DEVA Partisi Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili Hasan Karal, uyuşturucuyla mücadelenin yalnızca güvenlik odaklı yöntemlerle yürütülemeyeceğini belirterek, bilimsel temelli ve teknolojik verilerle desteklenmiş stratejilere geçilmesi gerektiğini vurguladı. Karal, “ulusal polen haritası” çalışmalarını Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşıyarak, İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya’nın yanıtlaması istemiyle bir dizi soruyu yazılı önergeyle Meclis Başkanlığı’na sundu.
Uyuşturucu madde örneklerinden elde edilen polen kalıntılarının, üretim ve işlenme bölgelerinin tespiti açısından önemli bir teknik olduğunu belirten Karal, bu yöntemin “adli palinoloji” adıyla birçok gelişmiş ülkede uzun süredir kullanıldığını ifade etti. Karal’a göre bu teknik, hem önleyici güvenlik politikalarına katkı sunmakta hem de soruşturma süreçlerine bilimsel destek sağlamaktadır.
“BİLİMSEL VERİ, ETKİLİ MÜCADELENİN TEMELİDİR”
Karal, polen analizlerinin yalnızca bir laboratuvar çalışması olmadığını, aynı zamanda suçun işlendiği coğrafyanın belirlenmesinde etkili bir araç olduğunu kaydetti. Konuya ilişkin değerlendirmesinde şu ifadelere yer verdi:
“Uyuşturucu üretimi ve ticaretiyle mücadelede klasik yöntemlerin ötesine geçilmesi şarttır. Bilimsel bilgiye dayanmayan hiçbir strateji kalıcı ve sonuç alıcı olamaz. Bu nedenle üniversiteler, TÜBİTAK gibi araştırma kurumlarıyla iş birliği içinde, şeffaf ve veri temelli bir mücadele modeli oluşturulmalıdır.”
POLEN HARİTASI ÇALIŞMALARI MECLİS GÜNDEMİNDE
Karal, önergesinde “ulusal polen haritası” oluşturma sürecine dair dokuz soruyu Bakan Yerlikaya’ya yöneltti. Bu sorular arasında haritanın hangi kurum tarafından hazırlandığı, hangi aşamada olduğu, akademik iş birliklerinin yapılıp yapılmadığı, haritanın adli süreçlerde kullanım planı ve saha çalışmalarıyla ilgili ayrıntılar yer aldı. Karal ayrıca, haritanın güncellenme periyoduna ve kullanılan laboratuvar altyapısına dair detayların kamuoyuyla paylaşılması gerektiğini belirtti.
DEVA Partili Karal, önergesinde söz konusu çalışmanın yalnızca teknik değil, aynı zamanda sosyal bir sorumluluk olduğunun altını çizdi. “Uyuşturucuyla mücadele ancak bilimin ve kamuoyunun ortak katkısıyla başarıya ulaşabilir,” dedi.
