Gazze Şeridi’nin güneyindeki Han Yunus’ta 2005 yılından bu yana mezarcılık yapan Yusuf Ebu Hatab, İsrail’in saldırılarının yoğunlaştığı son iki yılda defin işlemlerinin olağanüstü bir boyuta ulaştığını ifade etti. Ebu Hatab, bu süreçte yaklaşık 18 bin cenazeyi toprağa verdiğini belirtti.
İsrail’in yoğun saldırıları sırasında katliamlar, defin işlemleri ve toplu mezarların hayatının bir parçası haline geldiğini dile getiren Ebu Hatab, mezarlıklardaki alan yetersizliğinin yeni yöntemleri zorunlu kıldığını söyledi.
Artan can kayıpları nedeniyle yeraltı mezarlarında tek bir odaya 15 cenaze defnetmek zorunda kaldıklarını aktaran Ebu Hatab, bunun kendisi için hem fiziksel hem de psikolojik olarak son derece ağır bir süreç olduğunu vurguladı.
NASIR HASTANESİ AVLUSU “TOPLU MEZARA” DÖNÜŞTÜ
Ebu Hatab, İsrail ordusunun Nasır Hastanesi’ni kuşatma altına aldığı dönemde, cenazeleri defnedebilecek başka alan kalmadığını belirterek, hastane avlusunun mecburen bir defin alanına dönüştürüldüğünü söyledi.
Bu dönemde Nasır Hastanesi’nin avlusuna 550 cenaze defnettiğini aktaran Ebu Hatab, yardımcısı olmadığı için cenazeleri tek başına yıkayıp kefenlediğini ifade etti. Ebu Hatab, ayrıca bir adli tıp çalışanı gibi hareket etmek zorunda kaldığını belirterek, telefonuyla delilleri belgelediğini de anlattı.
MEZARLIKLAR KUŞATMA ALTINDAYKEN DEFİN
Ebu Hatab, İsrail ordusunun 10 Temmuz’da Han Yunus’taki mezarlıkları kuşattığı döneme de değindi. Bu süreçte kimsenin mezarlıklara girmeye cesaret edemediğini söyleyen Ebu Hatab, kendisinin yeraltı mezarlarını açarak defin işlemlerini sürdürdüğünü ifade etti.
Bu dönemde bir ayda 1270 cenazeyi defnettiğini belirten Ebu Hatab, yaşananların hayatında silinmez izler bıraktığını söyledi.
“BİR HAFTADA YİNE 50-60 KİŞİYİ DEFNEDİYORUZ”
Defin işlemlerinin hâlâ devam ettiğini dile getiren Ebu Hatab, mevcut durumu şu sözlerle anlattı:
"Bir haftada yine 50-60 kişiyi defnediyoruz. Önceden (ateşkesten önce) bir günde 50-60-70 hatta 100 kişiyi defnediyordum. Sabah saat 06.00'da işe başlıyorum akşam namazından sonraya kadar devam ediyorum. Bazen akşamdan sonra bile defin için getirilen cenazeler oluyor."
AİLESİNDEN KAYIPLAR VERDİ
Son iki yılda yalnızca başkalarını değil, kendi ailesinden de ağır kayıplar verdiğini belirten Ebu Hatab, oğlu ve kardeşini de toprağa verdiğini ifade etti. Yaşadıklarının ruh sağlığı üzerindeki etkisini anlatırken kelimeleri seçmekte zorlandığını söyledi.
“KALBİMDE OLANI KİMSE BİLEMEZ”
İki yıldır her gün mezarlıkta defin işlemleriyle meşgul olduğunu dile getiren Ebu Hatab, yaşadıklarını şu sözlerle ifade etti:
"Ruh halimi nasıl anlatayım. Kardeşini ve oğlunu kaybetmiş, 18 bin kişiyi de defnetmiş bir kişi nasıl olabilir. Hâlâ akıl sağlığımın yerinde olduğuna şükrediyorum. 65 yaşındayım ve hamdolsun ayaktayım ama kalbimde olanı kimse bilemez."
Ebu Hatab, yaşadıklarının kendisini nasıl değiştirdiğini ise şöyle anlattı:
"2 sene önceki benle şimdiki ben aynı değil. Artık içime kapandım, yalnızlığı sever oldum. İnsanlarla birlikte olmaktansa burada mezarlıkta olmayı tercih ediyorum. Mezarlık bende bağımlılık yaptı."
