MİNE AÇAR
Türk ekonomisi için kötü günler geride kaldı ,daha kötü günler ufukta belirdi. Ekrem İmamoğlu tutuklaması nedeniyle uzun süredir düşüş eğiliminde olan faizler yeniden yükseliş dönemine girdi. Bankalar, Merkez Bankası’nın faizleri artırması nedeniyle mevduata yüksek faiz vermeye başladı. Kredi maliyetleri de bir anda yükseldi. Bu da hem tüketim hem de yatırım maliyetlerini olumsuz etkiledi. Petrolün 75 dolarlar etrafında dolaşması da krizi derinleştiriyor. Nitekim enflasyondaki öncü gösterge olan İTO sonuçları sıkıntılı gidişin başladığına işaret etti. İTO’nun aylık enflasyonu yüzde 3,79 arttı. Üç aylık ortalama enflasyon ise yıllıklandırıldığında yüzde 61’e denk geliyor.
İTO’nun verilerine göre yıllık enflasyon da yüzde 46,23’e yükseldi. Merkez’in hedef enflasyonu ise yüzde 24 ile İTO’nun verilerinin çok altında. Bu gelişmeler dezenflasyon dönemini zaten başlatamamış programa büyük zarar verdi. Tabii asıl hasar ücretlerine en fazla yüzde 30 zam gelen sabit ve dar gelirli çalışanlarda oldu. Şimdi bütün bunların üzerine Trump’ın başlattığı gümrük tarifeleri savaşının enflasyonist etkisi eklendi. ABD ekonomisi stagfilasyon (durgunluk içinde enflasyon) ve resesyona girme işaretleri gösterirken küresel enflasyon da artmaya başladı. Bu da aylık 30 milyar dolara yakın ithalat gerçekleştiren Türkiye’de ürünlere ek zam anlamına gelecek. Uzmanlar bu durumu küresel enflasyon ithalatı olarak değerlendiriyor ve ithal enflasyonumuz olduğunu dile getiriyor.
PARA DIŞARIYA KAÇIYOR
Yapılan bir çalışmaya göre son 2.5 yılda 62.4 milyar dolar Türk sermayesi yurtdışına gitmiş, öte yandan finansal sermaye girişi sonucunda 31.5 milyar dolar rezerv artışı oldu. Uzmanlar bu durumun da ülke ekonomisi için yutdıışı kaynaklı enflasyonun ithal edilmesi anlamına geldiğini belirtiyor. “Ülkemizin dövize şiddetle ihtiyaç duyduğu ve çok yüksek faizlerle döviz borçlanması yaptığı bir dönemde ülke tasarruflarının yurt dışına çıkması endişe vericidir” diyen uzmanlar, “Bizim derdimiz yatırım ve üretim eksikliği iken, ülke vatandaşımızın yurt dışına sürekli artan oranda yatırım yapması hakikaten can sıkıcıdır. Örneğin Mısır’a ve Polonya’ya yatırıma koşanlar, bizi neden cazip bulmuyor! Ayrıca trajik ekonomik gerçeklerden biri şu; Türkiye’de hiç üretilmeyen ve yerli alternatifi olmayan ürünlere de yüksek vergiler uyguluyoruz. Buna mecburuz, çünkü yeterli yatırım ve üretim yok, dolayısıyla ithalat belimizi büküyor! Sonuç olarak, milletçe her geçen gün hayat kalitemiz düşüyor” yorumunda bulundu.
VATANDAŞIN CEBİNDEN ÇIKACAK
Yapılan araştırmalara göre ABD Başkanı Trump’ın artırdığı gümrük tarifelerinin her ABD vatandaşına ilave maliyeti bin 500 dolar. Bu yük aynı zamanda dünyadaki fiyat artışlarını da hızlandıracak. ABD Başkanı Trump, ABD mallarına gümrük vergisi uygulayan tüm ülkelere karşı misilleme tarifeleri getirmeye hazırlanırken, açıklanacak plan kapsamında ithal ürünlere yüzde 20 oranında yeni vergiler gelecek. Ayrıca, otomobil ithalatına yönelik yüzde 25 oranında tarife de yürürlüğe giriyor. KARAR Ekonomi’ye açıklamalarda bulunan ekonomistler Türk vatandaşına bu tarifelerin henüz tam olarak kişi başı maliyetinin hesaplanamadığını ancak oyuncaktan, beyaz eşyaya, kapı kolundan arabaya birçok ürünü ithal eden bir ülke olarak satın alınan her ithal üründe vatandaşın cebinden ekstra gümrük vergisi bedeli çıkacağını söylüyor. Piyasalar tarife savaşlarının yaratacağı belirsizlikten endişe duyarken, sert ticaret politikalarının enflasyonu yeniden canlandırabileceği ve büyüme üzerindeki baskıyı artırabileceği ihtimâli de konuşulan konular arasında yer alıyor. Nitekim ABD’de açıklanan büyümenin öncü göstergesi PMI verileri Mart ayında imalat sektöründe yeniden daralmaya işaret ederken, yeni siparişler de 2023’ten bu yana en düşük seviye geriledi. Üretici fiyatları üç yılın zirvesine çıktı. Fabrikalardan işten çıkarmalar devam ederken, JOLTS verisi ise Şubat ayında ülke genelindeki açık iş pozisyonlarının azaldığını gösterdi. Uzmanlar bu durumu ABD’nin stagflasyona (durgunluk içinde enflasyon) doğru ilerlediği yönünde yorumladı.
BORSALAR DA ETKİLENDİ
Gümrük tarifeleri borsalar üzerinde var olan baskıyı artırıyor. Şubat ortasından bu yana ABD borsalarında yaklaşık 5 trilyon dolarlık değer kaybı yaşanırken, ABD borsalarının sürükleyici gücü olan teknoloji devleri zirve seviyelerinden itibaren yüzde 20’nin üzerinde değer kaybederek ayı piyasasına girdi. Bu geri çekilme, yatırımcıların yüksek değerlemelere ve makroekonomik belirsizliklere karşı temkinli duruşunu yansıtırken, özellikle Tesla ve Nvidia’daki sert düşüşler teknoloji hisselerine yönelik risk iştahının ciddi şekilde azaldığını gösterdi.
