BARAN BEKİ
Otomotiv dünyasını sarsan "dieselgate" skandalının Almanya ayağında tarihi bir gelişme yaşandı. Braunschweig Bölge Mahkemesi, dört eski Volkswagen yöneticisini emisyon hilesi nedeniyle suçlu bularak cezalandırdı. Dört yıl süren yargılama sürecinin ardından verilen karar, skandalın Almanya'daki ilk ciddi yaptırımlarını oluşturuyor.

MAHKEME KARARI
Mahkeme, eski üst düzey yönetici Heinz-Jakob Neusser'e 1 yıl 3 aylık ertelenmeli hapis cezası verdi. Diğer yöneticilerden Jens H. 4,5 yıl hapis cezasına çarptırılırken, Hanno J. 2 yıl 7 ay hapis cezası aldı. Thorsten D. ise 1 yıl 10 aylık ertelenmeli hapis cezasıyla yargıdan çıktı. Dört yöneticinin tamamı suçlamaları reddetmişti.
Hakim Christian Schütz, kararı açıklarken araçların "defeat device" adı verilen, sistemi kandıran yazılımlarla donatıldığını ve bu durumun iki farklı emisyon değeri yarattığını belirtti. Laboratuvar testlerinde düşük, gerçek sürüş koşullarında ise çok daha yüksek azot oksit emisyonu ortaya çıkıyordu.
DİESELGATE SKANDALI
2015 yılının Eylül ayında ortaya çıkan skandal, Volkswagen'in dizel araçlarına emisyon testlerini manipüle eden yazılımlar yerleştirdiğinin keşfedilmesiyle başlamıştı. Bu olayı ilk West Virginia Üniversitesi'ndeki araştırmacılar fark etmişti. Aslında VW'nin dizel motorlarının nasıl bu kadar çevreci olduğunu araştırmak için başladıkları bu proje ise hiç tahmin etmedikleri bir şekilde sonlandı. Sonuç olarak, ABD Çevre Koruma Ajansı'nın (EPA) da dahil olmasıyla patlak veren olay, toplam 9 milyon aracı etkiledi.
Dava başlangıçta Avrupa ve ABD'de satılan 9 milyon aracı kapsıyordu, ancak mahkeme süreci boyunca bu rakam 4 milyon araçla sınırlandırıldı. Volkswagen, 2018 yılında Alman savcılarına 1 milyar euro ödeyerek cezai soruşturmayı sonlandırmıştı.
Bu araçlar arasında Türkiye'deki modeller de vardı. Bazı araçlara yazılım güncellemesi ile kısıtlama getirilirken bazı kullanıcılar ise "haberleri olmadan" bu güncellemelerin araçlarına uygulandığını iddia etmişti o dönemlerde.
Skandal sonrasında o dönemki CEO Martin Winterkorn istifa etmiş, şirket tarihi bir krizle karşı karşıya kalmıştı. Test ortamında düşük emisyon değerleri gösteren araçlar, gerçek kullanımda çok daha yüksek zararlı gaz salımı yapıyordu.
Dizel motorların altın dönemleri de böylece bitmiş oldu.
SİSTEM NASIL ÇALIŞIYORDU?
Volkswagen'in "sahte yazılım" sistemi, araçların elektronik kontrol modülüne yerleştirilen ve sürekli araç verilerini analiz eden özel bir yazılımdı. Bu sistem, direksiyonun pozisyonu, araç hızı, motor devri gibi parametrelerden aracın emisyon testine girdiğini algılayabiliyor ve o anda emisyon kontrol sistemlerini tam kapasiteyle devreye sokuyordu.
Test sırasında araç gerçekten düşük emisyon üretirken, normal sürüşte bu kontroller gevşetiliyor ve motor performansı için optimize ediliyordu. En sinsi detay ise yazılımın bu temiz modu sadece 22 dakika süreyle aktif tutması - tam olarak emisyon testinin süresini karşılayacak kadar. Sonuçta araçlar test ortamında yasal sınırlar içinde emisyon gösterirken, gerçek kullanımda standartların 10 ila 40 katı zararlı gaz salıyordu.

KEŞFİN BAŞLANGICI
International Council on Clean Transportation (ICCT) adlı kar amacı gütmeyen çevre kuruluşu, 2012 yılında West Virginia Üniversitesi'ne dizel araçları gerçek yol koşullarında test etmesi için burs verdi. Üniversitenin Center for Alternative Fuels Engines and Emissions bölümünde çalışan araştırmacılar, bu görevi kampüsteki en "havalı" laboratuvar görevi olmasa da büyük bir heyecanla karşılamıştı. Dr. Arvind Thiruvengadam liderliğindeki ekip, başlangıçta sadece birkaç bilimsel makale yazmayı umuyordu.
ŞÜPHELİ SONUÇLAR
2013 yılında ICCT'nin görevlendirdiği West Virginia Üniversitesi araştırmacıları, Kaliforniya'da Japon yapımı taşınabilir emisyon test sistemi kullanarak gerçek yol testleri gerçekleştirdi. Test edilen üç araçtan ikisinde, her ikisi de Volkswagen üretimi olan araçlarda anormal düzeyde azot oksit (NOx) emisyonu tespit ettiler.
Bu bulgular 2014 Mayıs ayında yayınlandığında, araçların laboratuvar ortamında gösterdiği düşük emisyon değerleri ile gerçek kullanımda ortaya çıkan yüksek değerler arasında 40 kata varan fark bulundu.
SKANDALIN ORTAYA ÇIKIŞI
ICCT'nin ABD eş başkanı John German, "Michigan'dan sıradan bir mühendisim" diyerek yaptığı açıklamada, bulgularını 2014 Mayıs'ında Volkswagen'e bildirdiklerini ancak şirketin sorunu çözmediğini belirtti. German, Avrupa'da dizel araçların yüksek NOx emisyonu verilerine dair tutarlı raporlar olduğunu ve bunun ABD'deki daha sıkı standartlarda nasıl olduğunu merak ettiklerini açıkladı.
EPA ve California Air Resources Board (CARB), 2014'ün Aralık ayında gönüllü geri çağırma izni verdi. Ancak 2015 Mayıs'ında CARB'ın yeni testleri, yol testleri ile laboratuvar sonuçları arasındaki tutarsızlığı tekrar ortaya koydu.
SON DARBE
2015 Temmuz'unda kurumlar Volkswagen'i bu testler hakkında bilgilendirdi ve 2016 model dizel araçları onaylamayacaklarını bildirdi. Sonunda 3 Eylül 2015'te Volkswagen, EPA ve CARB'a yazılımında aldatmaca cihaz kullandığını itiraf etti.
18 Eylül 2015'te EPA'nin Volkswagen Group'a ihlal bildirimi göndermesiyle skandal kamuoyuna açıklandı ve otomotiv tarihinin en büyük aldatmacalarından biri resmen başlamış oldu.
SKANDALIN MALİYETİ
Volkswagen'in kendi açıklamalarına göre Dieselgate skandalının maliyeti 33 milyar euro'ya ulaştı. Şirket hem ABD'de hem de Avrupa'da sayısız davayla karşı karşıya kaldı ve emisyon manipülasyonunun getirdiği finansal yük 30 milyar euro'yu aştı.

SKANDALA İMZA ATAN CEO'LARIN DURUMU
Eski CEO Martin Winterkorn'un davası sağlık sorunları nedeniyle ertelenmişti. 2023'te Audi eski CEO'su Rupert Stadler ertelenmeli ceza almış, ancak karar temyizde. Eski VW CEO'su Herbert Diess ve Yönetim Kurulu Başkanı Hans Dieter Pötsch ise 2020'de 4,5 milyon euro ödeyerek piyasa manipülasyonu soruşturmasını kapattı.
ABD ÇOKTAN İŞİ BİTİRMİŞTİ
ABD ile Almanya arasındaki yargının işleyişi ise gözlerden kaçmadı. ABD birçok VW yöneticisini hızla yargılayıp mahkum ederken, Almanya daha yavaş davrandı. Neusser dahil beş yönetici ABD'de çoktan suçlanmış durumda, ancak Almanya kendi vatandaşlarını AB dışı ülkelere iade etmediği için ABD'de yargılanamıyorlar.
Braunschweig'deki dava 2021'de başlamış ve 175 duruşma günü sürmüştü. Pandemi nedeniyle iki kez ertelenen davada onlarca çalışana karşı soruşturma düşürülmüş veya uzlaşıyla sonuçlanmıştı.



