“Şam Dosyaları” projesi, Suriyeli yetkililerin insan hayatını nasıl sıradan evraklara indirgediğini ve tutukluların ölümlerini Harasta ile Tişrin askeri hastanelerinde rutin bir bürokrasiye dönüştürdüğünü ortaya koyuyor. Bu hastanelerdeki ölüm belgelerinde neredeyse her vakada aynı ifade yer alıyor: “Kalp-solunum durması.” Araştırmaya göre bu kalıp, Esad rejiminin sistematik öldürme pratiğini gizleyen idari bir perde niteliğinde.

Dünyanın dört bir yanından gazeteciler, eski Suriye Devlet Başkanı Beşşar Esad rejiminin 21. yüzyılın en acımasız ölüm mekanizmalarından birini nasıl kurduğunu açığa çıkarmak için bir araya geldi. Almanya merkezli NDR’nin elde edip ICIJ ile paylaştığı gizli istihbarat belgeleri, “Şam Dosyaları”nın temelini oluşturuyor.
Proje, Esad’ın güvenlik aygıtlarının iç işleyişini, yabancı hükümetler ve uluslararası kurumlarla kurduğu ilişkileri, bilgi ve para akışını şimdiye kadar görülmemiş bir kapsamda belgeliyor.
PROJE REJİMİN HAK İHLALLERİNİ BELGELİYOR
ICIJ, NDR ve 20 ülkeden 26 medya kuruluşundan 126 gazeteci, sekiz ay boyunca 134 bini aşkın Arapça belgeyi ve 243 GB’lık veri setini inceledi. 1994–2024 dönemini kapsayan bu belgeler, işkence ve ağır hak ihlalleri nedeniyle yaptırım altında olan Suriye Hava Kuvvetleri İstihbaratı ile Genel İstihbarat’a ait.
Arşiv; iç yazışmalar, raporlar ve emirlerle rejimin gözetim, tutuklama ve infaz ağının nasıl işlediğini ayrıntılandırıyor. Ayrıca istihbarat birimlerinin Rusya ve İran’la koordinasyonunu ve bazı BM ajanslarıyla yürüttüğü temasları da ortaya koyuyor. Belgeler arasında, rejimin güvenlik yapısını oluşturan kritik kadroları gösteren hassas isim listeleri de yer alıyor.

ZORLA KAYBETME MAKİNESİ: 150 BİN KAYIP
Belgeler, Esad rejiminin devlet eliyle yürüttüğü toplu tutuklama ve infaz politikasını bütünlüklü bir “zorla kaybetme makinesi”ne dönüştürdüğünü gösteriyor. Esad döneminde en az 150 bin Suriyelinin tutuklanıp kaybedildiği tahmin ediliyor. Rejim, savaş boyunca gerçek ya da muhtemel muhalif sesleri acımasız yöntemlerle bastırdı.

2024 Aralık’ta Esad’ın devrilmesinin ardından aileler cezaevleri, morglar ve toplu mezarlarda kayıp yakınlarının izini arasa da çoğu hâlâ cevap bulamadı.
Projenin çarpıcı bulgularından biri, Harasta ve Tişrin askeri hastanelerinde ölüm raporlarının neredeyse tamamında “kalp-solunum durması” ifadesinin kullanılması. Bu kalıp, işkence ve infazların bürokratik kayıtlarla örtüldüğünü ortaya koyuyor.

Her dosya, cevapsız kalan bir aileyi ve gizlenen bir ölüm hikâyesini temsil ediyor. “Şam Dosyaları”, kayıp yakınlarına ilk kez somut deliller sunarak bu belirsizliğin bir kısmını gidermeyi hedefliyor.

ON BİNLERCE FOTOĞRAF: NUMARALANDIRILMIŞ BEDENLER
NDR’nin elde edip ICIJ ile paylaştığı 33 binden fazla fotoğraf, çoğu 2015–2024 dönemine ait olmak üzere 10.200’den fazla tutuklunun ölümünü belgeliyor. Bu arşiv, şimdiye dek ortaya çıkan en kapsamlı Suriyeli tutuklu fotoğraf koleksiyonu olarak değerlendiriliyor.
Fotoğraflar, cesetlerin askeri personel tarafından numaralandırılarak hastane ve cezaevlerinde kayda geçirildiğini gösteriyor. Arşivde, daha önce kamuoyunca bilinmeyen Mazen el-Hammade'ye ait görüntüler de bulunuyor.

ICIJ, NDR ve Süddeutsche Zeitung’un incelediği örneklemde, kurbanlarda yaygın biçimde aç bırakılma, ağır darp izleri ve çıplaklık tespit edildi; bu bulgular işkence ve kötü muamelenin boyutunu gözler önüne seriyor.
CESETLER DİJİTAL OLARAK KAYDEDİLDİ
Fotoğraflar, tutukluların ölümünün ardından cesetlerin belirli bir prosedürle taşındığını, numaralandırılarak farklı açılardan görüntülendiğini ve dijital arşivlerde saklandığını gösteriyor. Numaralar kimi zaman beyaz kartlara yazılıp bedenin üzerine konuyor, kimi zaman da doğrudan vücuda ya da fotoğrafın üzerine işleniyor.

Askerî personelin çektiği bu fotoğraflar daha sonra titizlikle dijital klasörlere ayrıldı ve Almanya’daki yargı makamları ile “Suriye Hukuki Araştırmalar ve Çalışmalar Merkezi”ne ulaştırıldı.
ICIJ ve NDR, ceset üzerinde isim görülen tüm vakalarda kimlik tespiti yaptı. Bilgiler, kayıp yakınlarının teşhis yapabilmesi amacıyla üç kuruma iletildi:
BM Suriye’de Kayıp Kişiler Bağımsız Kurumu
Suriye İnsan Hakları Ağı (SNHR)
Taafi Girişimi

BM’YLE KURULAN İLİŞKİLER VE GÜVENLİK ŞİRKETİNE AKAN MİLYONLAR
DARAJ'da yer alan habere göre “Şam Dosyaları”, Esad rejiminin bazı BM kuruluşlarıyla kurduğu ilişkileri kendi çıkarı için nasıl kullandığını açığa çıkarıyor. Belgeler, BM ofislerinin güvenliğini sağlamak için özel bir Suriye güvenlik şirketine en az 11 milyon dolar ödendiğini, ancak bu şirketin aslında rejimin istihbarat birimlerine bağlı olduğunu gösteriyor.
İnsan hakları örgütlerinin 2022’deki uyarılarına rağmen BM’nin bu şirketle sözleşmeyi iki yıl daha sürdürdüğü, böylece yardım sisteminden rejime milyonlarca dolar aktığı ortaya çıktı.

Faysal Mikdad imzalı başka bir belge ise güvenlik şirketi çalışanlarının BM personelini istihbarat adına gözetlemekle görevlendirildiğini gösteriyor. Bu durum, insani yardım ile güvenlik aygıtı arasındaki sınırın tamamen bulanıklaştığını ortaya koyuyor.
Belgeler ve onlara bağlı yeni bulgular temel alınarak, ICIJ ve ortakları, Suriyeli iş insanı ve Esad ailesinin bir üyesi olan Rami Mahluf’un Suriye içinde ve dışında sahip olduğu varlıkların ayrıntılı bir listesini de çıkardı. Böylece rejimin ekonomik ayağını oluşturan ağın da bir haritası ortaya konmuş oldu.
