15 Aralık'ta vizyona giren 'Hayat' filmiyle 7 yıl aradan sonra yönetmen koltuğuna oturan usta yönetmen Zeki Demirkubuz, filmin Kadıköy Sineması'ndaki özel gösterimine katılarak kendisine yöneltilen soruları yanıtladı. Demirkubuz, 2006 yılından bu yana Nuri Bilge Ceylan'ın hiçbir filmini izlemediğini açıkladı.
FURKAN UZUN
2016 yılında vizyona giren 'Kor' adlı filminden bu yana ilk kez yönetmen koltuğuna oturan usta yönetmen Zeki Demirkubuz'un 'Hayat' filmi 15 Aralık'ta vizyona girdi. Box Office Türkiye'nin verilerine göre; Hayat filmi, 11 gün içinde 42 bin 292 kişi tarafından izlenerek Demirkubuz'un en çok izlenen 3. filmi oldu.
Dün akşam 'Hayat' filminin Kadıköy Sineması'ndaki özel gösterimine katılan Zeki Demirkubuz, sanatseverlerin sorularını yanıtlayarak dikkat çekici açıklamalara imza attı.
35 yıl önce yaşanan bir olay sonrasında 'Hayat' filmini çekmeye karar verdiğini belirten usta yönetmen, 'Hayat' filmini 'Yazgı' ve 'İtiraf' filmlerinin devamı olarak çekmeyi planladığını ancak yaşanan bazı aksaklıklar nedeniyle filmin çekiminin ertelendiğini açıkladı.
Nuri Bilge Ceylan'ın 2018 yılında vizyona giren ve Doğu Demirkol'un 'Sinan Karasu' karakterine hayat vererek başrol oynadığı 'Ahlat Ağacı' filmine göndermede bulunan Demirkubuz, "Öyle kalkıp birilerinin başrol oynattığı adamı alırım böyle topal yaparım" diye konuştu.
Doğu Demirkol
'DOĞU DEMİRKOL'U TANIMIYORDUM'
Filmde 'Yılmaz' karakterine hayat veren Doğu Demirkol hakkında kendisine yöneltilen soruya yanıt veren Zeki Demirkubuz, Demirkol'u filmden önce tanımadığı açıklayarak "Doğu Demirkol'un fotoğraflarını gördüm. Etrafımdaki insanlara 'Kim bu Doğu Demirkol?' diye sordum. Sonra buluştuk. Sağda solda duyduğum küçük şeyler dışında kendisi hakkında bilgim yoktu. Ben zaten sahnede bile şarkı söyleyebilen insana potansiyel oyuncu olarak bakarım. Sonrası senin marifetin. Zaten yönetmenlik denilen şey ilk planda bunun için vardır. Geldi görüştük. Gerçekten komik biri. 'Başrol olur mu?' dedi. 'Olmaz' dedim. 'Zeki Demirkubuz için buna da katlanırız' dedi. Zor ve kötü bir şeyi inanılmaz şahane bir şeye dönüştürebildik. Bu potansiyele sahip biri. Bu yüzden şuan benim için özel bir yerde. Çünkü bu benim için hayatta da bir ölçü. Bir araya geliriz, gayet iyi şekilde yaşayabiliriz. Ama bir sorun çıktığı ve kötü bir şey olduğu zaman bunu aşma gücü ve cesareti gösteren insanların dostlukları ve ilişkileri başka türlü olur. Şanssızlık gibi görülen bir şeyi inanılmaz güzel bir şekilde aştık. Birçok arkadaşın onunla ilgili olumsuz yorumu olmuştu. Onlar bizim ülkemize özgü durumlar. Doğu Demirkol, her şeyi sorar ve söyler. Zevzekliğin ve aklına gelen her şeyi söylemenin yakıştığı insanlardan biri." dedi.
'HİKAYELERİM SON DERECE SIKICI VE SIRADAN'
Filmin adının ilk başta 'Hicran' olduğunu da duyuran Demirkubuz, filmin adını değiştirme nedenini hakkında şunları söyledi:
"Birkaç yerde söyledim ama bu filmin fikri 35 yıl önce yaşanan bir olaya dayanıyor. Bu filmi Yazgı ve İtiraf'ın üçüncü filmi olarak düşündük. Yani, özlemleri uğruna kendilerini seven erkeklerle erkekleri istememiş ve başka özlemler için gitmiş sonra yaşamın duvarlarına çarparak parçalanmış ve geri dönmüş üç kadın. Ama geriye dönerken de başka erkeklerden çocuk sahibi olan üç kadının hikayesi tasarlamıştım. İzleyenler finali hatırlar. İtiraf filmi de bu şekildeydi. Bu filmde serinin üçüncüsüydü ve adı da 'Hicran'dı. Bazı aksilikler yüzünden o dönem çekilmedi. Sonra zaman içerisinde araya başka şeyler girdi ve büyük ihtimalle bana yetmedi. O aksilikler iyi ki oldu. 3-4 yıl öncesine kadar kaldı. Pandemi sırasında inanılmaz çalıştım. Saroz Körfezi'nde inanılmaz bir yer var orada kalarak inanılmaz çalıştım. 'Hayat' adlı fotoğraf sergimi ve bu filmin senaryosunu orada hazırladım. Ufkum çok açıldı.
Ben şöyle bir yöntem yapıyorum, yan rollerdeki karakterleri başrolmüş gibi, başrol karakterleri ise figüran gibi düşünerek ters çalışma yapıyorum ve yazabildiğim kadar yazıyorum.
Filmde Orhan'la (Cem Davran) olan bölümü net hatırlamıyorum ama ya 178 ya 278 sayfa yazdım. Sonra bir ara durdum. Başka karakterler girince filmde hayat duygusu oluştu. 'Hayat' adını verme nedenim de bu oldu. Hayat duygusu yüksek, hayat üzerine destansı ama destan kadar görkemli olmayan bir şey düşündüm. Filmi Sinop'ta çekme nedenim ise Sinop; inanılmaz medeni ve insanın kendisini rahat hissettiği bir yer. Filmde İstanbul'da geçtiğini söylediğimiz bazı sahneleri aslında Sinop'ta çektik. Çünkü pandemi koşullarında çok zorlanacaktık. Benim hikayelerim ve sahnelerim son derece sıradan, sıkıcı ve hayat duygusunun yüksek olmasına çalışılan sahneler olduğu için benim böyle yabancılaştırıcı şeylere çok ihtiyacım vardı. Bu maske meselesi de benim için bir nimet oldu. Maskeyi maymun etmiş bir toplum bu. Maskeyi kulağına takarak gezenler vardı. Doğu'yu bilmiyorum ama pandeminin son döneminde Japonya'ya gittim ve orada insanların maskeyi normal şekilde taktığını gördüm. Batı'da da aynı şekilde. Biz, toplum olarak maskeyi inanılmaz şekilde kullandık. Ben de bu malzemeyi kaçıramazdım."
'NURİ BİLGE'NİN FİLMLERİNİ İZLEMİYORUM'
2012 yılında vizyona giren 'Yeraltı' filmini Nuri Bilge'yi eleştirmek için çektiği yönündeki eleştirilere yanıt veren Zeki Demirkubuz, 2006 yılından bu yana Ceylan'ın hiçbir filmini izlemediğini açıkladı.
Ceylan'dan bahsederken 'malum şahıs' ifadesini kullanan Demirkubuz, "Öyle kalkıp birilerinin başrol oynattığı adamı alırım böyle topal yaparım. Pezevenk karakteri yaparım. Madem konu buradan açıldı daha kötücül olayım. 'Yeraltı' filmi için insanlar ciddi ciddi Nuri Bilge'ye çakmak için çektiğimi iddia etti. Olabilir mi böyle bir şey? Bir insan koskoca bir filmi bu şeyle nasıl yapabilir. Hadi yaparsın diyeyim Yeraltı gibi bir filmi, özellikle o yemek sahnesi gibi bir sahneyi yapabilir misin? Biz, inanılmaz bir milletiz. Böyle akıl dışı şekilde, kafamızın estiği gibi, her şeyi işimize geldiği gibi tarif edebiliyoruz. Olur mu öyle bir şey? Ayrıca ben o filmi zaten izlemedim. Malum şahsın malum filmini asla izlemedim. İklimler'den bu yana hiçbir filmini izlemedim." şeklinde konuştu.
Nuri Bilge Ceylan
"YERALTI 2 AĞIRLIKLI OLARAK KOMEDİ FİLMİ OLACAK"
'Yeraltı' filminin ikincisini yazdığını duyuran Demirkubuz, Yeraltı 2 filminin ağırlıklı olarak komedi filmi olacağının altını çizerek "Bazı filmlerimde bazı olayları anlatırken 'seyirci aptaldır, seyirciye her şeyi anlatmak gerekir' diyen yönetmenlerden değilim. Ben bu filmleri ülkemizde yaşananları iyi bilen, zeki ve yaşananları iyi sezen insanlara yapıyorum. Yapmakla da kalmıyorum. Özel olarak bir sahneyi çekerken buna göre davranıyorum. Özel olarak dram filmi çekeyim diye bir yaklaşımım yok. Bilgim de yok. Ben sinemayı kimlik haline getiren ve bu konularda düşüncesi olan biri değilim. Sinema ile yakın şekilde ilgilenen insanlar ya da sinema öğrencileri benden daha bilgilidir. Ama Yeraltı 2'yi hazırlıyorum. Çok komik oldu. Komedi filmi olacak. Yeraltından Notlar'ı okuyanlar bilir ki orada iki tane utanç hikayesi vardır. Dolasıyla komedi filmi de çekerim. Yeraltı 2'de nahoş bir olay üzerinden gelişen bir olay var ve komedi yoğun olacak." diye konuştu.
"TÜRKİYE'NİN EN APOLOTİK YÖNETMENİYİM"
Kendisini 'Türkiye'nin en apolotik yönetmeni' olarak tanımlayan Demirkubuz, filmlerini ülkedeki sorunları çözmek için çekmediğini vurgulayarak "Ben kadın sorununu çözmek ya da başka bir şey olabilir onları çözmek için film yapmıyorum. Bu ülkedeki en apolotik yönetmenim. Ülkemizin en sanatsal yönetmeni olan Nuri Bilge dahi benden bin kat daha politiktir." şeklinde konuştu.
'Hayat' filmindeki rüya sahnesi hakkında da konuşan usta yönetmen, "İki insanın aynı rüyayı görmesi ve birbirlerinin bu durumdan haberdar olmaması her düşündüğümde beni heyecanlandıran bir olay. Rüyada su görmenin güzel anlamları olduğunu öğrendim. Suyun bardaktan taşması, sinematik ve duygu olarak çok iyi geldi. O sahnede iki karakter, kendine dönerek fısır fısır dua ediyordu." açıklamasında bulundu.
Demirkubuz açıklamalarını şu şekilde noktaladı:
"Bu ülke geçmişinde çok büyük politik histeriler geçirdi. Bugün başka politik histeriler yaşanıyor. Seküler insan, sekülerliğini savunmak yerine İslam düşmanlığı yapıyor. İslamcı ve Müslüman insan, bununla bir bağ kurmak yerine sekülerlik düşmanlığı yapıyor. Bu histeri, bu ülkenin yakasını hiçbir zaman bırakmayacak. Son iki senedir. 3. Selim'den 2.Meşrutiyet'e ve biraz da Kurtuluş Savaşı'na kadar olan tarihi okuyorum. Ermeni tarihçiler açısından bile okuyorum. Şimdi tek adamlardayım. Mustafa Kemal'i okuyorum. Bunları okumadan önce de bunları söylüyordum. Bu ülke böyle. Bu ülkenin varoluşu bu. Her toplumun kendine göre karakteri vardır. Kendi topuğumuza sıkacak kadar cesur bir toplum değiliz. Ama bunun artistliğini yapacak şekilde dönemsel ideolojilere ihtiyaç duyuyoruz. "
NE OLMUŞTU?
Zeki Demirkubuz- Nuri Bilge Ceylan dostluğu 2006 yılında sona ermiş, Ceylan, ‘Kış Uykusu’ filminin kitabında yayınlanan günlüklerinde Demirkubuz hakkında şu ifadeleri kullanmıştı:
“Bugün sosyal medyada yine, Zeki Demirkubuz’un ‘Yeraltı’ filminde yer alan imalardan ve göndermelerden hareketle, ‘Üç Maymun’ filmini Zeki’nin senaryosundan yola çıkarak, daha net bir ifadeyle söylersek ondan çalarak yaptığımı iddia eden bir tartışmayla karşılaştım. Her zamanki gibi yine canım sıkıldı…
Bugüne kadar bu konu hakkında hiç konuşmadım. Konuşmadım, çünkü hem genelde sessizliği her zaman daha inandırıcı bulmuşumdur hem de Ebru her zaman olduğu gibi bu olayda da konuşmamam yönünde telkin verdiği için susmayı tercih ettim. Ama öte yandan ‘Sükût ikrardan gelir’ diye de bir söz var bu kültürde. O nedenle belli bir duruma düştüğünde nasıl davranması gerektiğine gerçekten kolay karar veremiyor insan. Bu konuda bugüne dek bana, herhangi bir söyleşide veya başka bir sosyal ortamda da herhangi bir soru sorulmadığı için, herhangi bir açıklamada bulunmak durumunda da kalmadım. Sadece yakın arkadaşlarımla konuştuğum bir konu olarak kaldı ve hiçbir zaman toplumsallaşmadı. Şimdi burası bunun için doğru bir yer mi emin değilim ama yine de merak edenler için konuya kısa bir açıklama getirmek adına söylemek isterim: Tabii ki yok böyle bir şey.
'ZEKİ DE BUNU BİLİYOR'
Aslında bunu Zeki de çok iyi biliyor ama nedense öyle bir şey varmış gibi bir izlenim yaratmayı da tercih ediyor. Yani açıkça söylemiyor, onun yerine icabında kolaylıkla inkâr edebileceği güvenli bir mesafeden yapıyor bunu. Bence çok ayıp ediyor. Bunca yıl arkadaşlık ettik, birbirimize ne yardımlar ettik sonuçta. Yarışma duygusunu anlarım ama hiç değilse sportmence yapılabilmesini beklerdim. Böyle bel altından vurarak değil.
GÖRÜŞMEMEYE BAŞLADIĞIM İÇİN KENDİNCE İNTİKAM ALIYOR
“Yıllar sonra yaptığı bir söyleşide ‘Üç Maymun’ filmini seyretmediğini de söylemiş üstelik. İnsan izlemediğini iddia ettiği bir film için nasıl böyle şeyler ima eder? Bilmiyorum. Belki de 2006 yılında (yani Üç Maymun’dan iki yıl önce) çok da önemli olmayan bazı şeyler yüzünden kendisine birden soğuk davranmaya ve ardından -biraz üzülerek de olsa- görüşmemeye başladığım için intikam alıyordur kendince. Filmine itinayla hesaplanmış detaylar yerleştirmek suretiyle çamur at izi kalsın şeklinde incelikli bir strateji yürütmüş. Piyasada yarattığı izlenime bakılacak olursa, isteğine ulaşmakta başarılı olmadığı da söylenemez. Evet, aşağılanan ben oldum belki burada sonuçta ama aşağılık olan kesinlikle ben değilim.”
Demirkubuz ise Ceylan'ın bu sözlerine sosyal medya hesabı aracılığıyla yanıt vererek "Hayat'ın vizyonu bitsin öğreneceksiniz. Bende kimsenin hakkı kalmaz" açıklamasında bulunmuştu.
