Beyazperdede kötü karakterlerin başrolde olduğu filmler Joker’le yeni bir boyuta taşındı. Eleştirmenler yeni akımı değerlendirdi... Murat Ata: Kahramanlık miti evriliyor. Mesut Uçakan: Fotoğrafın ön yüzünde bütün değerlerin yerle bir edildiği ve kaçınılmaz olarak kötülüğe sürüklendiği tatminsiz batı insanının isyanı var. Hasanali Yıldırım: Hollywood kötüleri binbir mazeretle bize mazur göstermeye çalışıyor. Alenen kötülüğü yüceltmek yeni ve son derece tehlikeli bir gelişme.
SALİHA SULTAN
Bir filmden bize kalan, sahnedeki The End ya da Son yazısının ardından gelen müzikle içimize dolan duygudur. Sonu güzel biten bir filmin peşinden birkaç saat boyunca hayattaki bütün olumsuzluklara rağmen içimize ‘her şeyin iyi olacağına’ dair bir umut dolar. Film izleme ihtiyacımızın temelinde bu duygu yatıyor belki de. Kötülerin yenilmesinden, iyilerin kazanmasından kendi hikayemize bir pay biçeriz. Yoksa mahallenin garibanlarının sonunda huzura kavuştuğu Yeşilçam filmleri bugün neden hala ekranların en çok izlenen yapımları olsun? Hollywood sinemasında da, tekniği bizimkinden hallice, mutlu sonla biten nice yapımlar izledik. Kovboylar kötüleri hakladı, polisler katilleri yakaladı, Superman masumları kurtardı, Batman... Batman onca kötüyle boşuna mı uğraştı? İnsan önceki hafta vizyona giren Batman’in baş düşmanı Joker’i izledikten sonra bunu düşünüyor. Kötüyü baş rolde görmek bildiğin gerçekleri ters yüz ediyor çünkü. Az sonra Batman yolda karşımıza çıksa ‘Sen bu adam ne yaşadı da böyle oldu biliyor musun?’ diye yakasına yapışıp hesap soracağız neredeyse. Joker’in karizmasından ve muhteşem performansından zihnimize dolan empati bizi tarafsız bir bölgeye itiyor. ‘Ezilmiş, hırpalanmış, zavallı’ Joker’den izleyiciye kalan bu. Peki kötünün sinema perdesinde baş rolde olması sinema dilinde ne manaya geliyor? Anlayanlara sorduk.
Mesut Uçakan
BATI TRAVMALARINI SÖMÜRÜYOR
Batının sinemadaki iyi-kötü tiplemeleri, kişisel acıların ve toplumsal dramların sömürüsü üzerine temellenmiş görkemli illüzyonlardan başka bir şey değil. Bu ikiyüzlü şaklabanlıklarda hakikat payı aramak şöyle durun, o görkemli tiplemelerde, sahnelemelerde her türlü şiddetin, sapıklığın içselleştirilmesi gibi yine insanı ve toplumu iç eden niyetler, tavırlar söz konusu. Bunu yaparken insanî duygulara yaslanması da kelimenin tam anlamıyla şeytanî bir tavır. Fotoğrafın arka yüzünde görünen bu. Ön yüzünde ise bütün değerlerin yerle bir edildiği ve kaçınılmaz olarak kötülüğe sürüklendiği tatminsiz, ufuksuz, hacimsiz, yapayalnız bırakılmış, bencilleştirilmiş batı insanının isyanı ve insanlık arayışı var, bu arayışın, şiddete sapıklığa sürüklenişi; deliliğe uzanan sonuçları var. Hatta mevcut toplumsal travmanın kitleyi kıyamete sürüklediği türünde alt yorumlara bile gidilebilir. Uluslararası sömürünün baş mimarı konumunda olan Hollywood’un Joker gibi güzellemelerindeki arka plan yeteri kadar görülebilse kimbilir ne hinlikler çıkar. Batı, yaşadığı travmaları bile sömüre sömüre batıyor. Joker’e bu batışın çığlıklarından biri.
