Görüşler

Dünya ekonomisini sarsan gelişme: Ticaret savaşları

Dünya ekonomisini sarsan gelişme: Ticaret savaşları

ABD Başkanı Trump’ın başta Ortadoğu’da ve ülkesindeki gerilim üzerine kurgulu siyasi çıkışları uzun süredir Çin ile yürüttüğü ‘ticaret’ savaşı’nı gölgeliyor. Yoğun gündemde boşluk buldukça günyüzüne çıkan ABD’nin yeni ‘ticaret savaşları’ dünyanın ekonomik fay hatlarını da derinden sarsıyor. Şimdiden milyarlarca dolar maliyete ulaşan savaşa, Şangay Üniversitesi’nden Nurettin Akçay mercek tutuyor.

NURETTİN AKÇAY

6 Temmuz 2018’de ABD, ithal ettiği 34 milyar dolar tutarındaki Çin ürününe ek gümrük vergisi getirdiğini ilan etmesiyle dünya ekonomisi “Ticaret Savaşları” olarak adlandırılan kaotik bir sürecin içine girdi. 6 ay boyunca karşılıklı tarife artırımlarına ve restleşmelere şahit olduk. En sonunda aralık ayında Xi Jinping ve Donald Trump’ın G20 Zirvesi’nde bir araya gelmesi ve Ticaret Savaşlarına 90 günlük ara verdiklerini açıklamalarıyla iki dev arasındaki ilişkiler kısa süreliğine durağanlaşmıştı. Tüm dünyayı ekonomik anlamda büyük bir kaosun içine sürükleme gücü olan ticaret savaşları, iki ülkenin ekonomisine beklenenden büyük zararlar verebilir. Başından beri ABD ile gerginlikten kaçınmaya çalışan Çin tarafı, gerginliğin büyümesi halinde ekonomisinin alacağı büyük zararları görebiliyor. ABD tarafı da bu savaşın olumsuz etkilerini bilmekle beraber, Çin’in önlenemez yükselişini durdurabilmek ve teknolojik bir süper güç haline gelmesini önlemek amacıyla böyle bir risk almış durumda. İki taraftan biri için “Pirus Zaferi” olabilecek bu savaş, şimdiden ciddi ekonomik kayıplara neden olmuş durumda.

ABD ticaret savaşını Çin ile arasındaki devasa ticaret açığını gerekçe göstererek başlatırken, Çin ürünlerine uygulanan ek tarifelere rağmen son altı ayda Pekin ile arasındaki ticaret açığı düşmedi. Örneğin Çin’in Kasım ayı ticaret verilerine göre ABD’ye ticaret fazlası 35,6 miyar dolara ulaştı. Geçen yıl Ocak-Kasım dönemi ticaret fazlası 251,3 milyar dolar iken bu yıl 293,5 milyar dolara yükseldi. Ekim ayındaki ticaret fazlası ise 31.78 milyar dolardı. Tarifelere rağmen iki ülke arasındaki ticaret açığı düşmezken, Çin ve ABD arasındaki mücadelenin ticaret açığının ötesinde olduğu herkesin malumu olmuş durumda. ABD Ticaret Bakanı Wilbur Ross’un da dediği gibi “Asıl mesele iki ülke arasındaki ticaret açığı değil. Sadece o olsaydı sorun çözülürdü. Asıl mesele fikri mülkiyet hakları, zorla teknoloji transferi ve casusluk.” Öte yandan Huawei olayı da Çin ve ABD arasında yaşanan Ticaret Savaşı’nın asıl sebebinin ticaret açığı olmadığını göstermesi açısından son derece önemli. Zira son olayla birlikte asıl sorunun Çin’in küresel lider olmasını sağlayacak teknoloji devriminin önüne geçmek olduğunu herkes anlamış durumda.
90 günlük ateşkes sonrası Twitter hesabı üzerinden açıklama yapan ABD başkanı, Çin devlet başkanı ile uzun ve çok iyi bir telefon görüşmesi yaptığını belirterek, “Anlaşma çok iyi gidiyor. Yapılırsa oldukça kapsamlı, tüm konuları, alanları ve anlaşmazlık noktalarını kapsayacak. Büyük ilerleme kaydedildi” ifadelerini kullandı. 1 Mart öncesinde Trump ve Çin arasında şimdilik güzel bir hava oluştu fakat bunun böyle devam etmeyeceği de çok açık.

Bununla birlikte ticaret savaşının şimdiye kadarki etkilerine değinirsek, Çin tarafının daha olumsuz sonuçlarla karşılaştığını söyleyebiliriz. Çin, ABD’ye karşı hala ticaret fazlası vermesine rağmen, ülke ekonomisinin kötü yönde seyretmesinin de önüne geçemiyor. Örneğin Çin Borsası son 12 ayda % 35 düşüş gösterdi ve bu süreçte dünyanın en büyük ikinci borsası olma ünvanını kaybetti. Borsa 2018 yılında yaklaşık 2 trilyon ABD Doları değer kaybetti. Çin’in mali gelirleri de, ekim ayında % 3,1 düşüşle ilk kez negatif bölgeye girmişti. Ekonominin bel kemiği olan emlak-inşaat piyasası da yavaşladı. Ayrıca son 30 yıldır yükselişte olan ve Kasım ayında %14 düşüş gösteren otomobil pazarının ise daralması bekleniyor. Öte yandan Ticaret Savaşları ülkenin Gayrı Safi Milli Hasılasına da olumsuz etki yapıyor. Yılın üçüncü çeyreğinde Çin ekonomisi yüzde 6,5 büyüdü. Bu rakam 2009’un ilk çeyreğinden bu yana görülen en düşük büyüme. IMF’nin tahminlerine göre ise iki ülke arasındaki ticaret gerilimi devam ederse Çin’in ilk iki yıldaki ekonomik büyümesi yüzde 1,6 oranında azalabilir.

Ticaret Savaşlarının iki ülkenin tarım gelirlerine de olumsuz etki yaptığını görüyoruz. Pekin’in yalnızca soya fasulyesi, mısır, buğday ve süpürge darısına uyguladığı gümrük vergileri yüzünden, ABD ve Çin ekonomileri yıllık olarak yaklaşık 2,9 milyar dolar kaybetti. ABD Tarım Bakanlığı’nın yayımladığı verilere göre ise 2018’in ilk 10 ayında ABD’den Çin’e yapılan toplam ihracat, bir önceki yıla göre% 42 gerileyerek 8,3 milyar dolara düşmüş durumda.

Öte yandan ABD tarifeleri ve ticaret savaşının olası olumsuz etkileri nedeniyle birçok büyük şirketin de üretim merkezini Çin’den taşımaya çalıştığını öğreniyoruz. Samsung, Çin’deki cep telefonu üretim tesislerinden birini kapatacağını açıklarken, Apple ve Foxconn,  2019’da iPhone üretiminin bir bölümünü Çin’den Hindistan’a taşıyacak. Şirketlerin bu hamleleriyle ABD ve Çin arasındaki ticaret savaşına karşı önlem almaya çalıştığı yorumları yapılıyor.

Başından beri uzlaşmacı bir tavır sergileyen Çin yönetimi, ABD’nin tüm kışkırtmalarına rağmen gerilimi hafifletmeye çalışıp ABD ile anlaşma yolları arıyor. Çin ekonomisi son dönemlerde kötü yönde bir seyir izlerken, ticaret görüşmelerinin olumsuz etkisinin de bu kötü gidişat üzerinde etkisi bulunuyor. Fakat şöyle bir gerçek var ki Çin’deki kötü ekonomik gidişat sadece ticaret savaşlarıyla açıklanamayacak kadar karmaşık bir yapıda. Çin ciddi bir borç kriziyle mücadele ediyor. Çin, ülke borçları için her yıl yaklaşık 870 milyar dolar faiz ödüyor. Türkiye’nin GSYH’sinin 857 milyar dolar olduğu düşünüldüğünde bu çok çarpıcı bir rakam. Çin’in kamu ve özel borçlarının toplamının ise 34 trilyon dolara çıktığı ifade ediliyor ki bu korkunç bir rakam. İnşaat sektörü ciddi bir durağanlık göstermiş halde ve iç tüketim istenilen seviyelerde değil. Çin hükümeti de bu gidişatın farkında ve bunun halka yansımaması için bazı önlemler almaya çalışıyor. Özellikle basın kuruluşları konuyla ilgili uyarılarak, ekonomik durumun halka yansıtılmaması isteniyor. Pekin yönetiminin gazete yöneticilerine gönderdiği ve basına da yansıyan direktiflerde 6 konuya özel dikkat edilmesi isteniyor ve bu konuların gazetelerde yer almaması gerektiği ifade ediliyor.

1-Ekonominin yavaşladığını gösteren veriler

2-Yerel yönetim borç riskleri

3-Ticaret savaşının etkileri

Tüketici güven endeksindeki düşüşler

5-Stagflasyon riskleri

6-Yükselen fiyatlar Ticaret savaşları eğer önü alınmazsa hem ABD hem de Çin ekonomisinde yıkıcı etkilere sebep olabilir ama veriler bu savaştan Çin’in daha zararlı çıkacağını gösteriyor. Sonuç olarak savaşın henüz başındayız ve savaşın büyük etkilerini henüz görmedik diyebiliriz. Eğer iki devlet arasında bir anlaşma olmazsa (ki bu şimdilik zor görünüyor) 2019 yılı gerginliğin tavan yaptığı ve savaşın olası etkilerinin daha sarsıcı bir şekilde hissedildiği yıl olacak.

İlgili Haberler
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Bunlar da İlginizi Çekebilir