İstiklal Marşı ne zaman yazıldı? Milli marşın kabulünün 100. yılı...

Mehmet Akif Ersoy'un yazdığı İstiklal şiiri, 12 Mart 1921 günü Ankara'da Birinci Meclis tarafından Türk milletinin milli marşı olarak kabul edildi. İstiklal Marşı, Türkiye'nin yanı sıra KKTC'de de milli marş olarak okutuluyor. İşte, İstiklal Marşı sözleri...

İstiklal Marşı'nın milli marş olarak kabul edilmesinin 100. yılı kutlanıyor. 1919-1923 arasında emperyalist işgalci güçlere karşı verilen İstiklal Savaşı sırasında Ankara'da faaliyet gösteren Büyük Millet Meclisi, Burdur milletvekili Mehmet Akif Bey'in yazdığı şiiri oy birliğiyle Türk toplumunun milli marşı olarak kabul etti.

İSTİKLAL MARŞI NEDEN YAZILDI?

Milli Mücadele döneminde askeri yüreklendirmek ve milli birliği temsil etmek amacı ile Maarif Vekaleti (Milli Eğitim Bakanlığı) tarafından güfte (şarkı) yarışması düzenlendi.

Yarışmada yer alan 724 şiir arasından Mehmet Akif Ersoy tarafından kaleme alınan eser birinci seçildi. Daha sonra Türk milletinin milli marşı olarak kabul edilen İstiklal Marşı'nın ilk iki kıtası, Zeki Üngör tarafından bestelendi.

İstiklal Marşı, günümüzde tüm milli törenlerde seslendiriliyor.

İSTİKLAL MARŞI NE ZAMAN KABUL EDİLDİ?

Dönemin Milli Eğitim Bakanlığı'na denk gelen Maarif Vekaleti, Kurtuluş Savaşı'nın milli bir ruh içerisinde kazanılmasına imkan sağlamak amacıyla 1921'de bir para ödüllü güfte yarışması düzenledi. Yarışmaya toplam 724 şiir katıldı. Eser gönderenler arasında Kazım Karabekir, Hüseyin Suat Yalçın, İsak Ferrara, Muhittin Baha Pars ve Kemalettin Kamu gibi tanınmış isimler de vardı. 'Çanakkale Şehitleri' ve 'Bülbül' gibi şiirlerin sahibi Mehmet Akif Ersoy, "Milletin başarılarının para ile övülemeyeceğini" düşüncesiyle yarışmaya katılmadı.

Son şiir gönderme tarihi olan 23 Aralık 1920'den sonra bakanlık yetkilileri güfteleri inceledi fakat içlerinde İstiklal Marşı olabilecek bir eser bulamadı. Mehmet Akif Ersoy, dönemin Milli Eğitim Bakanı Hamdullah Suphi Bey'in kendisine yazdığı 5 Şubat 1921 tarihli davet mektubundan sonra fikrini değiştirerek Ankara'daki Taceddin Dergahı'ndaki odasında, Türk ordusuna hitap ettiği şiiri kaleme aldı ve bakanlığa teslim etti.

mehmet-akif-ersoy-dersimizcom-16.jpg

MEHMET AKİF'İN ŞİİRİ ASKERDEN TAM NOT ALDI

Şiirde, Kurtuluş Savaşı'nın kazanılacağına olan inancını, Türk askerinin yürekliliğine ve özverisine güvenini, Türk ulusunun bağımsızlığa, Hakk'a, yurduna ve dinine bağlılığını dile getirdi. Hamdullah Suphi Bey, Mehmet Akif Ersoy'un şiirinin önce cephede asker arasında okunmasına karar verdi. Batı Cephesi Komutanlığı'na gönderilen şiir, askerin beğenisini kazandı. İstiklal Marşı, 17 Şubat 1921 tarihinde Hakimiyet-i Milliye ve Sebilürreşad gazetelerinde yayımlandı, 12 gün sonra ise Konya'da Öğüt gazetesinde yer aldı.

Ön elemeyi geçen 7 şiir, 12 Mart 1921 günü Mustafa Kemal Atatürk'ün başkanlığını yaptığı meclis oturumunda tartışmaya açıldı. Mehmet Akif Ersoy'un şiiri meclis kürsüsünde Hamdullah Suphi Bey tarafından okundu. Şiir okunduğunda milletvekilleri büyük bir heyacana kapıldı ve diğer şiirlerin okunmasına gerek görülmedi. Bazı mebusların itirazlarına rağmen Mehmet Akif Ersoy'un şiiri coşkulu alkışlarla kabul edildi.

2021-03-13-103319.jpg

İSTİKLAL MARŞI BESTESİ NE ZAMAN YAZILDI?

Mehmet Akif Ersoy, kazandığı 500 liralık ödülü yoksul kadın ve çocuklarına iş öğreterek yoksulluklarına son vermek için kurulan Darülmesai'ye bağışladı. İstiklal Marşı'nın Türk milletinin eseri olduğunu beyan eden şair, İstiklal Marşı'nın güftesini, şiirlerini topladığı Safahat'a dahil etmedi.

Kurtuluş Savaşı nedeniyle, Mehmet Akif Ersoy'un şiirinin bestelenmesi 2 sene ertelendi. 12 Şubat 1923 günü İstanbul İl Milli Eğitim Müdürlüğü'ne beste yarışması açma görevi verildi.

Şiirin bestelenmesi için açılan ikinci yarışmaya 24 besteci katıldı. Ülkenin içinde bulunduğu zor koşullar nedeniyle sonucu belirleyecek bir değerlendirme yapılamadı. Bu nedenle güfte, ülkenin çeşitli yerlerinde farklı bestelerle okundu. Edirne'de Ahmet Yekata Bey'in, İzmir'de İsmail Zühtü Bey'in, Ankara'da Osman Zeki Bey'in, İstanbul'da Ali Rıfat Bey ve Zati Bey'in besteleri okunuyordu.

mehmet-akif-ersoy-dersimizcom-6.jpg

1930'A KADAR FARKLI BESTELERLE OKUNDU

1924 yılında Ankara'da toplanan seçici kurul, Ali Rıfat Çağatay'ın bestesini kabul etti. Bu beste 1930 yılına kadar çalındıysa da 1930'da değiştirilerek, dönemin Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası Şefi Osman Zeki Üngör'ün 1922'de hazırladığı bugünkü beste yürürlüğe kondu, toplamda dokuz dörtlük ve bir beşlikten oluşan marşın armonilemesini Edgar Manas, bando düzenlemesini de İhsan Servet Künçer yaptı.

Osman Zeki Üngör'ün yakın dostu Cemal Reşit Rey ile yapılan bir röportajda kendisinin belirttiğine göre aslında İstiklal Marşı olması düşünülerek bestelenmedi. Söz ve melodide yer yer görülen uyum (Prozodi) eksikliğinin (örneğin 'Korkma, sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak' mısrası ezgili okunduğunda 'şafaklarda' sözcüğü iki müzikal cümle arasında bölünmüştür) esas nedeni de budur. Protokol gereği, sadece ilk iki dörtlük beste eşliğinde günümüzde İstiklal Marşı olarak söylenmektedir.

2021-03-13-103355-001.jpg

İSTİKLAL MARŞI SÖZLERİ

Korkma! Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak;
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.

Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet, bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra helal...
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım,
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım;
Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

Garb'ın afakını sarmışsa çelik zırhlı duvar,
Benim iman dolu göğsüm gibi serhaddim var.
Ulusun, korkma! Nasıl böyle bir imanı boğar,
“Medeniyet” dediğin tek dişi kalmış canavar?

Arkadaş! Yurduma alçakları uğratma sakın,
Siper et gövdeni, dursun bu hayâsızca akın.
Doğacaktır sana vadettiği günler Hakk'ın,
Kim bilir, belki yarın, belki yarından da yakın.

Bastığın yerleri “toprak” diyerek geçme, tanı:
Düşün altındaki binlerce kefensiz yatanı.
Sen şehit oğlusun, incitme, yazıktır atanı,
Verme, dünyaları alsan da bu cennet vatanı.

Kim bu cennet vatanın uğruna olmaz ki feda?
Şüheda fışkıracak, toprağı sıksan şüheda.
Canı, cananı, bütün varımı alsın da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada cüda.

Ruhumun senden İlahî, şudur ancak emeli:
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem eli.
Bu ezanlar, ki şehadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli.

O zaman vect ile bin secde eder, varsa taşım,
Her cerihamdan, İlahî, boşanıp kanlı yaşım,
Fışkırır ruhumücerret gibi yerden naaşım,
O zaman yükselerek arşa değer belki başım.

Dalgalan sen de şafaklar gibi ey şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN