Tolga Şardan'ın ifadesi ortaya çıktı: HSK, yargı mensuplarına ‘rüşvet’i sormuş

Tolga Şardan'ın ifadesi ortaya çıktı: HSK, yargı mensuplarına ‘rüşvet’i sormuş

"MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı gerekçe gösterilerek tutuklanan T24 yazarı Tolga Şardan'ın savcılıktaki ifadesi ortaya çıktı. Şardan, İstanbul Anadolu Başsavcısı İsmail Uçar’ın yargıdaki rüşvet iddialarıyla ilgili dilekçesinden sonra HSK'ya Anadolu'da görev yapan yargı mensuplarınca ihbarlar yapıldığını ve müfettişlerin ihbarlarla ilgili üst düzey yargı mensupları dahil birçok kişinin ‘bilgi sahibi’ olarak ifadesini aldığını söyledi.

T24 yazarı Tolga Şardan,"MİT'in Cumhurbaşkanlığı'na sunduğu 'yargı raporu'nda neler var?" başlıklı yazısı sonrası İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nın re'sen başlattığı soruşturma kapsamında savcılık ifadesinin ardından sevk edildiği İstanbul 1. Sulh Ceza Hakimliğince, "Sansür Yasası" olarak adlandırılan, Dezenformasyon Yasası kapsamındaki Türk Ceza Kanunu (TCK) 217/A uyarınca "halkı yanıltıcı bilgiyi alenen yayma" suçlamasıyla tutuklandı.

Şardan, savcılık ifadesinde 35 yıldır gazetecilik yaptığını ve mesleki kariyerinin tamamını güvenlik ve yargı konularının oluşturduğunu söyleyerek, şunları kaydetti:

"35 YILDIR YARGI VE GÜVENLİK BÜROKRASİSİNİ YAKINDAN TAKİP EDİYORUM"

“Öncelikle belirtmek isterim ki ben 35 yıldır gazetecilik yapmaktayım. Mesleki kariyerimin tamamı güvenlik ve yargı konularından müteşekkildir. Dolayısıyla 35 yıldır Türkiye Cumhuriyetinin yargı ve güvenlik bürokrasisini yakından takip eden bir gazeteci olarak hangi konuların suç teşkil edeceğini, hangi konuların suç teşkil etmeyeceğini bilecek tecrübeye sahibim. Bana bildirmiş olduğunuz suç iddiasıyla ilgili olarak atılı suçlamayı kesinlikle kabul etmiyorum. Biraz önce kişisel kariyerimle ilgili vermiş olduğum bilgi dahilinde hakkında soruşturma başlatılan konu sizin ve kamuoyunun da bilgisi dahilinde güncel bir konudur.

Hatta öyle ki bu konunun başlangıcı İstanbul Anadolu Adliyesi Cumhuriyeti Başsavcısı Sayın İsmail Uçar’ın kamuoyuna yansıyan dilekçesidir. Bizde kamuoyundan öğrendik ki Sayın Başsavcının iddiaları kamuoyunda da geniş yankı bulmuş, kamuoyunu bilgilendirmesi gereken, haber değeri taşıyan konulardır. Ben de bu gelişme üzerine az önce sözünü ettiğim 35 yıllık mesleki kariyerimdeki oluşturduğum ve Basın Kanunu uyarınca adını vermek istemediğim farklı kaynaklar üzerinden gelişmeleri takip etmeye başladım. Gazeteciliğin temel kurallarından bir tanesi fikri takiptir, yani başlayan olayların devamının halka duyurulması çerçevesinde fikri takip prensibi doğrultusunda yaşanan yeni gelişmelerin halkı bilgilendirilmesi amacıyla yürütülen çalışmalardır.

basliksiz-2.jpg

"HSK, YARGI MENSUPLARININ İFADESİNİ ALMIŞ"

Ben de bu prensiple Başsavcı Uçar'ın yargı sisteminde büyük yankı bulan iddialarının sonuçlarının ne olduğu ya da olacağını araştırdım. Kulislerden elde ettiğim bilgileri soruşturmaya konu olan yazıda da kaleme aldım. Tabii şunu söylemek istiyorum. Kulislerde benim yazdıklarımın çok daha fazlası bilgileri mevcut. Şöyle ki, Sayın Uçar'ın dilekçesinin ardından HSK'ya yine Anadolu’nun değişik köşelerinde görev yapan yargı mensupları tarafından ihbarlar yapılmaktadır. Ve HSK tarafından görevlendirilen müfettişler söz konusu iddialar çerçevesinde aralarında üst düzey yargı mensupları da olmak üzere birçok kişinin bilgi sahibi konumunda ifadelerini almışlardır. Görüleceği üzere devletin en saygın kurumlarından olan MİT Başkanlığı da söz konusu iddialar çerçevesinde bilhassa Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'dan gelen talimat sonrasında, adı geçen yargı mensupları üzerinde de detaylı araştırma yapmıştır. Dolayısıyla kulislerden elde ettiğim bilgileri söz konusu yazıda kaleme alırken tarafıma yönelttiğiniz TCK 217/A maddesi hükümlerine aykırı herhangi bir girişimim olmamıştır.

"HİÇBİR HABERİME RESMİ YALANLAMA, TEKZİP YAPILMAMIŞTIR"

Meslek hayatım boyunca şahsımı yakından tanıyan devlet ve kamu görevlileri benim nasıl gazetecilik yaptığımı bilirler. Yanlış hatırlamıyorsam şu ana kadar 17 İçişleri Bakanı, 22 Emniyet Genel Müdürüyle gazeteci-bürokrat veya gazeteci-siyasetçi çizgisi üzerinden birlikte çalışmışlığım vardır. Hiçbir dönemde yazdığım haberlere ve Büyüteç adı altında kaleme aldığım yazılara yönelik resmi yalanlama, tekzip veya açıklama yapılmamıştır. Dolayısıyla bugün hakkında soruşturmaya neden olan söz konusu bilgileri içeren yazı da yalanlanmadığı gibi içeriği itibarıyla yargı camiasında özellikle yaşananlardan rahatsız olan yargı mensupları nezdinde devletinde bir bakıma itibar kazanmasına vesile olmuştur.

tolga.jpg

"SADECE HALKI BİLGİLENDİRMEK ÇERÇEVESİNDE GAZETECİLİK YAPTIM"

Şunu da eklemek istiyorum. Eğer ben TCK 217. Madde hükmüne göre aykırı hareket etmiş olsaydım söz konusu yazı içinde ulaştığım ama teyidini alamadığım ham bilgileri de kullanabilirdim. Dolayısıyla ben art niyetli hareket eden gazeteci olsaydım, tecrübesiz bir gazeteci olsaydım bugün kamu görevlilerinin kişi hak ve özgürlüklerine yönelik de hareket etmiş olurdum. Dolayısıyla ben söz konusu yazıyla ilgili tarafıma atfedilen suçu kabul etmiyorum. Halkı bilgilendirmek, güncel bir konuyla ilgili olarak bilgilendirmek, altını çizerek söylüyorum sadece bilgilendirmek çerçevesinde gazetecilik yaptım. Gönül isterdi ki bu konuda önce devletin ilgili kurumlarının söz konusu yazıyla ilgili açıklama yapılmasını beklenmesini, sonradan da tarafıma yönelik adli soruşturmaya başlatılması tercih edilebilirdi. Bu noktada halen Ankara Adliyesi’nde şüpheli olarak hakkımda yürütülen soruşturmaların bir benzeri de tarafınızdan yürütülebilirdi. Söyleyeceklerim bundan ibarettir.”

'HİÇBİR DAVASI YALAN HABER YAPMAKLA SONUÇLANMAMIŞTIR'

Şardan’ın avukatı Suna Öztaşdönderen ise, “Müvekkilim söz konusu TCK'da ilgili maddeyi ihlal etmesi için kaynaklarından kendisine gelen bilginin yalan bilgi olduğu inancıyla vermiş olması gerekmektedir. Yazının bütünü incelendiğinde görülecektir ki böyle bir durum söz konusu değildir. Kaldı ki artık yargı mensuplarının kendi aralarındaki atışmaları herkesin bilgisi halindedir. İlgili maddeyle ilgili gözaltı kararı verilmeden önce T24 yayınına ne bir tekzip ne de bir yalanlama gelmiştir. Vekil olarak müvekkilim emniyet, bürokrasi ve bakanlık nezdinde ihtilaf yaşadığı yazıları sebebiyle suç isnat edilen taraflar bakımından çok fazla davasına vekil olarak katılmış bulunduk fakat herhangi birinden şimdiye kadar müvekkilimin yalan ya da yanıltıcı haber yaptığına dair herhangi bir karar çıkmamıştır” dedi.

