ABD'nin Illinois eyaletindeki Northwestern Üniversitesi'nin 25 yıldır devam eden Süper Yaşlanma Programı araştırmacıları, yaşlanmaya karşı dirençli hafızaya sahip bu özel grubu mercek altına aldı.
Nöropsikolog Dr. Tamar Gefen, vefatından sonra incelediği bir süper yaşlının beyin mimarisine, özellikle de hipokampüsünün dolgun ve sağlıklı nöronlarına duyduğu hayranlığı dile getirdi.
Dr. Tamar Gefen'in bu deneyimi, Northwestern Magazine dergisinde yayınlanan 'What We Can Learn From SuperAgers' (Süper yaşlılardan neler öğrenebiliriz?) başlıklı makalede de yer aldı.

Tamar Gefen (solda) ve ekip üyeleri nöronların ve nöropatolojinin görüntülerine bakıyor
SÜPER YAŞLANMA PROGRAMI NASIL ORTAYA ÇIKTI?
BBC Türkçe'de yer alan habere göre, süper yaşlılık kavramı, Northwestern Alzheimer Hastalığı Araştırma Merkezi'nde doğdu.
Programın kökeni, 1990'ların ortalarında tesadüfen gerçekleşen bir olayla başlıyor.
Araştırmacılar, programın ilk 25 yılını anlatan bilimsel makalede, o dönemde bilişsel bir bozukluk göstermeyen, hafıza testlerinde 50 yaşlarındaki bireylere benzer 'üstün' puanlar alan 81 yaşındaki bir kadının postmortem (ölüm sonrası) beyin otopsisini incelediklerini belirtiyor.
Bilim insanlarını şaşırtan nokta ise, kadının beynin mekansal ve otobiyografik hafızanın pekiştirilmesinde kritik rol oynayan entorinal korteks bölgesinde yalnızca tek bir nörofibriler yumak tespit edilmesi oldu.
Bu durum, araştırmacılara göre 'bilinen bir bilişsel anormalliği olmayanlar için bile' o yaşta oldukça nadir bir bulguydu.
İleri yaşta baba olmanın gizli tehlikesi: Çocukta otizm ve kanser riski!
BİLİM İNSANLARI BU ÖZEL GRUBU NASIL TANIMLIYOR?
Northwestern Üniversitesi Süper Yaşlanma Programı'ndaki bilim insanları, süper yaşlı bireyleri çok yüksek bir çıtayla tanımlıyor.
Bu kişiler, 80 yaş ve üzeri olmasına rağmen, kelime listesi ezberleme gibi hafıza testlerinde kendilerinden 20 ila 30 yaş daha küçük olanların aldığı puanlara eşit sonuçlar elde ediyor.
Araştırmacılar, bu değerlendirmede hafıza başta olmak üzere pek çok alanda kullanılan Rey İşitsel Sözel Öğrenme Testi'nden yararlanıyor.
Özellikler, ortalama yaşlanma sürecinde 'en fazla gerileme görülen yeti' olarak kabul edilen epizodik (parçalı) bellek işlevi referans alınarak belirleniyor.
Northwestern Üniversitesi Psikiyatri ve Davranış Bilimleri yardımcı doçenti Molly A. Mather, 90'lı yaşlarındaki süper yaşlıların yeni bilgiyi hatırlama becerisinin, 50'li veya 60'lı yaşlardaki hastaların zorlandığı kolay testlere kıyasla bile şaşırtıcı olduğunu ifade ediyor.

Çalışmaya katılan süper yaşlıların bir kısmı öldükten sonra beyinlerini bağışladı
SÜPER YAŞLILARIN BEYİNLERİNDEKİ KRİTİK FARK: KORTİKAL HACİM VE ÖZEL NÖRONLAR
Süper yaşlıların beyin yapısı araştırmalara göre akranlarından belirgin şekilde farklılık gösteriyor.
Bilim insanları, süper yaşlıların, akranlarından ayıran nöropsikolojik ve nörobiyolojik bir fenotipe sahip olduğunu saptadı.
Örneğin, süper yaşlıların serebral korteksteki doku miktarı olan korteks hacimleri, 20 ila 30 yaş daha genç nörotipik yetişkinlerinkiyle benzerlik taşıyor.
Kortikal hacim, bilinçli düşünce, hafıza ve dil işleme ile doğrudan bağlantılı bir alan.
Daha çarpıcı bir bulgu ise, süper yaşlıların beyinlerinde sadece yaşıtlarına değil, kendilerinden çok daha genç bireylere kıyasla da daha fazla Von Economo nöronu bulunması.
Bu nöronların karmaşık sosyal davranışlarda ve sosyal etkileşimlerde önemli rol oynadığı düşünülüyor.
Bu durum, uzmanların gözlemlediği, süper yaşlıların güçlü sosyal ilişkiler sürdürmeye ilgi duyma eğilimiyle örtüşüyor.
Yaşlılar sohbet için yapay zekayı tercih ediyor: Nedeni şaşırttı!
ALZHEIMER HASTALIĞINA KARŞI DİRENÇ
Hücresel düzeyde yapılan incelemeler, süper yaşlıların beyinlerinde Alzheimer hastalığıyla ilişkili daha az değişikliğe rastlandığını gösteriyor.
Molly A. Mather, 80'li, 90'lı ve hatta 100'lü yaşlardaki süper yaşlılarda, bunama ile ilişkilendirilen nörofibriler yumakların (tau proteininin iç içe geçmiş lifleri) tipik olarak beklenenden çok daha az olduğunu belirtiyor.
Bilim insanları, bu yumak oluşumunu engelleyen bir faktör olup olmadığını araştırıyor.
Öte yandan, program direktörlerinden Prof. Dr. Sandra Weintraub, bazı süper yaşlıların otopsilerinde Alzheimer hastalarındaki kadar çok yumağın tespit edildiğini, ancak bu kişilerin hafızalarını nasıl koruduklarının hala bir sır olduğunu dile getiriyor.
Prof. Dr. Sandra Weintraub, heyecanın, süper yaşlıların ya bu proteinleri daha yavaş üretmesinde ya da sağlıklı beyin hücrelerinin bu proteinlerin olumsuz etkilerine karşı bir şekilde bağışıklık kazanmasında yattığını ekliyor.

Molly A. Mather, beyin bankasından duyduğu hayranlığı da anlatıyor
GENETİK Mİ YAŞAM TARZI MI? FORMÜL HENÜZ BULUNAMADI
25 yıldır süren programa başlangıcından bu yana 290 süper yaşlı katıldı ve bilişsel gerilemeye karşı onları dirençli kılan etkenleri anlamak için 77 beyin otopsisi gerçekleştirildi.
Şu anda 133 aktif katılımcı bulunuyor.
Araştırmalar, süper yaşlıların tek bir 'tipik' yaşam tarzına sahip olmadığını ortaya koyuyor.
Makale yazarı Martin Wilson, listedeki isimlerin sağlıklı yaşam önerilerini uygulayanlar kadar, iyi beslenmeyen, sigara ve alkol tüketen, egzersizden kaçınan veya iyi uyumayan kişilerden de oluştuğuna dikkat çekiyor.
Dr. Tamar Gefen, "Elbette basit bir formül yok" diyerek, bu formüle ulaşmaktan hala çok uzakta olunduğunu düşünüyor.
Prof. Dr. Sandra Weintraub ise, sağlıklı beslenme ve aktif bir yaşam tarzının tek başına süper yaşlı olmayı garanti etmese de, yaşlandıkça bilişsel gerileme riskini azalttığını ve genetik faktörlerin de uygun olması halinde süper yaşlı olma fırsatını artırdığını vurguluyor.
Prof. Dr. Sandra Weintraub'a göre süper olan, bu kişilerin hafızaları ve hayata bakış açıları.
Yaşlanmak istemiyorsanız yastığa sarılın: Kötü uyku beyninizi yiyip bitiriyor!
