Avrupa Birliği’nin otomotiv sektöründeki en radikal dönüşüm planı olan ve 2035 yılından itibaren benzinli ve dizel yeni araç satışını yasaklayan düzenleme, artan siyasi ve ekonomik baskılar nedeniyle yeniden masaya yatırılıyor. Başlangıçta 10 Aralık’ta yapılması beklenen gözden geçirme toplantısının ertelendiği ve Avrupa Komisyonu'nun konuyla ilgili açıklamayı 17 Aralık'ta yapacağı bildirildi.
Mevcut düzenleme, 2035 itibarıyla yeni araçların sıfır emisyonlu olmasını şart koşarak içten yanmalı motorları fiilen yasaklıyor. Ancak Brüksel kulislerinde, Komisyon Başkanı Ursula von der Leyen’in "sert yasak" duruşundan uzaklaşabileceği konuşuluyor. AB Ulaştırma Komiseri Apostolos Tzitzikostas’ın "Tüm teknolojilere açığız" şeklindeki demeci, yasağın esnetilebileceğine dair sinyaller verse de Komisyon içindeki belirsizlik sürüyor.

ALMANYA VE ALTI ÜLKEDEN ORTAK BASKI
Sürecin seyrini değiştiren en önemli faktörlerden biri, Almanya'daki iktidar ortakları ve muhalefetin oluşturduğu yeni konsensüs oldu. Almanya Başbakanı Friedrich Merz (CDU), AB Komisyonu Başkanı Ursula von der Leyen'e bir mektup yazarak, 2035 sonrasında sadece elektrikli araçların değil; şarj edilebilir hibritler (PHEV), menzil uzatıcılar ve "yüksek verimli içten yanmalı motorların" da AB genelinde tescil edilebilmesini talep etti.
Almanya'daki SPD ve Birlik partileri (Union), otomotiv endüstrisini desteklemek amacıyla CO2 hedeflerinin gevşetilmesi ve elektrikli araç teşviklerinin (600.000 araca kadar) yeniden başlatılması konusunda anlaştı. Bu girişime paralel olarak Bulgaristan, Çekya, Macaristan, İtalya, Polonya ve Slovakya başbakanları ortak bir mektup imzalayarak, 2035 yasağının hibritleri ve diğer teknolojileri kapsayacak şekilde yumuşatılmasını istedi. Liderler, "rekabet gücünü yok ederek iklim hedeflerine ulaşılamayacağını" vurguladı.

ENDÜSTRİDEN "GERÇEKÇİLİK" ÇAĞRISI
Otomotiv devleri, mevcut hedeflerin piyasa gerçekleriyle örtüşmediği konusunda uyarılarını sıklaştırdı. Ford CEO'su Jim Farley, Avrupa'nın 20. yüzyıl imalatının bir müzesine dönüşmemesi için acil bir "sıfırlama" ve uzun vadeli bir plan gerektiğini belirtti. Farley, tüketicilerin elektrikli araçlara beklenen ilgiyi göstermediğini ve düzenlemelerin ticari araçları haksız yere cezalandırdığını savundu.
Alman Otomotiv Endüstrisi Birliği (VDA) ise ağır ticari araçlar için CO2 filo düzenlemelerinin öne çekilerek gözden geçirilmesini ve ceza sisteminin esnetilmesini talep ediyor. VDA, şarj ve hidrojen altyapısındaki eksikliklere dikkat çekerek, mevcut cezaların Almanya'nın sanayi konumu için tehdit oluşturduğunu vurguladı.

UZMANLARDAN FARKLI BAKIŞ AÇILARI
Almanya'nın önde gelen otomotiv yayını Automobilwoche, yasağın esnetilmesi tartışmasını "Pro & Contra" (Lehte ve Aleyhte) köşesine taşıdı. Derginin editörleri, konuyu farklı perspektiflerden ele aldı:
Hans Evert (Yasağın Gevşetilmesini Destekleyen Görüş): Evert, 2035 yasağının iklim değişikliğiyle mücadelede "homeopatik" bir etkisi olacağını, yani yüksek maliyete rağmen kanıtlanmış etkisinin düşük kalacağını savundu. AB'nin küresel CO2 emisyonlarının sadece yüzde 5'inden sorumlu olduğunu hatırlatan Evert, yasağın Avrupa endüstrisine orantısız bir yük getirdiğini ve Çin'e olan bağımlılığı (batarya ve nadir toprak elementleri) artıracağını belirtti. Evert'e göre çözüm yasaklarda değil; batarya teknolojisi teşviklerinde ve ucuz enerji üretiminde yatıyor.
Michael Knauer (Yasağın Gevşetilmesine Karşı Görüş): Knauer ise içten yanmalı motorları "tarihi geçmiş" bir teknoloji olarak nitelendirdi ve bu alana odaklanmanın sektöre zaman kaybettireceğini savundu. Çinli rakiplerin dönüşüm sürecinde beklemeyeceğini vurgulayan Knauer, yasağın esnetilmesinin endüstriye "aynen devam edin" mesajı vereceğini ve bunun bir hata olacağını belirtti. Knauer, Alman üreticilerin asıl ihtiyacının rekabetçi batarya teknolojisi ve yazılım odaklı araçlar olduğuna dikkat çekti.
ABD'DE PARALEL GELİŞMELER
Avrupa'daki tartışmalar sürerken, ABD'de de benzer bir eğilim gözleniyor. Donald Trump yönetimi, yakıt tüketim standartlarını gevşeterek elektrikli araçlara geçiş baskısını azaltmayı planlıyor. Trump, "İnsanlar benzinli araç istiyor" diyerek, üreticilerin üzerindeki yükü hafifletmeyi hedefliyor. Bu durum, küresel otomotiv pazarında elektrikli araçlara geçiş hızının yavaşlayabileceği beklentisini güçlendiriyor.
