İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe: Önce İstanbul'u sonra Türkiye'yi kurtarmak zorundayız

İBB Genel Sekreter Yardımcısı Buğra Gökçe: Önce İstanbul'u sonra Türkiye'yi kurtarmak zorundayız

İBB Genel Sekreter Yarımcısı Buğra Gökçe, konut piyasasındaki fiyat artışı ve binaların depreme karşı dayanıksızlığı gibi mevcut sorunların oluşturduğu kriz ortamını işaret ederek, "Konut krizi büyümüş büyümüş bu noktaya gelmiş. Buradan Türkiye’yi ve İstanbul’u kurtarmak zorundayız. Ben inanıyorum ki doğru adımlarla Türkiye 5 yılda bugün yaşadığımız tabloyu değiştirebilir. Konut krizi bir kangren olmaktan çıkar. Yeter ki doğru adımları atalım, aklı, bilimi, uzmanları dinleyelim" dedi.

BÜŞRA AKDAŞ | KARAR

Türkiye, son dönemde ağır bir konut kriziyle mücadele ederken, hem kiracı hem ev sahibi büyük bir çıkmazla karşı karşıya. Konut satış ve kira fiyatlarının, açıklanan enflasyona oranla fahiş artışı dikkat çekince, emlak sektöründeki gelişmeler merakla takip edilmeye başlandı. İstanbul Büyükşehir Belediyesi (İBB) Genel Sekreter Yarımcısı Buğra Gökçe; konut piyasasındaki zamlar, beklenen Marmara Depremi öncesi binalardaki risk durumu, yabancıya konut satışı ve ideal sosyal konut sistemi gibi görüşlerini KARAR'a anlattı.

'EV ALMAK ÇALIŞANLAR İÇİN HAYAL OLDU, BU SÜRDÜRÜLEMEZ'

- Konut krizinin en önemli göstergesi artan konut ve kira fiyatları. Dünyanın önemli kentlerine bakıldığında İstanbul ortalama gelir ve kira fiyatı karşılaştırmasında ne durumda?

Önemli bir çalışma yaptık. Avrupa’daki 3 büyük başkentle İstanbul’daki durumu karşılaştık. Bugün İstanbul’da 100 m2 ortalama bir evin kirası 13 bin lira. Türkiye’de ortalama gelir 11 bin 617 lira. Yani İstanbul’da ortalama bir evi kiralamak, ortalama gelirin yüzde 112’si kadar bir bedel ödemeyi gerektiriyor. Berlin’de sadece gelirin yüzde 58’i ile ev kiralanabiliyor. Yine BM “elverişli konut” hakkını tanımladı. 7 kriterden oluşuyor. Bu kriterlerden bir tanesine göre kira bedeli ortalama hanehalkı gelirinin yüzde 30’u kadar olmalı. Bir büyük emlak sitesinde yer alan 31 binden fazla ilanı araştırdık. Bu kritere uyan bir tane bile kiralık ev yok. Bugün Türkiye’de ortalama hanehalkı geliri yıllık 98 bin lira. Aylık 8 bin 100 lira eder. Bunun yüzde otuzu 2 bin 450 lira. Bu paraya İstanbul’da ancak oda tutulabiliyor. Yaşadığımız krizin en çarpıcı göstergesi bu. Bugün çalışanlar, memurlar, yeni işe başlayan gençler kendi bütçelerine göre kiralayacak ev bulamıyor. Eğer kira öderlerse gıda, enerji, internet, telefon, ısınma gibi ihtiyaçlarını karşılamaya para kalmıyor. Ev almak zaten çalışanlar için neredeyse hayal oldu. Böyle bir tablo sürdürülemez.

1-009.jpgİBB Genel Sekreter Yarımcısı Buğra Gökçe

'RİSKLİ KONUTTA YAŞAYAN MİLYONLARCA İNSAN VAR'

- İstanbul'da bir yılda yüzde kaç oranında artış oldu kiralık konutlarda?

1 yılda kiralık konutlarda artış yüzde 140 olurken, konut fiyatları yüzde 153 arttı. Bu artış oranları açıklanan enflasyonun neredeyse üç katı. Türkiye’de kimsenin bu dönemde maaşı veya geliri yüzde 140’ı aşan oranda artmadı. Fiyat artışındaki bu sıçrayış adeta roket hızında diyebiliriz. Aynı zamanda dar ve düşük gelir gruplarını vuruyor. İstanbul’a taşınmak zorunda olan memurlar büyük sıkıntı çekiyor. Yeni işe başlayanlar, çalışanlar ev bulamıyor. Evlenmek isteyenler adeta evlenemez hale geliyor. Bu ülkenin gençleri umudunu kaybediyor. İş bulsa ayrı bir eve çıkamayacak, evlenmek istese başını sokacak güvenli bir konut bulamayacak. Riskli konutta yaşayan milyonlarca insan var. Neden? Güvenli konutların bedelini karşılayacak durumları yok. Yarın beklenen Marmara Depremi yaşansa yüz binlerce insanımız belki bu yüzden hayatını kaybedecek. 21 yıldır bu konuda hiçbir adım atılmamış. Konut krizi büyümüş büyümüş bu noktaya gelmiş. Buradan Türkiye’yi ve İstanbul’u kurtarmak zorundayız.

DAR GELİRLİ KONUT HAKKINI NASIL KORUYACAK?

- TOKİ kurum olarak işlevini yitirdi mi? Ne düşünüyorsunuz bu konuda? TOKİ nasıl bir anlayışta olmalı Sizce?

Bu konuda ciddi incelemeler yaptık. 21 yılda TOKİ toplam 1 milyon 170 bin konut üretmiş. Bu konutların büyük kısmı üst ve orta üst gelir grubuna yönelik üretilmiş konutlar. Yani bu konutları TOKİ yapmış, ondan sonra da birileri yatırım aracı olarak bu konutları almış. İkinci, üçüncü konut olmuş. Peki dar gelirli ne yapacak? Konut hakkı nasıl korunacak? Vatandaşlarımızın kendi gelirleriyle bir konut alma hakkı yok mu? Bugün Yunanistan’da konut sahipliği oranı yüzde 71, İtalya ve İspanya’da yüzde 73, Polonya’da yüzde 85. Türkiye’de yüzde 56. Peki 2002 yılında kaçmış? Yüzde 73. Demek ki 21 yılda birincisi yapı stokumuz yenilenmemiş. Hala hanehalkının yarısından fazlası 2000 yılı öncesinde yapılan konutlarda oturuyor. İkincisi artan nüfus ve ihtiyaca yönelik konut üretilmemiş. Üretilen konutlar zenginlere yatırım amaçlı gayri menkul haline gelmiş. Bu tabloyu değiştirmek gerekiyor. Afet ve Şehircilik Bakanlığı kurularak, Emlak Kredi Bankası ile TOKİ asli görevine dönmeli. Sosyal konut üretmeli. Her yıl 300 bin sosyal konut üretip halkımıza sunmak hayal değil. Ancak bunu gerçekleştirmek için çok ciddi, akılcı adımlar atmak lazım. Aynı zihniyetle aynı şeyleri yaparak farklı sonuç elde edemeyiz. Değişim şart.

'EN ÖNEMLİSİ ZİHNİYET DEĞİŞİKLİĞİ'

- Konut krizi böylesine büyük bir metropolde özellikle göç alan bir şehirde nasıl çözülür?

Bir çok aracı aynı anda kullanmamız gerekiyor. Birincisi İstanbul’daki yapı stokunun deprem direncini arttırmamız lazım. Dolayısıyla hak sahiplerini koruyarak yerinde dönüşüm ve uygun binalarda fiziksel güçlendirme yapacağız. Buna uygun kapsamlı bir mevzuat değişikliği, yerel yönetim ile merkezi hükümet arasında eşgüdüm gerekiyor. Bugün buna sahip değiliz. Umarım 14 Mayıs’tan sonra bu tablo değişecek. İkincisi sosyal konut üreteceğiz. Üçüncüsü sosyal konut üretimini destekleyeceğiz. Kooperatifler, sandıklar bu noktada gereken teşviği alacak. Dördüncüsü ilk ev sahibi olmak isteyenlere, çalışanlara, emeklilere konut teşviği vereceğiz. Böylece sosyal konut piyasasını da talep yönünde güçlendirmiş olacağız. Beşincisi yerli inşaat endüstrisini güçlendirmek, maliyetleri akılcı bir düzeye çekmek zorundayız. Bugün bu endüstride dışa bağımlılık oranı çok yüksek. Bu da makroekonomik koşullara göre kırılganlığı arttırıyor. Bunu da çözmemiz lazım. En önemlisi zihniyet değişikliği. Bizim halkı esas alan, halkın çıkarlarına çalışan, görevinin halkın haklarını korumak olduğunu bilen bir zihniyete ihtiyacımız var. Anayasa’da konut hakkı yazıyor. Bu hakkı korumak için akılla, bilimle, vatan sevgisiyle çalışmak zorundayız.

'YABANCIYA KONUT SATIŞI VATANDAŞIMIZA ZARAR VERİYOR'

- Yabancılara konut satışı durdurulmalı şeklinde açıklamanız olmuş bu yapılabilir mi? Nasıl etkiler?

Elbette yapılabilir. Kanada bu yönde örnek bir adım attı. Değişen koşullara göre vatandaşın konut hakkını korumak için kamu yönetimi bu kararı alır. Yabancılara konut satışını belirli bir süre durdurur veya sınırlandırırız. Yabancılara konut satışı şu an konut piyasasını yükselten, vatandaşlarımızın barınma hakkına zarar veren bir noktaya geldi. Konut piyasası dengeye oturana kadar bu adımları atmak zorundayız.

'SOSYAL KONUTLARIN BİR KISMI KİRALIK OLMALI'

- Sosyal Yardımlı Konut, Sosyal Kiralık Konut, Mülk Sosyal Konut ile Halk Konut olarak vatandaşlara farklı seçenekler sunulmalı' bu durum nasıl sağlanacak?

Sosyal konut üretimi tek tip olmamalı. İhtiyaca göre çeşitli şekillerde adeta bir menü gibi olmalı. Vatandaşlar ihtiyaçlarına göre bu seçeneklerden yararlanmalı. Yine sosyal konutların bir kısmı satışa açık olmamalı. Kiralık olmalı. Böylelikle kamunun konut piyasasında dengeleyici rolü imkan bulmalı. Birçok Avrupa ülkesinde bu var. Neden? Çünkü barınma çok temel bir hak. Bu hakkın tehlikeye girmesi bir insan hakkı ihlali demek. Yine bizim riskli konutları dönüştürmemiz gerekiyor. Bu dönemde riskli konutlarda yaşayanlara sunacağımız, geçici bir süre kalabilecekleri konutlar da üretilmesi lazım. Bu açıdan merkezi hükümet ve yerel yönetimler el ele, eşgüdüm içerisinde, ihtiyaca göre farklı paketler halinde sosyal konut arzı sağlanmalı. Ben inanıyorum ki doğru adımlarla Türkiye 5 yılda bugün yaşadığımız tabloyu değiştirebilir. Konut krizi bir kangren olmaktan çıkar. Şehirlerimizin afet direnci artar. Yeter ki doğru adımları atalım, aklı, bilimi, uzmanları dinleyelim.

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN