Avusturya’nın eski Cumhurbaşkanı Heinz Fischer, ülkesinin Orta Doğu politikasına ilişkin değerlendirmelerde bulunarak, hükümeti Filistin Devleti’ni tanımaya çağırdı.
Fischer, Der Standard gazetesine verdiği röportajda, Avusturya’nın uluslararası krizlerde “tarafsızlık” ilkesine bağlı kalmasının önemine dikkat çekti.
“Orta Doğu'da barışın sağlanması için İsrail'in var olma hakkının güvence altına alınması gerektiği kadar, Filistin'in var olma hakkının da güvence altına alınması gerekir. İsrailliler ile Filistinlilerin onuru eşit olarak değerlendirilmelidir. Bence ancak bu şekilde durumun iyiye gitmesi sağlanabilir,” ifadelerini kullandı.
“AVUSTURYA’NIN KALICI BARIŞ İÇİN SORUMLULUĞU VAR”
Fischer, İsrail hükümetinin Filistin’in uluslararası düzeyde tanınmasını engellemeye çalıştığını belirterek, “tarafsız” Avusturya’nın barış sürecine aktif katkı sunma yükümlülüğü bulunduğunu söyledi.
“İsrail'in Filistin'in devlet olarak tanınmasını her türlü yolla engellemek istediği açık. Avusturya ise mümkün olduğunca çok sayıda ülkeyle işbirliği içinde kalıcı barışı destekleme sorumluluğuna sahiptir,” diyen Fischer, hükümetin iki devletli çözüm ilkesine bağlı kalması gerektiğini vurguladı. “Birçok ülke Filistin'i zaten tanımıştır. Benim görüşüm, Avusturya da bunu yapmalıdır,” diye konuştu.
“ANTİSEMİTİZM SUÇLAMASI GERÇEĞİ YANSITMIYOR”
Fischer, Filistin’in tanınmasını savunduğu için kendisine yöneltilen “antisemitizm” suçlamalarına da yanıt verdi. “Başka argüman sunamadıkları için bu suçlamanın yapıldığı izlenimi edindim. 60 binden fazla erkek, kadın ve çocuğun öldüğü bu acımasız savaş, nefreti besliyor ve giderek büyütüyor. Bu nefret, daha fazla aşırıcılığa ve duygusallığa yol açıyor. Antisemitizmi ve tüm İsraillileri topluca kınamayı kararlılıkla reddeden tüm mantıklı insanlar, bu konuda uyarıyorlar,” dedi.
Fischer, İsrail Başbakanı Binyamin Netanyahu’nun politikasını eleştirmenin antisemitizmle karıştırılmaması gerektiğini belirterek, şu ifadeleri kullandı:
“Netanyahu'nun yaklaşımının kabul edilemez olduğunu halka göstererek İsrail'e bir iyilik yapıldığını düşünüyorum. Bu antisemitizm değil, İsrail'in geleceğine yapılan bir hizmettir.”
