İsrail'in 'yasa dışı savaşçı' yasası Filistinlilere cinsel saldırının önünü açıyor

İsrail'in 'yasa dışı savaşçı' yasası Filistinlilere cinsel saldırının önünü açıyor

Filistin hükümetine bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti Avukatı Halid Mehacine, İsrail hapishanelerindeki bazı Filistinli ve Arap tutukluların cinsel saldırı ve ağır işkencelere maruz kaldığını açıkladı. Mehacine, bu durumun ABD'nin Irak'taki Ebu Gureyb Cezaevi'nde yaşananları anımsattığını belirterek, İsrail'in "yasa dışı savaşçı" yasası adı altında keyfi tutuklamalar yaptığını ve uluslararası yargıya hesap vermesi gerektiğini vurguladı.

Filistin hükümetine bağlı Esirler ve Serbest Bırakılanlar Heyeti Avukatı Halid Mehacine, yaptığı açıklamalarda, İsrail hapishanelerinde yaşanan insan hakları ihlallerinin boyutunu gözler önüne serdi. Mehacine, bazı tutukluların gardiyanlar tarafından cinsel saldırıya uğradığını ve işkenceye maruz kaldıklarını belirterek, "işgal hapishanelerinde Filistinli esirlere karşı suç işleyen" İsraillilerin uluslararası düzeyde yargılanması çağrısında bulundu.

EBU GUREYB BENZETMESİ VE GİZLİ HAPİSHANELER

Mehacine, İsrail'in cinsel saldırılar başta olmak üzere esirlere yönelik işlediği suçların, ABD'nin Irak'ı işgali sırasında kötü şöhretiyle bilinen Ebu Gureyb Cezaevi'nde yaşananları andırdığına dikkat çekti. "Gazze’ye yönelik saldırıların başladığı 7 Ekim 2023’ten itibaren İsrail’in, aylarca açıklamadığı birden fazla gizli hapishane ve kamp kurduğunu" kaydeden Mehacine, son olarak İsrail'in orta kesimlerindeki Ayalon Hapishanesi bünyesinde bulunan yer altındaki bir bölüm olan "Rakefet"in varlığının ortaya çıkarıldığını aktardı.

Ayalon'un daha önce "yaşam koşullarının tamamen elverişsiz olduğu gerekçesiyle kapatıldığını" belirten Mehacine, "Fakat savaşın başlamasıyla birlikte İsrail, yüzlerce Gazzeliyi burada gözaltına aldı. Daha sonra Lübnan ve Suriye topraklarına yönelik savaşın ardından da yüzlerce Arap vatandaşı bu hapishaneye sevk edildi" diye konuştu.

VAHŞİ UYGULAMALAR VE İŞKENCE TANIKLIKLARI

Mehacine, avukatların Rakefet'i aylarca nadiren ve kısıtlı sürelerde ziyaret edebildiğini ifade etti. Bu ziyaretlerde, avukatların "elleri ve ayakları saatlerce bağlı, silahsız ve savunmasız halde tutulan esirlerin, kendilerine yönelik işkence, cinsel saldırı, aşağılayıcı muamele ve vahşi uygulamalara dair tanıklıklarını dinlediğini; esirler güneşi görme, yeterli yiyecek alma ve kıyafet değiştirme haklarından mahrum bırakılıyor" sözleriyle durumu aktardı.

Rakefet'in, her hücrede yaklaşık 25 esirin tutulduğu ancak en fazla 6 kişiyi barındırabilecek büyüklükte olan "birkaç hücreye ayrılan bir bölümden oluştuğunu" belirten Mehacine, bu esirlerden bazılarının "yerde, örtüsüz şekilde uyuduğunu, tuvalette dahi gözetlendiklerini, hareket etmeleri ya da birbirleriyle konuşmalarının yasaklandığını ve bu kuralları ihlal etmeleri halinde işkenceye maruz bırakıldığını" ifade etti.

İSRAİL MEDYASININ ROLÜ VE BEN GVİR'İN SUÇLAMASI

İsrail medyasının Rafeket'i "ifşa etmesine" ilişkin Mehacine, bu durumun hükümetin yönlendirmesiyle gerçekleştiğini savundu. "İsrail medyası hükümetin yönlendirmesiyle bu hapishaneyi ifşa etti. Çünkü İsrail, esirlere yaptığı işkencelerle dünyanın gözleri önünde övünmektedir" diyen Mehacine, "Bu hapishanenin varlığı, yayımlanan fotoğraf ve videolarla açığa çıktı. Görüntülerde, hapishanelerden sorumlu olan faşist Ulusal Güvenlik Bakanı Itamar Ben Gvir’in, bizzat esirlere yapılan işkencelere katıldığı ve işkenceleri denetlediği görülüyor" iddiasında bulundu.

AVUKATLARIN GÜVENLİĞİ VE YARGILAMA ZORLUKLARI

Mehacine, Rakefet bölümünün varlığına dair bilgiler ortaya çıktığında, hukukçular olarak verdikleri mücadele sonucunda esirleri ziyaret etme hakkını elde ettiklerini ancak bu ziyaretlerin de zorluklarla dolu olduğunu belirtti. "Avukatlar, diğerlerinde olduğu gibi bu hapishanede de esirleri her ziyaret ettiklerinde, kendilerini tehlike altında ve sanki tutukluymuş gibi hissediyor" ifadelerini kullandı.

Avukatların ziyaretlerde detaylı ve zorlayıcı denetimlere tabi tutulduğunu söyleyen Mehacine, "İsrail hapishanelerinde kimsenin dokunulmazlığı bulunmuyor. Avukatlar her şeyden soyutlanarak, uzun mesafeler boyunca yer altındaki bölümlere götürülüyor. Avukatlar, elleri ve ayakları bağlı olan esirin bulunduğu odanın dışında çok pis ve gözetim altında bir odaya giriyor ve müvekkiliyle kulaklık aracılığıyla konuşuyor" diye konuştu.

Esirleri ziyaret etmenin bir "mücadele" olduğunu belirten Mehacine, "Esir ve avukat her biri kendi tarafında iki gardiyan tarafından kuşatılıyor. Esirler, sonrasında daha fazla işkence görmekten korktukları için maruz kaldıkları durumu anlatmaktan çekiniyor. 7 Ekim’den bu yana İsrail, esirlerin yüz yüze yargılanmasını engelliyor, sadece istisnai durumlarda video bağlantısı aracılığıyla duruşma yapılıyor. Esirin, yaşadıklarını açıklamaması ve üzerindeki işkence izlerinin görülmemesi için avukatıyla görüşme ve duruşmaya katılma hakkı elinden alınıyor; böylece Gazze’deki savaşla paralel gizli bir savaş yürütülüyor" ifadeleriyle yargılama sürecindeki aksaklıklara dikkat çekti.

İŞKENCE SİTEMİ VE "YASA DIŞI SAVAŞÇI" YASASI

İsrail'in esirlere yönelik işkencelerle "dünyaya medyan okuyarak insan hakları örgütleri, uluslararası mahkemeler ve dünya kamuoyunu hiçe saydığını ve Filistinlilere istediklerini yapabileceği" mesajı verdiğini söyleyen Mehacine, Ben Gvir'in İsrail medyası üzerinden esirlere işkence yapılmasıyla övünmesinin, Filistin halkına "İsrail’e karşı çıkan herkesin akıbetinin işkence olacağı korkusu" vermek amacını taşıdığını aktardı. Mehacine, "İsrail’in amacı, Arapları sürgün ettikten sonra sadece Yahudilere ait bir devlet kurmak, bu yüzden Batı Şeria’yı ilhak ederek tüm Filistinli unsurları yok etmeye çalışıyor ancak Filistinliler buna rağmen direniyor" dedi.

"YASA DIŞI SAVAŞÇI" YASASI

İsrail'in 2002 yılında "yasa dışı savaşçı" yasasını, askeri kamp ve hapishanelerde çok sayıda Lübnanlıyı bulundurması nedeniyle çıkardığına işaret eden Mehacine, bu yasanın İsrail'e "herhangi bir Arap ülkesi vatandaşını gizli iddialar ve şüpheler temelinde, gerekçe göstermeden, yasa veya yargı süreci olmadan tutuklama hakkına sahip olma" imkanı verdiğini söyledi. Mehacine, bu yasanın özellikle 7 Ekim'den sonra uygulamaya konduğunu ve öncelikle Gazelli esirlere, ardından da Lübnanlılar ve Suriyelilere yönelik kullanıldığını vurguladı.

Filistinli avukat, İsrail'in bugün Batı Şeria’dan yaklaşık 4 bin, 1948 topraklarından 60, Kudüs’ten ise yüzlerce Filistinliyi yargılamadan (idari tutuklu) ve serbest bırakılma zamanı belirsiz şekilde gözaltında tuttuğunu belirtti. Gazze'ye saldırıların başından bu yana İsrail'in, idari tutuklama gerekçesiyle 10 binden fazla kişiyi rastgele gözaltına aldığını ve bunların arasında 500'e yakın çocuk bulunduğunu, çoğunun herhangi bir suçlama olmadan tutulduğunu ifade etti.

SAĞLIK İŞKENCESİ VE CİNSEL SALDIRI ÖRNEKLERİ

Mehacine, Filistinlilere ve Araplara ilişkin İsrail yasalarının çoğunun uluslararası yasalarla çeliştiğini belirterek, Tel Aviv'in Batı Şeria'yı ilhak için yasa çıkarmaya çalıştığını ve ABD desteğiyle dünyaya meydan okuduğunu savundu. İsrail hapishanesinde tutulanların çoğunun sivil olduğuna işaret eden Mehacine, İsrail'in Lübnan ve Suriye'den gelenlerin tamamının "yasa dışı savaşçılar" olduğu görüşünü lanse etmeye çalıştığını kaydetti.

Mehacine, "(İsrailli) savaş suçlularının tutuklulara karşı işledikleri suçlara ilişkin delillerle belgelenen onlarca tanıklık bulunuyor. Ancak tutuklular meselesi küresel olarak ötekileştiriliyor ve Gazze'deki İsrailli esirlerin serbest bırakılmasına odaklanılıyor" dedi. Karşılaştığı her tutuklunun mesajının "Bizi bu ölüm çukurundan kurtarın" olduğunu söyleyen Mehacine, "İnsan hakları aktivisti olarak haklarımızı elde etmek için İsrail mahkemelerine şikayette bulunmak ve dilekçe vermekten başka çaremiz yok. Aylardır iç çamaşırını değiştirmeyen tutuklular var, bu kadar tabii bir hak bile mahkemeler tarafından tanınmıyor. Bu mahkemeler işkence ve eziyet sisteminin bir parçası" sözleriyle durumu aktardı.

Mehacine, en düşük kademeli İsrailli gardiyanın bile Tel Aviv hükümetinin göz yummasıyla Gazze'de alıkonulan Filistinlilere istediğini yapabileceğini ve bunun bilgi alma amacıyla olmadığını vurguladı. Gazze Şeridi'nde alıkonulan Filistinlilere cinsel saldırı başta olmak üzere özel muamelede bulunulduğuna dikkati çeken Mehacine, bunun Batı Şeria ya da Kudüs'te gözaltına alınanlar için uygulanmadığını aktardı.

EBU GUREYB HAPİSHANESİ'NDE YAŞANANLARLA AYNI

Tutukluların tanıklıklarından aldığı bilgilere göre Mehacine, İsrail hapishanelerinde yapılan cinsel saldırı ve işkencelerden bir örneği şu sözlerle aktardı: "İsrailli bir kadın gardiyan, yasa dışı savaşçı olduğu iddiasıyla tutulan otuzlu yaşlardaki bir erkek tutuklunun avluda elbiselerini çıkarttı, cinsel organını aşağılayıcı şekilde çekti ve alay ederek cinsel saldırıda bulundu. Tutuklu elleri bağlı olmasına rağmen kendisini savunmaya çalışmış. Diğer tutukluların da onu müdafaaya çalışmasına rağmen bu uygulama tarif edilemeyecek yöntem ver araçlarla dakikalarca sürmüş. Bu vahşet ve sadizmin ötesine geçti." Mehacine, "Tutukluların tanıklıklarına göre bu sahneyi, ABD'nin 2003'te Irak'ı işgali sırasında Ebu Gureyb Hapishanesi'nde Iraklılara uygulananlara benzer bir kabusa benzetmek mümkün" dedi.

LAĞIM SUYU İÇMEYE ZORLANAN HASTA MAHKUMLAR

Sağlık ve tıp alanının da işkence yöntemi olarak kullanıldığını belirten Mehacine, "şiddet ve terör propagandası iddiasıyla aylardır Nefha hapishanesinde tutulan kanser hastası genç bir mahkumun, sadece temiz içme suyu istediği için gardiyanın onu tuvaletteki suyu içmeye zorladığı" bir olayı aktardı. İsrailli doktorların da bu duruma ortak olduğunu belirten Mehacine, bir doktorun aylarca demir kelepçeler yüzünden kasları aşınan bir tutuklunun elini anestezi uygulamadan kestiğini, aynı sebepten başka tutukluların da hayatını kaybettiğinin aktarıldığını belirtti.

Çocukların "Yasa Dışı Savaşçı" Olarak Tutulması ve Kadın Tutukluların Durumu

Mehacine, Gazze ve Suriye'den gelen çocukların da "yasa dışı savaşçı" olarak isimlendirildiğini, bunlardan birinin Suriye'nin Kuneytıra vilayetinden 15 yaşındaki bir çocuk olduğunu ve yerel-uluslararası yetkililere haber verilmeden alıkonularak bir yıldan fazla süredir hapishanede tutulduğunu açıkladı:

"Çocuğun ailesinden tüm bilgiler gizlendi. Askeri mahkemelerle aylarca süren mücadeleler sonucu çocuğun hayatta olduğu bilgisini edindik. Daha sonra Ofer'de Gazzeli tutuklular için tahsis edilen bölümlerde olduğunu öğrendik. Tutuklanmasından aylar sonra kendisini ziyaret edebildik ve diğer Gazzeliler gibi o da maruz kaldıklarını anlattı"

Kadın tutukluların da çok zor durumlar yaşadığını ifade eden Mehacine, İsrail Cezaevi İdaresi'nin kadınlarla kıyafet, başörtüsü ve daha özel konular da dahil olmak üzere en temel haklarına ilişkin pazarlık yaptığını dile getirdi. Gazzeli olup serbest bırakılan Filistinli kadınların tanıklarında, cinsel saldırı, cinsel istismara maruz kaldığına ilişkin ifadelerinden söz edildiğini belirten Mehacine, "Fakat bu, serbest bırakılan kadın tutukluların bile konuşamayacağı hassas bir konu, çünkü bu konudaki her ayrıntı son derece acı verici" dedi.

İŞKENCE SONUCU CAN KAYIPLARI VE ULUSLARARASI YARGILAMA TALEBİ

Mehacine, İsrail kampındaki tutuklulara yönelik cinsel saldırılara ilişkin tanıkların aktardığı bir olayı da paylaştı:

"Gazze'de alıkonulan yaşlı bir Filistinli, zorla yüzüstü yatırıldı, elbiseleri çıkarıldı, elleri ve ayakları bağlandı. Erkek ve kadın askerler, birkaç dakika boyunca adamın anüsüne çubuk soktu. Bu yaptıklarını da cep telefonuyla kaydettiler ve işledikleri bu suçla övünmek için videoları kendi aralarında paylaştı. Dakikalar sonra sopayı çıkarıp Filistinliyi hücresine götürdüler. Filistinli, cinsel saldırı sonucu günlerce acı çektikten ve kan kaybettikten sonra hayatını kaybetti."

İŞKENCECİLER TUTUKSUZ YARGILANIYOR

Ayrıca "anlam veremediği" işkence yöntemleri olduğunu belirterek, "18-20 yaşlarındaki bir asker, 28 yaşındaki bir tutuklunun anüsüne yangın söndürme hortumu sokup kimyasal maddeyi pompaladı" örneğini verdi.

İsrail ordusuna bağlı Sde Teiman Askeri Üssü'nden elde edilen bazı belgelerle, halen hapishanede bulunan bir tutukluya işkence edildiği ve cinsel saldırıda bulunulduğunun ortaya çıktığını anımsatan Mehacine, İsrail ordusunun bu konu kapsamında beş askeri gözaltına alıp soruşturmaya sevk ettiğini belirtti.

Yargılamaların ciddiyetine dair ise Mehacine, "Bugün askerler tutuksuz yargılanıyor. Yaklaşık iki haftadır mahkeme, meseleyi uyarı ya da küçük bir para cezası gibi hafif bir cezayla kapatmak için savcılıkla uzlaşmaya çalışıyor" ifadelerini kullandı.

Filistinli avukat, İsrail'in dünya kamuoyu ve insan hakları örgütlerini umursamasa da, özellikle askerlerin ve siyasetçilerin tutuklanmasına ilişkin uluslararası mahkemelerden çıkabilecek kararlardan korktuğunu ifade ederek, "Bu nedenle İsrail işkenceye, cinsel saldırıya ve kötü muameleye maruz kalmış serbest bırakılmış esirler adına bu mahkemelere sivil davalar açılmasından çekiniyor" dedi. Mehacine, "bu suçu durdurmayı başarabilmek için, İsrail'de tutuklulara işkence yapan asker ve gardiyan dahil her kişiyi, kapsamlı tanıklık dosyalarına dayanarak yargılamak gerektiğini" vurguladı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN