Ankara Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü Öğretim Üyesi Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu, başkentte de ciddi bir deprem riski olduğunu belirtti. Ankara’nın deprem açısından güvenli sanılmasının yanlış olduğunu vurgulayan Seyitoğlu, “Şehir, Kırıkkale-Erbaa, Eskişehir ve Tuzgölü faylarının kesişim noktasında yer alıyor. Bu sıkışma, Eldivan-Elmadağ, Abdüsselam ve Beypazarı Kör Bindirme Zonu olarak adlandırılan üç ayrı tektonik yapıyı oluşturuyor. Bu yapılardan Eldivan-Elmadağ tektonik kamasının kırılması halinde 6,5–7 büyüklüğünde bir deprem meydana gelebilir” dedi.

Prof. Dr. Gürol Seyitoğlu
“EN BÜYÜK RİSK DEMETEVLER’DE”
Seyitoğlu, özellikle zayıf yapı stoğu nedeniyle Ankara’da en riskli bölgenin Demetevler olduğuna dikkat çekti. “Kentsel dönüşüm başlayacaksa ilk adres burası olmalı” dedi. Son yıllarda şehirde sayısı artan cam kaplı gökdelenlerin de deprem sırasında tehlike saçacağını ifade eden Seyitoğlu, “Bu binalar yıkılmasa bile salınım yapacak. Cam yüzeyler kırıldığında aşağıdaki insanlar için ölümcül risk oluşturur” diye konuştu.
“ELMADAĞ’DA RİSK YÜKSELİYOR”
Uydu ölçümlerine göre Ankara çevresinde yılda 12,5 milimetrelik daralma olduğunu belirten Seyitoğlu, morfolojik verilerin de Elmadağ’ın sürekli yükseldiğini gösterdiğini söyledi. “Bu göstergeler, Eldivan-Elmadağ tektonik kamasının ciddi bir deprem potansiyeline sahip olduğunu ortaya koyuyor” dedi. Seyitoğlu, 2010 Etimesgut ve 11 Ağustos 2025’teki Ankara depremlerinin de bu tektonik alanla bağlantılı olduğunu belirterek, özellikle Bağlıca fayında araştırmalar yürüttüklerini ifade etti. “Bağlıca fayının karakteri üzerine bilimsel makale hazırlıyoruz. Ankara’nın depremselliğini anlamak için bu tür çalışmaların desteklenmesi gerekiyor” diye konuştu.
“BİLİMSEL ÇALIŞMALARA FON AYRILMALI”
Seyitoğlu ayrıca, bilimsel araştırmalar için yeterli kaynak ayrılmadığını vurguladı. “Bilim insanlarının fon aramak zorunda kalması akıl almaz bir durum. Devletin TÜBİTAK üzerinden düzenli araştırma fonları sağlaması gerekiyor” dedi.
