Deniz bitti

Deniz bitti

Bugüne kadar hep ‘Şimdilik bir zararı yok’ anlayışıyla ötelenen çevre sorunları damlaya damlaya müsilaja dönüşüp denizlerimizi boğmaya başladı. Hepimizin geleceğini tehdit eden bir felaketten bile siyasi kavga çıkarılmaya çalışılması vahameti artırdı. Beştepe’deki bilim toplantısında ‘Denizcilikte bursiyer sayısı artırılsın’ önerisinin çıkması ise ortak çağrıya yol açtı: Siyaset üstü soruna akılla, sonuç alıcı ve acil çözüm şart.

Marmara’da başlayan deniz salyası kabusu Ege ve Karadeniz’e de sıçradı. Bilim insanları, denizlerde oksijenin hızla azalmasına yol açan ve ekosistemi kökünden yok etme tehlikesi barındıran müsilajın sebebinin kirlilik olduğuna vurgu yaptı.

Vakit kaybedilmeden sanayi bölgeleri başta olmak üzere ileri arıtmanın uygulanması gerektiğini belirtti. Çarpıcı uyarı, bugüne kadar alınması gereken tedbirlerin ihmal edildiğini gösterdi.

BURSİYER SAYISI ARTIRILARAK MÜSİLAJ NASIL ÇÖZÜLECEK?

Müsilajla birlikte artık tehlike ötelenemez hale gelince gecikmeli adımlar geldi. Ancak konunun siyasi çekişmeye malzeme edilmeye çalışılması rahatsızlık yarattı.

Cumhurbaşkanlığı’ndaki bilim toplantısında kullanılan ‘denizcilikte bursiyer sayısı artmalı, balıkçılık sektörünün yaşadığı güçlükler ivedilikle takip edilmeli’ gibi ifadeler de ‘ucu belirsiz hamlelerle bu iş nasıl çözülecek’ endişesini doğurdu. Sonuç alıcı adımlar atılması gerektiği belirtildi.

deniz-bitti-12-haziran.jpg

Bilim insanlarının yıllardır ‘Deniz kirliliğinin önüne geçilmeli’ çağrıları karşılıksız bırakıldı. Alınması gereken önlemlerin geciktirilmesi, Marmara’yı müsilaj istilasına mahkum etti.

Gelinen noktada, gecikmeli de olsa çözüm odaklı adım atılması umutları yeşertirken Beştepe’deki toplantıdan gelen çözüm önerilerinin siyasi çıkarları yansıtması ise ‘Sonuç alıcı önlemler acil ihtiyaç’ çağrılarını tekrarlattı.

Müsilaj sorunun baş gösterdiği ilk günden itibaren uzmanlardan ‘acil müdahale edilmeli’ çağrıları yükseldi. Fakat yetkililer sorunu ciddiyetle karşılayıp herhangi bir hamlede bulunmadı. Sonunda Marmara Denizi oksijensiz bırakarak öldüren müsilaj, Ege ve Karadeniz’e sıçradı. Vahametin boyutu her gün biraz daha ağırlaştı.

Bilim insanları, denizlerde oksijenin hızla azalmasına yol açan ve ekosistemi kökünden yok etme tehlikesi barındıran müsilajın sebebinin kirlilik olduğuna vurgu yaptı. Vakit kaybedilmeden ileri teknoloji arıtma sistemlerine geçilmesi gerektiğini belirtti. Sonunda gecikmeli de olsa bu felaketin nasıl önleneceğine yönelik adımlar atılmaya başlandı.

Beştepe’de Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında bilim toplantısı yapıldı. YÖK tarafından alanında uzman bilim insanlarının katılımıyla düzenlenen ve müsilaj sorununun çözümüne yönelik akademik çalışmaların değerlendirildiği toplantıda alınacak tedbirler açıklandı. Toplantıda alınan kararların başlıcaları ise şunlar oldu: “Marmara Denizi’nin tüm çevresinin belli bir plan dahilinde “koruma bölgesi” olarak ilan edilmelidir. Balıkçılık sektörünün yaşadığı güçlükler ivedilikle takip edilmelidir.

Atık suların arıtıldıktan sonra denize geri verilmemesi ve sulamada kullanılması sağlanmalıdır. 100/2000 YÖK Doktora Programlarında Denizcilik ve Su Çalışmaları alanlarının bursiyer sayıları arttırılmalıdır. Araştırmalarda kullanılan gemilerin oldukça eski oluşu sebebiyle, Deniz Araştırmaları ile ilgili gemi ve alt yapıları desteklenmelidir.

Deniz Bilim yüksek lisans ve doktora eğitimi, farkındalık/topluma hizmet çalışmaları ve uluslarasılaşmayı da içeren bütünleşik bir Deniz Bilim Yükseköğretim Stratejisi ile Türkiye denizlerinin sağlıklı, dayanıklı ve mavi ekonomik kalkınmayı da destekleyici bir işlevi olması sağlanmalıdır.”

Özellikle ‘Denizcilikte bursiyer sayısı artırılsın’ önerisi ve ‘Balıkçılık sektörünün yaşadığı güçlükler’ gibi konuların müsilaj sorununa çözüm olarak gösterilme çabaları ise tepkiyle karşılandı. Tüm ülkeyi etkisi altına alan bu çevre felaketinin bile siyasi araç kullanılması durumun ciddiyeti karşısındaki vahameti bir kez daha gözler önüne serdi.

Öte yandan, Uzmanların müsilajda kirlilik ve küresel ısınmayı işaret etmesi, Türkiye’nin iklim değişikliği konusunda aldığı pozisyonu gündeme taşıdı. Türkiye’nin, Paris İklim Anlaşması’nı onaylamayan dünyadaki 6 ülkeden biri olması bu yöndeki eksiği hatırlattı. Türkiye’de üç yıl önceki sera gazı emisyonu seviyesinin 28 yıl öncesine göre yüzde 138 artması ise yadsınamaz tehlikeyi gösterdi.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (6)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
6 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN