Hollanda'nın başkenti Amsterdam, Avrupa'da bisiklet kültürüyle öne çıkan şehirlerden biri olarak biliniyor.
Şehrin sokakları, köprüleri ve kanalları, adeta bisikletliler için tasarlanmış gibi görünüyor.
Peki, neredeyse her iki kişiden birinin araba sahibi olduğu Hollanda'da, özellikle Amsterdam'da bisikletler neden bu kadar yaygın bir şekilde kullanılıyor?
HOLLANDA'DA ARAÇ SAHİPLİĞİ VE BİSİKLET KÜLTÜRÜ
Hollanda, motorlu araç sahipliği açısından Avrupa ortalamasına yakın bir konumda yer alıyor.
Ülkedeki her 1000 kişiye düşen araç sayısı 481 iken, bu rakam Avrupa Birliği ortalaması olan 560'ın biraz altında kalıyor.
Bu istatistikler, Hollandalıların araba sahibi olmaktan uzak durmadığını gösteriyor.
Ancak, özellikle Amsterdam gibi büyük şehirlerde bisiklet kullanımının baskın olması, araç sahipliğinin düşük olduğu anlamına gelmiyor.
Aksine, Hollandalılar otomobillerini çoğunlukla şehir dışı seyahatler için, günlük ulaşım ihtiyaçları için ise bisikleti tercih ediyor.
TARİHSEL BİR PROTESTO HAREKETİ: STOP DE KINDERMOORD
Hollanda'daki bisiklet devriminin temelleri, 1970'lerde başlayan sivil bir direniş hareketi olan 'Stop de Kindermoord' (Çocuk Cinayetlerini Durdurun) protestolarına dayanıyor.
1960'lar ve 1970'lerde Hollanda şehirleri, artan otomobil sayısı nedeniyle yoğun trafik, park sorunları ve en önemlisi trafik kazalarında yaşanan çocuk ölümleriyle mücadele ediyordu.
Bu durum, halkı sokağa döktü. Binlerce kişi, özellikle çocuk ölümlerine dikkat çekmek amacıyla protestolar düzenledi.
Bu eylemlerin temel talebi, şehirlerdeki otomobil sayısının azaltılması, yaya ve bisikletliler için daha güvenli alanların oluşturulmasıydı.
HÜKÜMET POLİTİKALARI VE ALTYAPI YATIRIMLARI DEĞİŞTİ
Halkın bu çağrısına kulak veren Hollanda hükümeti ve yerel yönetimler, ulaşım politikalarında radikal değişikliklere gitti.
Şehir merkezlerinde otomobil yolları daraltıldı, park alanları azaltıldı ve kapsamlı bisiklet yolları ağı inşa edildi.
Ayrıca, toplu taşıma sistemlerine büyük yatırımlar yapılarak, otomobilsiz bir yaşam tarzı teşvik edildi.
Bu yatırımlar sayesinde, bisiklet artık sadece bir hobi veya spor aracı değil, günlük yaşamın ayrılmaz bir parçası haline geldi.
Amsterdam'da şehir içi ulaşımın yaklaşık yüzde 20'si otomobillerle sağlanırken, bu oran bisikletle çok daha yüksek seviyelerde seyrediyor.
HOLLANDA'DA NEDEN BİSİKLET TERCİH EDİLİYOR?
Hollanda şehirlerinin kompakt yapısı, kısa mesafeler ve genel olarak serin iklim, bisiklet kullanımını cazip kılıyor.
Ortalama 10-15 kilometrelik mesafeler, bisikletle rahatlıkla kat edilebiliyor.
Bu da özellikle iş veya okul gibi günlük güzergahlarda bisikleti hızlı ve pratik bir seçenek haline getiriyor.
Trafik sıkışıklığından kaçınmak ve park yeri bulma derdinden kurtulmak da önemli etkenler arasında.
GÖSTERİŞTEN UZAK BİR KÜLTÜR
Hollanda'da gözlemlenen bisiklet kültürü, aynı zamanda ülkenin genel mütevazı yaşam tarzını da yansıtıyor.
Hollandalılar, pahalı ve gösterişli bisikletler yerine, genellikle ikinci el ya da eski model bisikletleri kullanmayı tercih ediyor.
Bu durum, bisikletin bir statü sembolü değil, fonksiyonel bir ulaşım aracı olarak görüldüğünü kanıtlıyor.
Bu mütevazı yaklaşım, maddi durumu ne olursa olsun, toplumun her kesiminin bisiklete kolayca erişebilmesini ve kullanabilmesini sağlıyor.
