2026 için geçerli olacak asgari ücretin belirlenme süreci başladı. Cuma günü yapılan ilk toplantıdan önce muhalefet kanadı 39 bin TL talep ederken masaya oturmayan TÜRK-İŞ kapalı zarfla yüzde 78.8 zamla 39 bin 525 lira istedi. Zammın TÜİK’çe belirlenen tartışmalı enflasyon rakamlarına göre yapılacağı konuşulurken çalışanların aldığı ücretler yoksulluğun geldiği tabloyu gözler önüne serdi. DİSK-AR’ın yaptığı araştırmaya göre 2020’de asgari ücretle çalışanların oranı yüzde 33.7’yken 2024’te 46.7’ye çıktı. Bu oran AB’de en fazla yüzde 10 seviyesinde.
YÜZDE 87.3’Ü 44 BİN LİRA VE ALTINA ÇALIŞIYOR
DİSK’in TÜİK verilerinden yola çıkarak hazırladığı rapor çalışanların yüzde 87.3’ünün 44 bin TL ve altında kazandığını, sadece yüzde 12.7’sinin 50 bin TL ve üzerinde maaşı olduğunu da ortaya koydu. Açlık sınırının 29 bin 828 TL’ye, yoksulluk sınırının 97.159 TL’ye yükseldiği dönemde açıklanan veriler, asgari ücretin belirlenme sürecinin yalnızca en düşük ücreti değil, Türkiye’deki çalışanların büyük çoğunluğunun gelir seviyesini doğrudan etkilediğini gösterdi.

MİLYONLARCA ÇALIŞAN ASGARİ ÜCRETE MAHKUM
Yeni yıla çok az bir süre kalırken milyonlarca çalışanı yakından ilgilendiren 2026 asgari ücretinin netleşmesi merakla bekleniyor. Son yıllarda asgari ücretin, en düşük ücret olmaktan çıkarak ortalama ücrete dönüşmesiyle daha da fazla konuşuluyor. DİSK-AR verilerine göre 2024’te çalışanların yüzde neredeyse yüzde 50’si asgari ücret ve altında gelir elde ederken, bu oran 2020’de yüzde 33,8 düzeyindeydi. İşçilerin yüzde 62,5’i asgari ücretin yalnızca yüzde 20 fazlası ve altında kazanç sağladı.
Türkiye’de çalışanları doğrudan, toplumun tamamını dolaylı olarak ilgilendiren asgari ücret, ‘en düşük ücret’ olmaktan çıkarak hızla ortalama ücret haline geliyor. Milyonlarca işçi, 22 bin 104 TL’lik asgari ücretle geçim mücadelesi veriyor. Ücret artışlarının artık sadece asgari ücret üzerinden şekillenmesi, çalışan maaşlarının bu seviyeye yaklaşmasıyla birlikte asgari ücret tartışmaları her zamankinden daha yakından izleniyor. DİSK-AR’ın 2026 raporunda yer alan verilere göre, 2024 yılında asgari ücret ve altında kazananların oranı yüzde 46,7’ye ulaştı. Başka bir ifadeyle, çalışanların neredeyse yarısı asgari ücretle geçiniyor. Asgari ücret çevresinde, yani iki asgari ücret ve altında kazananların oranı ise yüzde 87,3 oldu. Bu tablo, ekonomistlerin ‘yakınsama’ olarak tanımladığı sürecin, asgari ücretin fiilen ortalama ücret haline geldiğini gösteriyor. Pandemi dönemi hariç tutulduğunda, 2020’dan bu yana asgari ücret ve altında kazananların oranı sürekli artıyor. DİSK-AR’ın TÜİK verileri üzerinden yaptığı hesaplamalara göre bu oran 2020’de yüzde 33,8 iken, 2024’te yüzde 46,7’ye yükseldi. Beş yıl önce teorik bir tartışma olarak dile getirilen ücretlerin asgari ücrete yakınsaması, bugün herkesin günlük hayatında hissedilen bir gerçeğe dönüştü. Asgari ücretin yüzde 5, 10, 20 ve 50 fazlası düzeylerinde ücret alanların oranlarındaki değişim de bu dönüşümü doğruluyor. 2024 itibarıyla özel sektörde çalışanların yüzde 53,2’si ‘asgari ücret komşuluğunda’ ücretlerle çalışıyor. Asgari ücretin yüzde 5 fazlası ve altında kazananlar, özel sektör çalışanlarının yüzde 49,6’sını, yani 8,9 milyon kişiyi oluşturuyor. Asgari ücretin yüzde 20 fazlası ve altında ücret alanların sayısı 11,2 milyon ile toplam işçilerin yüzde 62,5’ine ulaşıyor. Buna karşılık, asgari ücretin iki katından fazla kazananların oranı yalnızca yüzde 12,7.
SGK VERİLERİ DE TABLOYU ORTAYA KOYUYOR
Asgari ücretle çalışanların kesin sayısına ilişkin net bir veri bulunmuyor. Sosyal Güvenlik Kurumu’na ait (SGK) veriler yalnızca sigortalı işçileri kapsarken, ücretlerin bir bölümünün hâlâ gerçek tutarın altında bildirildiği biliniyor. Bu sınırlılıklara rağmen SGK verileri de tabloyu net biçimde ortaya koyuyor. 2023 yılında sigortalı çalışanların yüzde 42,03’ü asgari ücretle çalıştı. Toplam 16,4 milyon sigortalı çalışanın 6,9 milyonu asgari ücretliydi. SGK’nın verilerine göre, asgari ücretle çalışanların toplam çalışanlara oranı 2015 yılında yüzde 38,57 iken asgari ücrete yüzde 30 oranında zam yapılan 2016’da yüzde 40,95’e çıktı. 2017 yılında yüzde 35,03’e gerileyen asgari ücretlilerin oranı 2018’de yüzde 36,22, 2019’da ise yüzde 36,83 oldu. Pandeminin yaşandığı 2020 yılında yüzde 42,03’e fırlayan asgari ücretlilerin oranı 2021’de yüzde 38,08’e gerilediyse de 2022’de yüzde 41,15, 2023 yılında da yüzde 42,03 oldu.
AVRUPA GENELİNDE AÇIK ARA ÖNDEYİZ
Ekonomistler asgari ücretle çalışan oranının yüzde 5’i geçmemesi gerektiğini söylerken, Eurostat’a göre, Avrupa Birliği’ndeki 21 ülkede yaklaşık 13 milyon çalışan asgari ücret ya da daha düşük bir gelir elde ediyor. Avrupa Komisyonu, tüm çalışanlara insana yakışır bir yaşam standardı sağlamak amacıyla adil ve yeterli asgari ücretleri destekliyor. Türkiye, Avrupa’daki ülkeler arasında asgari ücretli çalışan oranı bakımından açık ara en üst sırada yer alıyor. 2024 yılında Türkiye’de yaklaşık 11,2 milyon kişi asgari ücretle çalıştı. Bu sayı, 21 AB ülkesinin toplamındaki 12,8 milyon çalışandan yalnızca 1,6 milyon daha az. DİSK, bu tabloyu zayıflayan sendikal haklar ve yetersiz denetim mekanizmalarıyla ilişkilendiriyor. Kuruma göre, iş güvencesinin zayıf, toplu pazarlığın sınırlı ve sendikalaşmanın baskı altında olduğu bir ortamda milyonlarca kişi, asgari ücretin çevresinde bir gelirle yaşam mücadelesi veriyor. Bu durum, Türkiye’de asgari ücretin artık “en düşük ücret” değil, toplumun büyük kısmı için “ortalama gelir” haline geldiğini ortaya koyuyor. Brüt asgari ücretin en yüksek olduğu ülke ise 2 bin 637 Euro ile Lüksemburg. Düşük asgari ücrette Türkiye sondan ikinci sırada yer alıyor. 2024 yılında Fransa’da yaklaşık 3,5 milyon kişi asgari ücretle çalıştı; Almanya’da ise bu sayı 3,2 milyon oldu. İngiltere’de yaklaşık 1,9 milyon, Türkiye’de ise 11,2 milyon kişi asgari ücretle çalıştı.
YILLIK ALIM GÜCÜ KAYBI 50 BİN TL’Yİ AŞTI
Asgari ücretin enflasyon karşısında korunacağı iddialarına rağmen 2025 yılında asgari ücret resmi enflasyon artışının altında ezildi. Asgari ücretin Temmuz 2024 ve 2025’te yeniden artırılmaması nedeniyle asgari ücretin alım gücü 2024 ve 2025 yıllarında enflasyon karşısında ciddi biçimde eridi. 2025 yılı resmi enflasyonu tahmin edildiği gibi yılsonunda yüzde 33,8 olarak gerçekleşirse asgari ücretteki kayıp 7 bin 471 TL’ye yükselecek. Asgari ücretle çalışanın 2025 yılı boyunca yaşanan kaybı ise 50 bin TL’yi aşmış olacak. Eğer hükümet hedef enflasyon veya açıklanan enflasyondan düşük zamda ısrar ederse asgari ücretin enflasyon karşısındaki kaybı kalıcılaşacak. Öte yandan, asgari ücret ilk açıklandığında 604 euro iken güncel kurla 441 euro ediyor. Merkez Bankası’nın yıllık ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarına göre 2003 yılında asgari ücretin yıllık tutarıyla 25,4 ve 2005’te 31,5 altın alınabilmekteydi. Asgari ücretle çalışan bir işçi yıllık ücretiyle 2025 yılı Kasım ayında ortalama Cumhuriyet altını fiyatlarıyla ancak 9,5 Cumhuriyet altını alabilmektedir. Hızla artan altın fiyatları karşısında asgari ücretli 2005’ten bu yana 22 Cumhuriyet altınını kaybetti.
YOKSULLUK SINIRI 100 BİN LİRAYA YAKLAŞTI
TÜRK-İŞ’in Kasım 2025 verilerine göre Ankara’da yaşayan dört kişilik bir ailenin sağlıklı ve dengeli beslenebilmesi için yapması gereken aylık gıda harcaması(Açlık Sınırı) 29.828 TL’ye yükseldi. Giyim, kira, ısınma, ulaşım, eğitim ve sağlık gibi diğer zorunlu masrafların eklenmesiyle yoksulluk sınırı 97.159 TL’ye çıktı. Bekar bir çalışanın aylık yaşama maliyeti ise 38.752 TL olarak hesaplandı. Buna karşın mevcut asgari ücretin 22.104,67 TL’de kalması, tek bir kişinin yaşama maliyetiyle asgari ücret arasındaki 16.648 TL’lik farkın giderek büyüyen yoksullaşmayı gözler önüne serdi. Konfederasyonun mutfak enflasyonu hesabı da tabloyu ağırlaştırdı. Gıda harcamalarındaki aylık artış kasımda yüzde 4,98 olurken, yıllık artış yüzde 45,07’ye ulaştı. Yıllık ortalama artış yüzde 40,27, yılın ilk on bir ayındaki toplam artış ise yüzde 41,48 olarak kaydedildi.
