Ahmet Davutoğlu Karar TV'de: Hukuk uyuşturucuyla mı mücadele ediyor yoksa içeride başka bir kavga mı var?

Ahmet Davutoğlu Karar TV'de: Hukuk uyuşturucuyla mı mücadele ediyor yoksa içeride başka bir kavga mı var?

Gelecek Partisi lideri Davutoğlu, KARAR TV'de Türkiye'nin hukuk sistemini ve son dönemdeki infaz düzenlemelerini eleştirdi. Adi suçluların serbest bırakılıp siyasilerin ve KHK mağdurlarının içeride tutulmasını "büyük bir sivil ölüm ve hukuksuzluk" olarak nitelendirdi. Yargıdaki adaletsizliğin toplumsal güveni zedelediğini vurgulayan Davutoğlu, uyuşturucu ve çetelerle mücadelede samimiyet sorgulaması yaparak adalette "neşter" vurulması çağrısında bulundu.

Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, KARAR TV'ye konuk oluyor. Davutoğlu, 'Gündem Özel' programında Taha Akyol ve Elif Çakır'ın sorularını cevapladı.

Davutoğlu'nun cümlelerinin satırbaşları şöyle:

Polislerimize rahmet diliyorum. Bu olayı münferit bir olay olarak asla almamak lazım. Geçen sene 'Terörsüz Türkiye' süreci başladığında hep şuna dikkat çektim; bu süreç bir an önce tamamlanmalı. TUSAŞ saldırısına benziyor. Bu saldırı da bugünkü iklimi bozmaya yönelik.

whatsapp-image-2025-12-29-at-16-37-23-1.jpeg

Yakın tarihi hiç unutmamak lazım. IŞİD ne zaman çıktı. Bunu anlamadan diğerlerini anlamak doğru olmaz. 2013 yılında çıktı. Bağdat'taki Amerikan hapishanesinde çıktı. Hapishanede bir terörist bir gece birden isyan başlatıp, boşaltıldı. O hapishaneden çıkanlar IŞİD'i kurdu. Aynı dönemde de Türkiye'de çözüm süreci vardı. Aynı dönemde Suriye rejimi ciddi bir sarsıntı halindeydi. Arap Baharı yerine terör gündem oldu.

whatsapp-image-2025-12-29-at-16-37-40.jpeg

Bu süreçte bir şehir merkezinde yeniden IŞİD'in sahneye çıkmasını tesadüf olarak görmüyorum. Buradan Sayın Bahçeli'nin dediklerine katılarak Sayın Cumhurbaşkanı'na ve muhalefet liderlerine çağrıda bulunmak istiyorum: Bu terörist Türkiye süreci için Meclis'te ne yapılması gerekiyorsa yapın, biz de destek verelim.

Taha Akyol: 15 gün önce IŞİD ile SDG arasında ciddi bir silahlı çatışma oldu. Ondan sonra bizimki geliyor. Aralarında irtibat yoksa bile ortak bir amaç olduğu belli. Türkiye'nin Suriye'de güvenebileceği iktidar ortamı meydan gelmeden bu süreci nasıl yönetecek? PKK'nın Suriye kolu da silahları teslim etmiyor.

Davutoğlu: Yine 2013'ten örnek vereyim. IŞİD, Suriye'ye girdiğinde hiçbir zaman rejim ordusuyla savaşmadı. Rejim ordusuyla IŞİD arasında bir anlaşma vardı. Rejim hiçbir zaman oradaki YPG ile de savaşmadı. Şam, Türkiye'nin karşısında kim varsa onunla iş birliği yaptı.

Şimdiki farklılık ise şu; Şu anda Türkiye'nin etkisinde bir yönetim var. O kadar büyük bir avantaj ki... Kuzey Irak'taki yönetim de Türkiye ile birlikte çalışmaya hazır. Burada basiretli bir yol takip etmek lazım. Geçen yıl ben Sayın Cumhurbaşkanı ve Bahçeli'ye mektuplar yazdım. Geçen yıl 22 Ekim'de Bahçeli'nin çağrısıyla bu süreç başladı. Siyasetin derhal devreye girip bir an önce ne olacaksa yapılmalı aynı zamanda Türkiye'deki yasal düzenlemeleri de yapmak lazım. Sadece üç-dört ay Sayın Cumhurbaşkanı'nın bir açıklama yapmasını bekledik. Ondan sonra sahiplendi Cumhurbaşkanı. Ama hiçbir AK Partili bu süreci savunmadı. Ben söyledim, "Konuşun" dedim. Komisyon çok geç kuruldu.

Bu sürecin üç ayağı var: Türkiye içinde yapılacak, Irak içinde yapılacaklar, Suriye içinde yapılacaklar. Türkiye içinde yapılacaklar; yasal düzenlemeler ve demokratikleşme adımladı. Irak'ta yapılacaklar; mağaraların boşaltılması. Oradaki tehdit unsurlarının temizlenmesi.

Örgütün kendini feshetmesinin askeri sebebini söyleyeyim; dronların kullanılması. "Kürtleri dışlamayın" demiştik Beşar Esad'a. Suriye yönetimi askeri entegrasyonu yürütsün ve bizim Genelkurmayımız da destek oldu. Bu yapılmayacak bir şey değil. Ulusal bir ordu kurulsun. Ama Suriye Kürtlerinin Türkiye ile ilişkilerini yeniden tanzim etmemiz gerekiyor.

Elif Çakır: Aslında fotoğraf gayet net. Somaliler de gündemimize girdi. Bu süreci yöneten Devlet Bahçeli'den sonra bu sürece rehberlik yapan Feti Yıldız'ın da verdiği bir röportaj var. "İsrail, Orta Doğu'da hegomanya kurmak için Kürtçe devleti istiyor." Bunu MHP görüyor. AK Parti görmüyor mu?

Davutoğlu: Ben, "Terörsüz Türkiye demeyelim", "Terörsüz bölge diyelim" dedim. Bunlar birbirleriyle ilişkili. Orayı karıştıran devletlerin stratejilerini doğru okuyup önlem alacaksınız. Ulus devletleri dönüştüreceksiniz. Suriye devleti yeniden inşa edilmek zorunda. Ahmet Şara ve merkezi yönetiminin yeterli tecrübesi yok. Suriyeli Kürt şunu demeli: Türkiye varken bana hiçbir şey olmaz.

Kobani'de saldırı olduğunda bir gecede 180 bin Kürt geldi Türkiye'ye. "Bütün Kürtleri içeri alacaksınız" dedim. Kürtleri koruduk. Başbakan olduktan sonra ilk isteklerimden bir tanesi; IŞİD'in terör örgütü olarak ilan edilmesiydi. Arkasından da IŞİD'e operasyon yaptık.

Taha Akyol: 'Kobani düştü düşecek' döneminde Amerika ile IŞİD'e karşı Türkiye eksik bir davranış mı gösterdi?

Davutoğlu: IŞİD'in ölüm listesinin başında ben ve Tayyip Erdoğan vardı. Çünkü onlar için Müslüman en büyük tehdittir. O mücadeleyi o zaman verdik. Şuan da da IŞİD'in tekrar hortlaması başka bir istihbarat unsuru olmadan olmaz. Orta Doğu'yu yatay olarak bölen bütün terör örgütlerinin arsında İsrail vardır.

Askeri durumu değerlendirecek veri elimde yeteri kadar yok. Kürt bölgesinde büyük şehirler yok aslında. Ulusallaşma çalışmaları yapılmalı. Devlet kurumlarının organizasyonu sağlanmalı. Bunun içine askeri de koyacaksın. Sayın Erdoğan'ın ABD'ye, "Ben bir süreç işletiyorum. Ve bu sürecin işlemesi için oradaki silahlı yapılanmanın sürmesine tahammülüm yoktur" demesi lazım. Ama bu Kürtlerin haklarını yok etmek anlamına gelmez. "Oradaki yapının tüm detaylarını bilmek istiyorum" demesi lazım. Şuan da Trump'ın Sayın Erdoğan'a bu kadar itibar etmesinin iki sebebi var; Bir Suriye'de Türkiye'nin gücü var, iki Ukrayna'da Türkiye'nin etkisi var. Trump'ın etrafa yaydığı etki 'bu adama bulaşmayayım" etkisi. Meksika sınırı kutsal, benim sınırım değil mi? Amerika'ya bu netlikte konuşmak lazım. Bizimkiler böyle yapmıyor. SDG dediğiniz yapı ne ki? Çekin Amerika'yı arkasından.

Elif Çakır: Peki SDG niye güvensin? PKK silahları bıraktı, yaktı. "Artık top Türkiye Cumhuriyeti devletinde" dedi. Belki de iki ayda bitecek komisyon çalışmaları uzadıkça uzadı. Neden? Bahçeli çok istiyor, Tayyip Bey istemiyor. Çünkü "Oy getirmiyor" deniliyor. Şimdi bu yasal düzenlemeler konusunda devler nane molla davranıyor. Böyle davranan Türkiye'ye SDG neden güvenecek?

