Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği'nden şehir hastaneleri çıktı. KARAR'a konuşan Dr. Kazım Doğan Eroğulları 'HYP şehir hastanelerini besleme için sisteme eklendi' derken Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ise şehir hastanelerinin kapasitesi kadar hastanenin kapatıldığını açıkladı.
HAVA ASAL
Yürürlüğe girdiği 1 Temmuz’dan itibaren tartışmaların odağında olan Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği'nden Şehir Hastaneleri çıktı. Yönetmelikte yer alan ve şehir hastanelerini beslemek üzere kurulan Hastalık Yönetim Platformu hakkında bilgi veren Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey Üyesi Aile Hekimi Dr. Kazım Doğan Eroğulları, 'şehir hastanelerine sevk yapmayan aile hekimlerinin maaşlarında yüzde 10'luk kesinti yapılıyor' dedi. Ayrıca konu hakkında açıklama yapan Türk Tabipleri Birliği Merkez Konsey 2. Başkanı Beyin ve Sinir Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten ise şehir hastanelerinin yatak kapasitesi kadar devlet hastanesi kapasitesinin kapatıldığını belirterek amacın şehir hastanelerini beslemek olduğunu söyledi. İşte Aile Hekimliği Sözleşme ve Ödeme Yönetmeliği'ndeki şehir hastanesi detayları...
ŞEHİR HASTANELERİNE MÜŞTERİ YÖNLENDİRMEMİZ İSTENİYOR
Yeni yönetmelik ile aile hekimlerine ödeme garantili şehir hastanelerine hasta bulma görevi verilmiş durumda. Kronik hastalık takibi platformu kuruluyor ve o platform aracılığı ile bir kişiyi şehir hastanesinin 6 ve ya 7 bölüme zorunlu sevk söz konusu. Bunu yapmadan sistem ilerlemiyor. Dolayısı ile hasta garantili şehir hastanelerine müşteri toplamamızı istiyorlar.
HYP TÜM NÜFUSA ZORUNLU TUTULUYOR
Hastalık Yönetim Platformu (HYP) kuruluyor ve kronik hasta takibi isteniyor. Bizim kullandığımız Aile Hekimi Bilgi sistemine bu HYP, 1 Temmuz’da yürürlüğe giren ‘Aile Hekimliği Yönetmeliği’ ile eklendi. Sisteme yüklenen bu modülle mesela benim 40 yaşındaki hastalara yapmam istenen izlemler var. Bu izlemleri yaparken bulgular girilince sistem bize sevk veriyor. Şuraya sevk olacak deniyor. Yani sistem hastanın bir üst basamağa sevkini yaptırıyor. Sevk yapılmadığı taktirde işlem ilerlemiyor. Bunu tüm nüfusa zorunlu tuttular. Kronik hastalık yönünden tüm nüfusun taranması isteniyor. Her yaş grubunda taranması istenen işlem farklı olsa da tüm nüfusun taranması söz konusu.
HASTALIK BELİRTİSİ YOKSA DA TARANACAK
Kişide hiç bir hastalık belirtisi ve ya şikayeti yoksa da bu taramaların yapılması mecburi. Eskiden biz hastalarımızı bir belirti var ise sevk ediyorduk. Bir kaç deneme yapıldı o denemelerden sonra bu sistem uygulanmaya başlandı. Hastaların 7 bölüme kadar sevki yapılıyor. Şehir Hastanelerinin kurulduğu illerdeki diğer hastaneler ya kapatıldığı ya da kapasiteleri düşürüldüğü için otomatik olarak vatandaşın yolu şehir hastanelerine düşüyor. Yönetmelikte direk şehir hastanelerine sevk edeceksiniz denmiyor ama tüm nüfusun taranması istenince ve şehir hastaneleri dışındaki devlet hastaneleri de kapalı olunca nereye sevk edeceğiz ki. Özele yönlendirmeyeceğimize göre dön dolaş yol şehir hastanelerine çıkıyor.
BU TARAMALARI YAPMAYAN HEKİMLERE MAAŞ KESME CEZASI
0.9 ile 1.5 katsayı dediğimiz şeyin hayata geçmiş hali şöyledir. Şimdi yönetmelikte diyor ki nüfusa bu taramayı yapmazsanız maaşınız 0.9 ile çarpılacak deniyor. Maaşın 0.9 ile çarpılması maaşlarda otomatik olarak yüzde 10 kesinti denmektir. Geçen ay bunu uyguladılar. Bir de 1.5 ile çarpma var. O da şu oluyor. Diyelim ki ben bu izlemlerin tamamını yaptım. Hasta sayısı 2700 olan yerde sen bu sayının tamamını tararsan sana bir kaç bin lira fazla verebilirim diyorlar. Burada çok ciddi bir emek sömürüsü de söz konusudur.
ŞEHİR HASTANELERİNE HASTA GİTSİN DİYE DEVLET HASTANELERİ KAPATILIYOR
Türk Tabipler Birliği Merkez Konsey 2. Başkanı Beyin ve Sinir Cerrahisi uzmanı Doç. Dr. Ali İhsan Ökten: Şehir Hastanelerinin yapıldığı illerdeki diğer hastaneler ya kapatıldı ya da kapasiteleri düşürüldü. Şehir Hastanelerinin açıldığı şehirlerde genele bakılınca yeni hastanenin açılması ile kentteki yatak sayısı artmıyor. Şehir Hastanelerine bir akışın olması gerekiyor. Bu hasta akışı da daha çok Aile Sağlığı Merkezleri'nden olacaktır. Bu durum daha önceden de vardı fakat aile Hekimliği sistemine geçilmesi ile bu akış fazlalaşabilir. Çünkü özellikle sistem kronik hastalığı olanları üst basamağa şehir hastaneleri olan şehirlerde oraya göndermeye zorluyor. Aile hekimliği bir basamaktır. Ancak Sağlık Bakanlığı Sağlıkta Dönüşüm Projesi ile basamak sistemine geçmesi gerekirken oy uğruna bu sisteme geçmesi. Var olan sistemde hastaların istedikleri hastanelere gitme şansı var. Özele, üniversiteye, devlete ya da şehir hastanelerine istediği gibi gidebiliyorlar. Bazen bir hasta bir günde üç sağlık kuruluşuna gidebiliyor.
HEM HASTA HEM DA SAĞLIK HİZMETİ GARANTİSİ VERİLİYOR
Şehir hastanelerinde hem hasta garantisi hem de sağlık hizmetleri için yüzde 70 garanti veriliyor. Yüklenici firmalar, ne yapılırsa yapılsın o garanti ödemesini devletten alıyor. İşin başından beri şehir hastanesini açıldığı yerde diğer hastaneler kapatıldığı için vatandaş mecburen şehir hastanelerine yöneliyor. Adana'dan örnek vermek gerekirse şehir hastanesi açıldığı zaman Numune Eğitim ve Araştırma Hastanesi daha 7 yıllık bir hastaneydi ve kapatıldı. Orası 750 yataklı bir hastaneydi, 300 yatağa düşürüldü. Askeri Hastane vardı o kapatıldı. Kadın Doğum ve Çocuk Hastanesi'nin ise yatak kapasitesi yarı yarıya düşürüldü. 800 yataklı SGK Hastanesi kapatıldı. Onun yerine de 300 yataklı bir hastane yapıldı. Adana'da yapılan Şehir Hastanesi ise 1550 yatak kapasitelidir. Bütün bu rakamları topladığımızda aşağı yukarı 1500 yatak çıkıyor. Yani şehir hastanelerinin kapasitesi kadar yatak sayısı önceki hastanelerden kapatıldı.
MİLLETİN PARASI ÇÖPE ATILIYOR
7 yıllık yeni hastane içindeki tüm tıbbi aletleri ile orada atıl bırakıldı. Ülkemizin geliri bu uygulamalar ile çöpe atılıyor. Bu uygulama şehir Hastanelerinin yapıldığı tüm kentlerde yapıldı. Şehir hastanelerine ne kadar ödeme yapıldığı açıklanmıyor. Bakanlık ticari sır olduğunu belirtiyor. Devletin bir ticari sırrı olmaz. Biz bunu yıllardır belirtiyoruz. Devlet özel şirket değildir. Arazi devlet tarafından veriliyor, yüzde 70 ödeme garantisi de veriliyor. Uluslararası şirketlere şehir hastaneleri yaptırılarak kaynaklar boşa kullanılıyor. Bu hastaneleri Sağlık Bakanlığı 25 yıllığına kiralıyor. Oysaki bir hastanenin 3-4 yıllık kirası ile o hastane Sağlık Bakanlığı'nın olabilir. Bu nedenle kamu kaynakları pervasızca özel şirketlere peşkeş çekiliyor. Ülkemizin ve Çocuklarımızın geleceği ipotek altına alınıyor. Dünyada artık bu şekilde devasa hastaneler yapılmıyor. Çünkü bilimsel olarak uygun değil. Artık en fazla 600-800 yataklı hastaneler hem sağlık hizmeti alımı hemde uygulayıcıları açısından en uygunu.
13 ŞEHİR HASTANESİ SAĞLIK BAKANLIĞI'NIN 5'TE BİRİNİ HARCIYOR
Ancak bize dünyada terk edilmiş bir sistemi üstelik fahiş ekonomik giderle yaptılar. Şu an 13 Şehir hastanesinin sadece kira giderleri ve hizmet sunum giderleri Sağlık Bakanlığı bütçesinin beşte birini oluşturuyor. 32 şehir hastanesi açıldığında Sağlık Bakanlığı bütçesinin yüzde 70’i oraya aktarılacak. Geri kalan bütçe ile tüm toplumun sağlık hizmetini karşılamak mümkün değil. Şehir Hastanelerinde oluşabilecek herhangi bir anlaşmazlıkta direk uluslararası mahkemeler devreye giriyor. Çünkü bu hastaneler yabancı şirket ortaklıkları ile yapılıyor. Türkiye'deki mahkemeler değil Uluslararası Tahkim mahkemeleri geçerli. Kısaca bu hastanelere Şehir Hastaneleri yerine bizler Şirket Hastaneleri diyoruz. Sayıştay’ın son iki yıl raporlarına baktığımızda bizim yıllardır taptığımız eleştirilerin ne kadar haklı olduğunu bu raporlarda görebilirsiniz. Sayıştay bile Şehir Hastanelerinin kamu zararını ortaya koyuyor. Bu hastalar ticarethane zihniyeti ile çalıştırıldığı için hastaları da müşteri olarak görüyor. En kısa zamanda Şehir veya Şirket hastaneleri kamuya yani Sağlık Bakanlığına devredilmelidir.