sav.jpg

"YAZININ İHBAR NİTELİĞİ SAYILMASI GEREKİRDİ"

Avukat Öztaşdönderen, “Bu konuda bakanlar dahil birçok kişi yazıları sebebiyle rahatsızlık yaşamışlarsa da herhangi bir şekilde müvekkilimin hakkında bir gözaltı kararı verilmemiştir. Müvekkilim yazdığı yazıyla aslında Anadolu Cumhuriyet Başsavcısının vermiş olduğu dilekçeyle paralel uyum göstermektedir. Üç büyükşehirdeki adliyelerde vekiller dahil herkes benzeri konular hakkında maalesef bu şüpheyi taşımaktadır. Bu sebeple müvekkilin yazısının ihbar niteliği sayılıp söz konusu soruşturmayı açan savcılıkça araştırılması gerekirken, bilginin yalan olup olmadığı teyit edilmemişken müvekkilim adeta örgüt üyesi gibi gözaltına alınıp huzurunuza çıkarılmıştır” dedi.

'SORUŞTURMA NEDEN İSTANBUL'DA YÜRÜTÜLÜLÜYOR?'

Savcılık ifadesinin ardından tutuklama talebiyle mahkemeye sevk edilen Şardan, hakimlik sorgusunda da savcılık ifadesini tekrarladı. Ankara Barosu Başkanı Mustafa Köroğlu da Şardan’ın hakim sorgusunda savunma yaptı. Şardan'ın avukatlarından Yasin Gökberk Çınar de savunmasında şunları kaydetti:

“Dosyada 217/a maddesinden soruşturma yürütülüyor, suçun mağdurları Ankara ilindedir. Müvekkil Ankara ilinde ikamet etmekte ve Ankara ilinde çalışmaktadır. Haber Ankara ilinde yayınlanmıştır. Neden İstanbul da soruşturma İstanbul'da yürütüldüğünü anlayamamaktayız. Bir anda o adliyede soruşturma başlayıp müvekkil tutuklanma amacıyla huzurunuza gelmiştir. Özellikle yetkisiz makamlarca yapıldığının zapta geçmesini istiyoruz. Dosyada kısıtlılık kararı yoktur. Buna rağmen müvekkilin savcılık aşamasında verdiği ifade dışında ne olup olmadığını bilmiyoruz. Tutukluluğa sevke dair kararı da sesli olarak öğrendik.

Dosyanın içeriğini bilmediğimiz bir halle karşı karşıyayız. Savunma hakkımız kısıtlanmıştır. 217/a maddesi TCK kapsamına girerken dezenformasyon yasasının bütünü haline geldi, toplumda doğrudan kamu düzenini bozacak nitelikte kimliği belirsiz kişilerce yayınlanmasını cezalandırmaktı. Maddenin kendisi kendisini 3 temel unsura sabitledi. Sırf kelimesi ile başlatması doğrudan huzursuzluk çıkarmak amacıyla hareket etmesini amaçlamıştır. Mesleğini icra ederken tek derdinin toplum barışını bozması lazım. Olayımızda haber yapılan durum uydurma değildir.

'AYNI İDDİALAR İSMAİL UÇAR TARAFINDAN ORTAYA GETİRİLMİŞTİR'

Kişinin toplum barışını bozma gibi bir durumu yoktur. Sadece gazetecilik mesleğini icra etmektedir. Aynı iddialar İsmail Uçar tarafından ortaya getirilmiş iddialardır. Bu iddialar toplum barışını bozabilecek iddialar değildir. MİT raporunun varlığı da savcılığın başvurusu da 10 gün önce ortaya çıktı. Biz burada gazeteci haber yapması sebebiyle doğrudan toplumun birtakım değerlerine zarar vereceğinden söz edemeyiz. Söz konusu habere ilişkin veya başvurulara ilişkin bu iki kurum ne bir yalanlama ne de gerçek dışı olduğuna ilişkin bilgi belge sunumu yoktur.

Kamunun bu iddiadan haberdar olması doğrudan basın hürriyeti kapsamında değerlendirilmelidir. İfade özgürlüğünü dikkate almamız gerekmektedir. Bir yanda kanun bozulabilme ihtimali bulunan kamu düzenini korumaktadır. İlgili suç maddesi 1 yıl ile 3 yıl arasında ceza öngörmektedir. Haberi yapan kişi müvekkil haberi yaptığını kabul etmektedir. Tutukluluk yasağı kapsamında değerlendirilemeyecekse bile infaza geçildiğinde 3 yıl dahi verse infazı olmayacaktır. Denetimli serbestlik hükümleri uygulanacaktır.

Dosya kapsamında tek delil gazete haberidir. Ve orada durmaktadır. Herhangi bir engel yoktur. Bunu ortadan kaldırma dahi iddia yoktur. Müvekkil bu haberi yaptığını açık ve net şekilde kabul etmiştir. Eğer müvekkil gazeteci olarak bir kısım kişileri baskı altına alınarak ifadeleri değiştirebileceği düşünülüyorsa bu gerçekten tartışmaya açık bir durumdur. Olası bir tutuklama kararı anayasal hakkını ihlal edecektir. Müvekkilin doğrudan serbest bırakılmasını, aksi halde şüpheli hakkında adli kontrol hükümlerinin uygulanmasını talep ediyoruz.”

“KAÇMA ŞÜPHESİ İLE DELİLLERİ YOK ETME ŞÜPHESİ"

Kararını açıklayan mahkeme ise T24 yazarı gazeteci Tolga Şardan’ın TCK'nın 217/a maddesi gereğince “halkın yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçu”ndan tutuklanmasına karar verdi.

Kararında TCK 217/A’nın katalog suçlardan olduğunu ifade eden 1. Sulh Ceza Hakimliği, tutuklamaya gerekçe olarak “kaçma şüphesi ile delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğunu” öne sürdü. Mahkemenin tutuklamaya “beklenen ceza veya güvenlik önlemi” gerekçesi sunduğu tutuklama kararında şöyle denildi:

“Soruşturma dosyasında bulunan yakalama tutanağı, şüpheli savunması, diğer kolluk tutanakları ve diğer belgeler incelendiğinde; şüphelinin ‘MİT'in Cumhurbaşkanlığına sunduğu yargı raporunda neler var?’ başlıklı yazı içeriğinde TCK'nın 217/a maddesinde düzenlenen halkın yanıltıcı bilgiyi alenen yayma suçunun unsurlarının oluşturacak şekilde sözlü beyanlarda bulunduğu, dosyadaki diğer bilgi ve belgeler birlikte değerlendirildiğinde şüphelinin üzerine atılı suçu işlediği yönünde kuvvetli suç şüphesinin varlığını gösteren somut deliller bulunduğu, yüklenen suçun yasada öngörülen ceza miktarı, işlendiği iddia edilen suçun önemli ve ciddi sayılan katalog suçlardan olması nedeniyle tutuklama nedenin ‘Kanun gereğince’ var sayıldığı, alması muhtemel ceza göz önüne alındığında kaçma şüphesinin bulunduğu, soruşturmanın henüz tamamlanmaması nedeniyle şüphelinin delilleri yok etme, gizleme, tanık ve mağdurlar üzerinde baskı oluşturma şüphesinin bulunduğu, işin önemi, verilmesi beklenen ceza veya güvenlik önlemi değerlendirildiğinde, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 13. maddesinde ifade olunan ölçülülük' ilkesi uyarınca, daha hafif koruma önlemi olan adli kontrol tedbiri uygulanmasının bu aşamada soruşturmaya konu suç ve bu şüpheli açısından 'yetersiz kalacağı ve amaca hizmet etmeyeceği kanaatine vanılarak şüpheli ve müdafisinin serbest bırakılma istemlerinin REDDİ ile şüphelinin 5271 sayılı CMK'nın 100 ve devamı maddeleri uyarınca TUTUKLANMASINA."

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN