Türkiye'de ve dünyada milyonlarca kişi lazer göz ameliyatı ile gözlüklerinden kurtulmanın hayalini kurarken, bu operasyonu yapan bazı uzmanların göz çizdirme işlemi yerine gözlük kullanmaya devam etmesi dikkat çekiyor.
Görme kusurlarını kalıcı olarak düzelten excimer lazer teknolojisi gelişmesine rağmen, hekimlerin kendi gözlerine dokundurmaması halk arasında merak uyandırıyor.
Tıbbi çevrelerde miyop tedavisi konusunda cerrahi müdahale yerine geleneksel yöntemlerin tercih edilmesinin altında yatan nedenler, sadece kişisel bir seçimden ibaret değil.
Beğeni uğruna hasta paylaşan doktorlara bakanlık 'Dur' dedi!
BAKIŞ AÇISI FARKI: HASTALIK DEĞİL FİZİKSEL ÖZELLİK
Uzmanların gözlük kullanmayı bırakmamasının temelinde yatan en önemli neden, tıbbi bakış açısındaki farklılıkta gizleniyor.
Göz doktorları, miyop veya astigmat gibi kırma kusurlarını, tedavi edilmesi gereken patolojik bir hastalık olarak değerlendirmiyor.
Tıpkı insanların boy uzunluklarının birbirinden farklı olması gibi, göz yapısındaki bu durum da fiziksel bir özellik olarak kabul ediliyor.
Hekimler için göz bozukluğu, mutlaka cerrahi müdahale ile düzeltilmesi gereken bir kusur değil, yönetilebilir bir durum olarak görülüyor.
Bu nedenle lazerle göz tedavisi, tıbbi bir zorunluluktan ziyade estetik ve konfor odaklı bir tercih olarak kalıyor.
DERİNLİK ALGISINDAKİ HASSAS DENGELER
Operasyonun başarı oranları yüksek olsa da cerrahi müdahale sonrası gözün optik kalitesinde bazı değişimler meydana gelebiliyor.
Özellikle kontrast duyarlılığı ve derinlik algısı konusunda yaşanan ufak kayıplar, günlük hayatta fark edilmese de hassas işler yapanlar için kritik önem taşıyor.
Göz hekimleri, meslekleri gereği mikroskobik düzeyde detay gerektiren cihazlarla çalışıyor.
Derinlik algısında yaşanabilecek en ufak bir sapma, cerrahi performanslarını etkileme riski taşıdığı için birçok doktor bu riski almıyor ve göz bozukluğu ameliyatı olmaya sıcak bakmıyor.
Mide küçültmek isteyenlere kötü haber geldi: Önce diyet şartı!
PİLOTLAR VE VENÜS GEZEGENİ ÖRNEĞİ
Derinlik algısının önemini vurgulayan en çarpıcı örneklerden biri havacılık sektöründen veriliyor.
Askeri ve sivil havacılıkta, lazer operasyonu geçirmiş pilot adaylarına yönelik prosedürler geçmişten günümüze titizlikle uygulanıyor.
Bir hava subayının paylaştığı anekdot, konunun ciddiyetini ortaya koyuyor.
Lazer operasyonu sonrası derinlik algısı değişen bir pilotun, gece uçuşu sırasında Venüs gezegenini, kendisinden önde giden bir uçağın ışığıyla karıştırabildiği belirtiliyor.
Parlak bir ışık kaynağı olan Venüs'ü, derinlik algısı kaybı nedeniyle yakındaki bir uçak sanıp takip etmeye çalışan pilotlar, bu durumun yarattığı riskin somut bir kanıtı olarak gösteriliyor.
MESLEKİ GEREKLİLİKLER VE RİSK ANALİZİ
Bu tür operasyonların ardından oluşabilecek 'haleler görme' veya gece görüş kalitesinde azalma gibi yan etkiler, standart bir ofis çalışanı için tolere edilebilir durumlar arasında yer alıyor.
Ancak bir pilotun veya bir mikro cerrahın görsel yetilerindeki milimetrik sapmalar, mesleki kariyerlerinde geri dönüşü olmayan hatalara yol açabiliyor.
Dolayısıyla gözlüklü göz doktorlarının lazer ameliyatı olmamasındaki asıl sebep, teknolojinin güvensizliği değil, yaptıkları işin gerektirdiği yüksek görsel hassasiyet ihtiyacından kaynaklanıyor.
Her bireyin yaşam standardı ve mesleki riskleri, bu kararı verirken belirleyici rol oynuyor.