Hasan Ali Yıldırım
KÖTÜLÜK KOL GEZİYOR
Tarih boyunca hiçbir kültürün kötülüğü yücellitiği görülmemiştir. 2. Dünya Savaşından sonra bütün yeryüzünü bir monokültüre mahkûm bırakan Amerika’nın da yeryüzüne bunca kötülük etmesine rağmen şimdiye kadar alenen kötülüğü yüceltmeyi tercih ettiğini söylemek haksızlık olur. En azından sinema açısından baktığımızda 1930’larda yürürlüğe giren Hays Yasaları, yakın bir vakte kadar Hollywood’da, en azından temel bir ilke hâlinde varlığını korudu. Ne ki son yıllarda Hollywood filmlerinde kötülük kol gezmekte. Ve kötüler, binbir maharetli mazeretle bize mazur gösterilmekte; sevdirilmekte, benimsetilmekte. Kötülüğün yüceltilmesinden başka nedir bu? Yeni ve son derece tehlikeli bir gelişme. Alenen kötülüğü yüceltmek… Kendi açılarından haksız da sayılmazlar. Çünkü Tanrı kıyamete iyilikle zorlanmaz.
Elif Eda
SİSTEMİN KUKLASI İNSAN MODELİ
Tanrının ölümünün ilan edildiği modern dünyada artık kötülükler için suçlayacak bir şeytan ya da başkaldırılacak bir kadir-i mutlak yok. İnsan eliyle ortaya çıkan bu çürümenin halı altına süpürülemedeği sistemde her şeyden sorumlu olduğunu kabullenemeyen modern insan, kötülüğün sorumluluğunu üstlenemiyor ve bunu temize çekmek istiyor. “Yaptım, ama niye?” Tanrının ya da şeytanın değil artık sistemin veya doğasının kuklası bir insan modeli karşımızda. Bu makus talihini değiştirmek için sığınıp dirilebileceği aşkın bir merhamet ya da teskin ve inşa edici bir eylem olan duanın gücü yok çünkü elinde.
Yeşim Tonbaz Güler
OLUMSUZLUK ÖLÜMSÜZLEŞTİRİLİYOR
Kötülüğü estetize ederek, sonuçları itibariyle iyi maskesi takarak sunmanın son örneği Joker. Sisteme isyan etmesi gereken insanlara bir kahraman lazım ve o da legal olmayan yolları tercih ederek sonuca ulaşır. Özellikle sinemada daha önce de çok örneği olan bu meselede olumsuzluklar ölümsüzleştiriliyor. Hazza dayalı eğlence algısının neticesidir bu. Kazancı düşünen hiç kimse böyle bir şeyi dert etmiyor. Bize lazım olan ise gerekeni yapmak ancak kötülüğü estetize etmek ne kadar yanlış ise iyi insanları da süper kahraman gibi göstermek de yanlış.
Murat Ata
KAHRAMANLIK MİTİ EVRİLİYOR
Joker’de karakterin sınıfsal geçmişi üzerinden onu anlamamız, hak vermemiz isteniyor. Aslında Joker’in kötü mazisi temize çekiliyor. Kötünün iyi yanının öne çıkarılmasıyla iyi karakteri de aşan bir etki gücüne ulaşabiliyor anti karakterler. Asosyalliği de önemli. Günümüz asosyal gençliğini ve aslında tüm dünya düzenini düşününce, herkesin bir çıkış yolu aradığı, kahramanlık mitinin farklı bir çehreye büründüğü ve kahramanın arandığı bir denklemde kötüler bir süre daha perdelerin hâkimi olacak gibi.
İhsan Kabil
İNSAN KARŞITI BİR BAKIŞ
Hayatımız siyaset oldu ve Hollywood da bundan nasibini alıyor. Şu dönemde kötü karakterler öne çıkıyorsa acaba bunda özlerinde kötülük dolu dünya liderlerini meşrulaştırma gayreti mi var? Hollywood belli bir kültürü empoze etme mekanizması. Bu, dünya üzerindeki Amerikan siyasetini meşru gösterme çabasının zihinlere işlenmesi şeklinde de okunabilir. Kötülüğü insanlar arasında yaygınlaştırma çabası ki bu insanları birbirine düşüren bir yöntem. Tam insan karşıtı bir bakış. Böylelikle insan toplulukları despotik yönetimleri veya zor kullanmayı hakediyorlar anlamına da gelebilir.