İnsan neden bu dünyadadır? Burada bulunma amacı nedir? Bu tarz sorulara verilecek binlerce belki de on binlerce yanıt bulunabilir.
Hemen hemen herkesin bu ve bu tarz sorulara verdiği yanıtlar tıpkı parmak izlerinde olduğu gibi keskin ve net farklılıklar gösterir. Bunun en temel sebebi şüphesiz her kişinin yaşamını, yaşam felsefesini, dinini, dilini, dünyaya bakış açısını türdeşlerinden farklı bir şekilde gerçekleştiriyor olmasıdır. Herkes aynı dünyayı yaşıyor olmasına karşın herkes birbirinden farklı şeyleri görür.
İnsan istediğinin ve arzu ettiğinin peşinden koşar ve en nihayetinde dünya yaşamında buna bağlı bir benlik ve kimlik oluşturur. Herkesin diğer tüm insanlara karşı görünümü, oluşturmuş olduğu bu kimlik ve benlik üzerinden gerçekleşir. Öyleyse insan bu benliği ve kimliği oluştururken sadece maddi ve maddi temellere dayanmış istekler üzerinden hareket etmez. İnsan son kertede daha fazlasını vaat eden bir canlıdır.
Bilebilir, öğrenebilir, öğrendiği şeyi tanımlama ve onu diğer tüm şeylerden ayırt etme yetisine sahiptir. Bu durumda insan kendisini geliştirecek yan etmenlere, maddi çıkarların dışında gerçekleşen bir takım faaliyetlere göz kırpmak durumda kalır. İşte genel kültür tam olarak insanın oluşturmasını arzu ettiği, kendisini gerçekleştirmek için amaç edindiği tüm bu uğraşının ta kendisi olarak tanımlanmalıdır. Genel kültürü sadece elde edilen bilgi, birikim ve içerik olarak tanımlamak asla yeterli olmayacaktır. Bunların aksine bu dünyada benlik kazanımı çabasında olan insanın başvuracağı yegane kaynak olarak ortada durmaktadır.
KÜLTÜREL BİRİKİM VE SEBEP OLABİLECEĞİ TOPLUMSAL KUTUPLAŞMA
Öte yandan genel kültür seviyesi ve ölçütü olan bir şeymiş gibi düşünüldüğünden çoğu zaman toplum içerisinde üst-alt ilişkisi açığa çıkarır. Bu durum son derece yanlış olmakla birlikte toplumsal sınıflar arasında kültürel bazda bir ayrılığa yol açar ve en sonunda bu ayrılık keskin bir şekilde ötekileştirmeye yol açar. Bu durum genel kültürün bir simge olarak görülmesiyle ilgiliyken, gerçekte olan tam olarak bu değildir.
Kültürel birikim bir simge olarak görülmekten ziyade onun kendisi ayrıcalıklı bir biçimde ulaşılması hedeflenen olarak ortada bulunmalıdır. Aksi durumlarda ise temelini yukarıda bahsedilen meselelerden alan toplum içerisinde iletişim ve etkileşim problemi oluşacaktır. Şüphesiz genel kültür ve birikimin insanın özsel bir meselesi olmaktan çıkıp, simge olarak toplumun her katmanına farklı bir şekilde sirayet etmesi kimsenin istemeyeceği bir şey olacaktır.