Davutoğlu: Bu tecrübeyi biz devlet hafızası olarak yaşadık. Ne oldu? Çözüm sürecini yaptık. Kuzey Irak'ta olaylar durdu göründü. Ama orada İran'ın da suçu var. İran ve PKK, Esad rejimiyle anlaştı. Ve orada bir yapı doğdu. Bunu, bu güne yansıtalım. PKK temizlenirken, aynı İran'ın Haseke bölgesinde olmaması lazım. Türkiye'nin bu kırmızı çizgisi olması doğal. Ama Türkiye'nin şunu demesi lazım: Kürtler benim için bir tehdit değildir. Ondan sonra da Suriye yönetimi de SDG görüşmelerinde yardımcı olacak. O zaman, "Hangi garantiyi istiyorsun" denilir. Öcalan ile de açık konuşacaksın: Bu süreç işleyecekse yakınımızda böyle bir yapı olamayacak.

Öcalan terör yüzünden hapishanede ama onunla konuşuyorsun. Türkiye'nin gidip orayı da kontrol altına alması lazım. İstihbaratın işi ne; düşmanla konuşmak. MİT'in çok iyi bir iş yaptığını düşünüyorum ama arkasında da devlet görmek ister.

Devlet Bahçeli'yi şu yüzden takdir ediyor: Biçilmesi gereken en önemli misyon, Türk-Kürt kardeşliğidir. Mesela Erbil'de İsrail bayrağı görmek ister miyiz? Ben bir Türkmen çocuğuyum ama Diyarbakırlıların bana, "Serok Ahmet" demesinden gurur duyuyorum. Sayın Bahçeli'nin de öncü olduğu için hareketleri takdire şayandır. Ama acilen yapılması gereken Trump'la görüşülmesi gerek ve orta komite oluşturulması gerek. Bizimkiler sanki yabancı bir halktan bahsediyormuşuz gibi davranıyorlar. Türkiye'nin yakınına herhangi bir ülkeyi yaklaştırmamak lazım. Gelin şu ülkeyi yeniden inşa edelim. Bir grup, "SDG'yi yok edelim" diyor. Peki o zaman oradaki Kürtler ne olacak?

Elif Çakır: Somaliland bir anda dünyanın gündemine girdi. Netanyahu, bağımsızlığını tanıdı. Trump da şaşırdı.

Davutoğlu: Eminim İsrail'de bu plan çok önceden yapıldı. Olay oldu birkaç sonra tweet attı. "Torun'a özel görev verilsin" dedim. Orası İngiliz sömürgesiydi. Tarih 2012. Biz mayıs sayında Somali zirvesi yapmak istiyoruz. Burayı kaşımak istiyorlar. Somaliland dediğimiz yer Aden'in karşısı, Kızıldeniz'in çıkışı. Suudi Arabistan, BAE tarafından desteklenen bazı milis güçleri vurdu. İsterler ki büyük ülkeleri etraftan kuşatmak isterler. 28 Şubat olayının arkasında da bu güçler var. "Türkiye, Mısır, Suudi Arabistan bir ittifak kursun, BAE'ye net mesaj versin" dedim.

Elif Çakır: Böyle bir konunun ABD'de de daha önce konuşulmadığı görülüyor. Bunun İsrail'in istediği Kürt devletçiliği ile bir bağlantısı var mı?

Davutoğlu: Amerika ve İngiltere bunu tanımak istiyordu. İsrail'de test yaptılar. Trump'ın haberi olmayabilir. Trump'ın etrafındakiler Netanyahu ile birlikte bunun denemesini yapmışlardır. Etiyopya ve Kenya'ya dikkat etmek lazım. Türkiye'nin onlarla temasa geçmesi lazım.

İsrail açısından Kürt devletçiliği ile bir bağlantı var. Suudi Arabistan'ı ve İran'ı güçsüz kılacak ne var ya yapar. İsrail bunların hepsini yapmaya çalışır. Ama büyük ülkelerde de bu konuda bilinç doğması gerekir.

Taha Akyol: Kuzey Irak, Türkiye'ye girip çıkmaları dışında bir tehdit oluşturmadı. Çünkü Barzani hareketi Bağdat ile savaşarak gelişti. Hiçbir zaman Türkiye'yi hedef almadılar. Aşiret oldukları için de devrimci değiller, politikaları yok. YPG ve PYD böyle değil. KCK'nın bütün kavramlarını kullanıyorlar. "Öcalan'ın kendisi de benim sözümü dinler" şeklinde açıklama yaptı. Bu gelenekten gelen Mazlum Abdi'ye, "Biz senin demokratik haklarını savunacağız. İsrail ve Amerika'dan kop" dersek... Burada iş Amerika'ya geldiğinde Amerika'nın kendi menfaati oluyor. Amerika, İsrail'in Suriye hesaplarını bırakıp, Türkiye'nin İsrail'de istediği bir istikrar kurmasını ister mi?

Davutoğlu: Türkiye hiçbir zaman tedbirsiz şekilde bir iş yapmamalı. Peşmergeye, Kobani'ye geçme hakkı vermiştik. Amaç orada hakimiyeti kırmaktı. Bu bölge demokratikleşecekse sivil yapılanmaların da olmasını isterim. Ama PYD demeyeceksiniz. PYD, bizim için tasfiye edilmesi gereken bir örgüttü. Ama Kürtleri karşımıza almadan.

Elif Çakır: Biraz da infaz yasasını konuşalım. Siyasi suçlular içeride kaldı ne kadar adi suçlu varsa hepsi de dışarı çıktı. Diyarbakır'da da bir suçlu çıktı ertesi gün imam nikahlı eşini öldürdü ve gömdü.

Davutoğlu: Son derece yanlış. Ben bu işler başladığında ne kadar kişi çıkacak bir çıkarın dedim. 421 bin şu anda tutuklu hükümlü var. Çıkan sayının 50-70 bin arası olacağı söylenmişti. Türkiye'de şu anda tutuklu 65 bin kişi var. Tutukluların çok olması bir ülkenin hukuk sisteminin işlemediğini gösterir. Normal bir şey haline geldi. Tutukluluk sistemini çok yanlış buluyorum. O tutukluları çıkarmak yerine adi suçluları çıkarıyorsun. Siyasileri, belediye başkanlarını, KHK mağdurlarını içeride tutacaksın...Büyük bir sivil ölüm olayıyla karşı karşıyayız. Bu büyük bir hukuksuzluk. Çok ciddi tedbirler almak lazım. Bu konuda bizim tutumumuz açık. Türkiye'de yargı meselesi kangren olmuş mesele. Acı olan ne? Bu süreçte iktidar kanadında kim kime hesap soruyor diye tartışılıyor. Toplum şuna ikna olmuyor: Bu hukuk sistemi gerçekten uyuşturucuya, bahis sitelerine ya da fuhuşa yönelik mi mücadele ediyor yoksa içeride başka bir kavga mı var? Neşterin adalet kılıcıyla atılması lazım. Eşini öldüren serbest kalıyor. KHK mağduru çocuklarına kavuşamıyor.

Taha Akyol: Türkiye'deki en büyük yaralardan biri AYM'nin kararlarının uygulanmaması ve bu uygulamamanın hükümet tarafından desteklenmesi. İkincisi ise Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarının uygulanmaması. Mesela AYM, "Tayfun Kahraman'ın kendisine yüklenen suçun işlediğine dair hiçbir delil yok" dedi. Bizzat Meclis'in kendisi AYM'nin kararının uygulamadı Yargıtay'ın kararını uyguladı. Bu konuda ne yapılabilir? Siz bu hükümetin içindeydiniz. "İstediğimiz karar uygulansın" diyor muydunuz?

Davutoğlu: Biz benim zamanımdaki yerleşik sistemi 28 Şubat'ın devamı otoriter bir düzen olarak görüp Türkiye'yi evrensel hukukla tanıştırmaya çalışıyorduk. Şimdi hukuk evrensel hukuktan kopuyor. Türkiye en fazla gazeteciyi içeride tutan bir ülke konumunda. Bu kimin işine yarar. Yargıç şöyle bakıyor: Ben bunu kabul edersem Beştepe'den ne ses gelir? Gezi süresinde herkes benim düşüncemi bilir. Ama insanları bu kadar kolay tutuklu yargılayamazsın. Türkiye'deki barışı her kesimde yapmak zorundayız.

Taha Akyol: İktidardan bir intibah bekliyor musunuz?

Davutoğlu: Bunu çok arzularım. Onun için de elimden geleni yaparım. Temel kaygı bu değil. Temel kaygı; Erdoğan'dan sonrasını kim yönetecek. Komu oyunda da iktidar kanadında da böyle.

YORUMLAR (1)
1 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN