Türkiye'nin en yeşil, "en çok yağış alan bölgesi" olarak bilinen Doğu Karadeniz için bilim dünyasından gelen uyarı, bildiğimiz tüm gerçekleri altüst etti. Karadeniz Teknik Üniversitesi (KTÜ) emekli Jeoloji Mühendisi Prof. Dr. Osman Bektaş, gürül gürül akan dereleri, yemyeşil yaylaları ve hırçın deniziyle tanıdığımız bölgenin kapısını çalan büyük tehlikeyi açıkladı: Kuraklık.
Seller ve heyelanlarla anılan bölgenin aslında susuzlukla yüzleştiğini belirten Prof. Dr. Bektaş, "Gelecek 30 yıl içerisinde akarsuların taşıdığı su miktarı %20-30 oranında azalacak," diyerek tehlikenin boyutlarını gözler önüne serdi. İşte cennet Karadeniz için maddeler halinde o korkutan gelecek senaryosu:

1. Enerji Güvenliği Tehdit Altında: HES'ler Susuz Kalacak
Doğu Karadeniz, sadece doğasıyla değil, aynı zamanda Türkiye'nin enerji üretimindeki kilit rolüyle de biliniyor. Prof. Dr. Bektaş, ülkenin beyaz enerji (hidroelektrik) üretiminin %20'sini karşılayan bölgedeki yüzlerce HES'in geleceğinin meçhul olduğunu vurguluyor. Azalan dere debileri, bu santrallerin üretim kapasitesini düşürerek Türkiye'nin enerji arzında ciddi bir güvenlik açığı yaratma potansiyeli taşıyor.

2. Ekolojik Yıkım: Dere Yatakları Can Çekişecek
"Su hayattır" sözü, Karadeniz'de acı bir gerçeğe dönüşmek üzere. Suyu azalan dereler, içindeki ve çevresindeki zengin fauna ve florayı (hayvan ve bitki yaşamını) yok edecek. Alabalıklardan su samurlarına, endemik bitkilerden vadi ekosistemlerine kadar tüm canlı yaşamı, dere yataklarının kurumasıyla birlikte büyük bir tehditle karşı karşıya kalacak.

3. Musluklarımızdan Kirli Su Akabilir
Tehlike sadece doğayla sınırlı değil, doğrudan soframıza uzanıyor. Azalan su, daha yavaş aktığı için hem oksijen miktarı düşecek hem de kirlilik oranı artacak. Bu durum, bölgedeki milyonlarca insanın içme suyu kalitesinin düşmesi ve arıtma maliyetlerinin artması anlamına geliyor.

4. Kuraklığın Çelişkisi: Daha Çok Sel ve Heyelan
Prof. Dr. Bektaş, en şaşırtıcı tehlikelerden birine dikkat çekiyor: Artan sıcaklıklar ve buharlaşma, kuraklığı tetiklerken aynı zamanda daha ani ve şiddetli sağanaklara, sellere ve heyelanlara neden olacak. Yani Karadeniz, bir yanda susuzlukla boğuşurken diğer yanda daha yıkıcı afetlerle yüzleşecek.

5. "Su Depomuz Yok, Tek Çare Betonun Altında"
Belki de en kritik uyarı, bölgenin jeolojik yapısıyla ilgili. Prof. Dr. Bektaş, "Bölgede, yeraltı suyunu depolayabilecek akifer nitelikli kayaçlar yoktur," diyerek tehlikenin altını çiziyor. Yağan yağmurun toprak altında birikip kurak dönemlerde kullanılabileceği doğal depolar bulunmuyor. Uzman, tek potansiyel su deposunun, yapılaşmaya açılarak büyük bir hata yapılan Trabzon-Değirmendere Vadisi'ndeki alüvyonlar olduğunu belirtiyor. Gelecekte bu alandaki kum ve çakıllar, bölgenin su rezervi görevini üstlenmek zorunda kalabilir.

6. Karadeniz Daha da Hırçınlaşacak
İklim değişikliği sadece dağları ve dereleri değil, denizi de etkileyecek. "Karadeniz daha hırçınlaşacak," diyen Bektaş, oluşacak güçlü dalgaların kıyı erozyonunu artırarak bölgenin can damarı olan Karadeniz Sahil Yolu'nu bile riske atacağı konusunda uyarıyor.
Prof. Dr. Osman Bektaş'ın bu bilimsel öngörüleri, Doğu Karadeniz için acil ve kapsamlı bir "Kuraklık Eylem Planı" oluşturulmasının ne kadar hayati olduğunu bir kez daha kanıtlıyor. Aksi takdirde, fıkralara konu olan "bol yağışlı" Karadeniz, yakın gelecekte susuzlukla anılan bir bölgeye dönüşebilir.

Bu sabahki 4.5'lik depremin ardından Prof. Dr. Osman Bektaş'tan korkutan uyarı: Risk çok büyük

