gazetecilerle bir araya gelen Başbakan Davutoğlu, 100 maddelik 'Yeni Türkiye Sözleşmesi'ni eleştiren muhalefete cevap verdi: Muhalefet liderleri de otursunlar böyle bir beyanname yazsınlar. Şu maddeye karşı çıkıyoruz desinler, bu bir meydan okumadır.

MEHMET OCAKTAN /KARAR.COM

Bakaşban Ahmet Davutoğlu önceki gün İstanbul Haliç Kongre Kültür Merkezi’ndeki aday tanıtım toplantısı sonrası Karar.com Yayın Yönetmeni Mehmet Ocaktan’ın da aralarında bulunduğu bazı gazete yöneticileri ve yazarlarla bir araya geldi. Toplantıda gazetecilerin sorularını cevaplandıran Davutoğlu, seçim beyannamesi, 100 maddelik “Yeni Türkiye Sözleşmesi”, 1915 olayları ve Alevi sorunu konusunda ayrıntılı değerlendirmelerde bulundu.

Sözleşmede ‘Çözüm süreci’nin neden yer almadığı sorusunu cevaplandıran Başbakan Davutoğlu, bu konudaki spekülasyonlara da açıklık getirdi:

“Şimdi bir kere benim yazdığım o 100 maddelik metni alırsanız, aslında çözüm sürecinin bütün ruhu orada var. Beyannamede son gece fasiküller giderken basım esnasında birkaç sayfa ve bir de içindekiler kısmı da yok dikkat etmişseniz, çünkü o gece bile çalıştık, oradan doğan bir eksiklik. Yine de aslında çözüm süreci de anayasal düzen, siyasal düzen, reformların içinde var. OHAL’i kaldırmaktan tutun da kültürel hakların verilmesine kadar hepsi var. Ama ayrıca çözüm süreciyle ilgili bir bölüm vardı, o çalışma esnasında bir şekilde düşmüş, o eklenecek, içindekilerle birlikte. Bir de arkada, şimdi zikrettiğim 100’e yakın ayrıca yeni proje, onlar da seçim beyannamesinin tekrar baskısında olacak."

15-04/18/hg020599
Gazetecilerle biraraya gelen Başbakan Erdoğan, Yeni Türkiye Sözleşmesi'ni yazarkenTeşkilat-ı Esasiye'den (1921 Anayasası) yararlandığını anlattı. 

Meydan okuyorum, tek maddesini yazamazlar

“Dikkat ederseniz meydan okuyorum ve okumaya devam edeceğim, bunu da yazabilirsiniz; oradaki bir tek maddeye bile karşı çıkamazlar, yani hiçbir makul Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı karşı bir partiden de olsa ya şu madde burada olmamalı diyeceği bir madde var mı çıksın söylesin Kılıçdaroğlu, Bahçeli veya diğerleri? Yok kendilerinin bir sözleşmesi, bize teklif ettikleri bir şey varsa onu çıkarsınlar.”

Yazsınlar vizyonlarını, ortak zeminde buluşalım

“Ben kendi vizyonumu yazdım. Ben derken ben diye vurgulamak için değil, yani AK Parti Genel Başkanı olarak ve bu siyasi hareketin şu anda başında bulunan biri olarak, ben kendi vizyonumu yazdım. İsterim ki Kılıçdaroğlu da otursun bir şey yazsın, Bahçeli de yazsın, Demirtaş da yazsın ve karşılaştıralım bu vizyonları, ortak bir zeminde buluşuruz. Yazsınlar bir metin. Onlar yazmayacaksa, danışmanlarla veya başka bir yolla yine yazsınlar, farklı bir doküman olarak çıkarsınlar.”

15-04/18/aa_picture_20150415_5051672_web-1429389804Muhaletin, Yeni Türkiye Sözleşmesi'ne yaptığı eleştirilere cevap veren Davutoğlu, AK Parti kadar vizyon belgesi üreten hiçbir partinin bulunmadığını belirtti.

'Türk kimliği Anayasa'dan çıkacak' söylemi çocukça bir yaklaşım

“Bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığı… Türk kimliği çıkacak mı falan gibi; bu da çocukça bir şey. Azıcık etimoloji bilgisine sahip olan Türkiye kavramının içinde, yani bu Arabiye değil, Rusiye değil, falan değil filan değil, Türkiye işte yani. Bunun böyle bir kimlik yok sayılıyor gibi bir durum olmadığı gibi bir vatandaşlık tanımı yapılırken o ülkeye ait olmakla ilgili bir tanım yapılır. Yani şimdi Alman olmadığı halde Almanya Cumhuriyeti vatandaşlığını alan Türkler var. Bir devletin vatandaşlığı tanımlaması en geniş kapsamıyla yapılan bir tanımlama. Yani vatandaşlığı o anlamda en geniş haliyle tanımlamaya çalıştık. Onun dışında bilmiyorum tek-tük, yani oradan birilerinin itiraz ettiği şey geldi, ben dinlemedim Bahçeli yaptı mı öyle bir şey, ama yazıldı çizildi belki belli çevrelerde, onun için Bahçeli’ye cevap gibi yazılmasın, hatta bunu hiç zikretmeyebilirsiniz de, yani büyük bir mesele değil. Ama çıksın desin ki şu madde, var mı? Sözleşme yanımızda!"

15-04/18/hg020627İstiklal Savaşı'nı insan onuru için emperyalizme karşı verilen bir mücadele olarak tarif eden Başbakan Davutoğlu, Sisi ve Esed'e destek veren muhalefet anlayışını eleştirdi. 

“Diyarbakır’da 2013’de verdiğim konferansa açıp bakarsanız Diyarbakır’ın burçlarını tek tek saydım ve her bir burcun hangi devlet tarafından yapıldığını, Diyarbakır surlarının burçlarını, ilginç bir hikâye ve minarelerinin. Burçlar ve minareler şeyi veriyor diye. O zaman tarihi derinlik diye bir şey yazmayı düşünüyordum Stratejik Derinlik’ten sonra, yazamadım. Hatta önemli bir kısmını yazmıştım, sonra AK Parti’ye ve hani Başbakanımıza zarar gelir diye o zaman ola ki birisi oradan hareketle ya bu şucu-bucu falan der diye erteledim yayınlamayı. Şimdi bazı kitaplarımı Başbakan olduktan sonra artık yayınlamaya başlayacağım, çünkü bedelini kendim ödeyeceğim bir şey.”

Sözleşmede Türk de yok, Kürt de yok

Yeni Türkiye Sözleşmesi ile tarihi ve kültürel kimliğimizle çağdaş bir anayasa arasında bağ kurmaya çalıştığını söyleyen Başbakan Davutoğlu özetle şunları söyledi:

“Benim yapmaya çalıştığım şey; o tarihi derinlikteki kimlik unsurlarıyla çağdaş bir anayasa arasında bir bağ kurmak, hissi bir bağ kurmak ve onun modern, demokratik bir hukuk devletinin içine yerleştirmek. Onun için dikkat ederseniz tabirler kimsenin karşı çıkamayacağı tabirler. Türk yok ama Kürt de yok, Sünni yok ama Alevi de yok, yani ayrıştırıcı bir kimlik üzerine değil de hepimizin faydası olan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlığının dayandığı kök neresi? Değerler ne? Bu nedenle çözüm sürecini özellikle yazmadım, çözüm sürecinin dokusunu yazdım. Ama çözüm süreci konjonktürel bir şeydir ve sorunu çözdüğümüzde biter.”

1915 olayları konusundaki görüşlerinde bir değişiklik olmadığını belirten Davutoğlu, göz mesafesinde herkesle konuşmaya hazır olduklarını, üstten bakan kimseye de boyun eğmeyeceklerini söyledi:

Boyun eğmeyiz

“Bakın şimdi benim Hrant Dink’in katledişinin yıldönümünde yayınladığım bir metin var, yani geçen sene değil sadece. Geçen sene Cumhurbaşkanımızın Başbakanken yaptığı taziye metni. O metne olan sadakatimizin devam etmesini inşa eden ve bu sefer özellikle Hrant Dink’in vefat günü yayınladım. İnsan onuru da dahil tamamıyla, geçen senekini bir adım öteye taşıyan bir metin. Ve bu noktada da tutumumuzda bir değişiklik yok. Bugün dahi benim yaptığım açıklamada; biz acıyı paylaşırız, herkesle her şeyi konuşmaya hazırız, tarihi tartışmaya hazırız, ama kimse bize boyun eğdiremez.”

“Bakın dün Martin Schultz’la 45 dakika, 1 saate yakın uzun bir görüşmemiz oldu. Ben Batılı kibri yakından bilirim. Eşit düzeyde konuşmaya hazırız göz mesafesinde. Ama biri yukarıdan bir dil kullanırsa… Göz mesafesinde konuşalım herkesle eşit şartlarda, dünyanın her yerinde. Ermenilerle de, Rumlarla da, Yahudilerle de, Batılılarla da, Doğulularla da, Ruslarla da, yani kimlerse sıkıntımız olmuşsa göz mesafesinde konuşuruz. Ama bize birisi tepeden konuşamaz, yani kim olursa olsun buna rıza göstermeyiz.”

AK Parti'nin Alevi adayları

Seçim yatırımı olarak algılanır endişesiyle Alevi meselesindeki adımları seçim sonrasına bıraktıklarını söyleyen Davutoğlu bu konuda şunları söyledi:

"Ben (Alevilerin sorunu ve Alevi aday) konusunun seçim yatırımı olarak görülmesini istemiyorum. Bunu seçimden önce gündeme getirmeyi Alevi vatandaşlarımıza karşı da bir saygısızlık olarak görüyorum. Listelerimizde çok sayıda Alevi de var ama ben şimdi onları Alevi diye size tanıtmayı ve isimlerinin o şekilde çıkmasını doğru görmüyorum. Ama şunu söyleyebilirim; gelecek meclis muhtemelen bugüne kadar Alevilerin toplam temsilde en fazla temsil edildiği meclis olacak."

"Benim söylediğim bir şey var, hayatta içselleştirmediğim, benimsemediğim hiçbir şeyi savunmadım, savunduğum şeyi de sonuna kadar ne zaman savunulması gerekiyorsa ben tayin ederim ve doğru bir zeminde savunurum. Yani Hacıbektaş’taki konuşmam da, Tunceli’deki konuşmam da gönlümden gelen ve inandığım şeylerdir. Demin 12’nci yüzyıl derken, 12’nci, 13’üncü yüzyıl Anadolu’su aslında Aleviliğin de kökeni oradadır, Sünnilik ve birçok şeyin. Ve o ortak zeminde ben bir farklılık görmedim. Hacı Bektaş-ı Veli’nin Makalat dahil şeyini okudum, Mevlana Celaleddin-i Rumi’yi de okudum, semah nedir bilirim, sema nedir bilirim, aradaki ilişki nedir bilirim vesaire vesaire. Bunların bir ortak zemini var. Oradaki düşüncelerim de samimiydi.”

Zannedildiği gibi zor bir sorun değil

“Alevi meselesinin ben çok zannedildiği kadar zor bir sorun olduğu kanaatinde de değilim, yani yeter ki ideolojik bakımdan istismar edilmesin, siyasi bakımdan istismar edilmesin ve dış unsurlar bakımından istismar edilmesin ve terörize edilmesin, yani DHKP-C gibi veyahut bazı unsurlarca terörize edilmesin. Dış unsurlardan da ne kastettiğimi herkes anlar. Ama biz kendi içimizde konuştuğumuzda Sünni-Alevi bu toplumun dokusundan, yani Sünniliğin de Türkiye Sünniliği içinde değil de dışarıdan bir başka etkiyle olmuş olan arasında problem olabilir de, bu toprağın dokusunda böyle bir sıkıntı yok.”

“Tunceli’de verdiğim her sözü de yaptım, onu da söyleyeyim, yani hiçbir şey yapılmadı deniyor da. Geçen Tunceli İl Başkanımız ve Tunceli’den bir heyet geldi, teşekkür ettiler, Türkiye’deki bütün Alevi kutsal mekânlarının yolları yapıldı, her türlü ihtiyaçları giderildi. Müze, Tunceli’de hani şey olan, kışla olan şey müzesinden Dersim Müzesi’ne çevrildi, inşaat devam ediyor, üniversitenin adı Munzur Üniversitesi’ne çevrildi. Yani verdiğimiz sözleri, Hacıbektaş’ta da verdiğimiz sözlerin hepsini yerine getirdik.”

Yüzde 55'i öylesine söylemedim

Yüzde 55’in bir sistematiği olduğunu belirten Davutoğlu, seçimlerde esas başarı kriterinin iktidar gelmek olduğunun altını çizdi:

“Sistematiği mümkün olduğu kadar zihnimde kurarak konuştum, o yüzde 35’i hedefliyor dedim Kılıçdaroğlu’na, ben yüzde 35 hedefiyle sizin huzuruna geleceğime istifa ederim dedim, çünkü yüzde 35 demek birinci olmayacağım demek. Biz yüzde 55’lere, 60’lara yürüyoruz dedim, hedef de budur. Yüzde 55… Tabi hedef olarak koydum, nihayet bizim siyasette iddiası olanın yeri olur, iddiamız olur ve altı da…”

“Ondan sonra şunu da söyledim… Bana bir kere televizyonda bir programda sordular. Yüzde kaç düşünüyorsunuz? Eğer yüzde 99 desem, yüzde 1’in gönlüne giremem diye bir kanaat çıkar, yüzde 100’ü, yani totaliter bir rejim olması hasebiyle değil, hitap etmek anlamında yüzde 100’e hitap ederiz. Ama ne kadarını ikna ederiz, zaman görecek. Bu bir başarı kriteri olarak değerlendirilecek bir husus değil, hedef ve oraya doğru yönelme anlamında şeydir. Nihai kertede siyasi seçimlerde başarının kriterinin esası bellidir, iktidar olmaktır ve ülkeyi geleceği taşımaktır. Ama ben kendi kitleme burada da söylediğim yüzde 55 İstanbul için, İstanbul’da yüzde 55’i yakarlarsak Türkiye’de de yakalarız Allah’ın izniyle.”

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN