KARAR TV'de yayınlanan 'Yüzleşme' programının konuğu olan 16.Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, 'Raftaki kitap ile fetva olmaz. Raftaki kitaptaki fetvayı sırf size meşruiyet sağlıyor diye seçerseniz sizi vebalden kurtarmaz' dedi
MUSTAFA SİVİŞ I KARAR
Ahmet Taşgetiren ve Yusuf Ziya Cömert'in yorumuyla ekranlara gelen 'Yüzleşme' programı, konuşulmayanları konuşmaya, merak edilenleri aydınlatmaya devam ediyor.
15 Şubat 2024 Perşembe gününün konuğu ise 16.Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu oldu.
İslam toplumundaki adalet ve fetva kargaşası konusunda değerli tespitlerde bulunan Bardakoğlu, 'Raftaki kitap ile fetva olmaz. Raftaki kitaptaki fetvayı sırf size meşruiyet sağlıyor diye seçerseniz sizi vebalden kurtarmaz. Hatta yanı başınızdaki insan ne kadar büyük hoca olursa olsun açıkça yanlış yaptığınızı bilerek ondan fetva alsanız bile o sadece kendini harap etmiş olur, sizi kurtarmaz. Çünkü dinin haramları ve helalleri bellidir, böyle her fetva ile dinin haram, haksızlık, yolsuzluk kıldığı şeyleri aklayamayız' ifadelerini kullandı.
İşte, Prof. Dr. Ali Bardakoğlu'nun önemli değerlendirmeleri...
‘RAFTAKİ KİTAP İLE FETVA OLMAZ’
'Siz bir olayın hükmünü, dini açıdan önemini değerini, yapıp yapmamak gerektiğini öğrenmek istiyorsanız ve bu kitapları da bir imkan olarak görüyorsanız, bunlardan istediğinizi seçiyorsanız büyük bir hata içerisindesiniz. Neden? Çünkü bu kitaplar sizin için değil ki. Böyle seç, beğen, al diye bir dini hayat olabilir mi? O olaylara, geçmişe mahsustur ve o fetvaların günümüze taşınması son derece vahim sonuçlar doğurabilir. Kadın telakkisi, ticari hayatın kuralları, komşuluk ilişkileri, sosyal yapı, yönetici, yönetilen bu gibi pek çok iş devamlı bir değişim içerisinde. Her dönemin kendine göre değerleri, hassasiyetleri ve önem sıraları vardır. Raftaki kitap ile fetva olmaz. Raftaki kitaptaki fetvayı sırf size meşruiyet sağlıyor diye seçerseniz sizi vebalden kurtarmaz. Hatta yanı başınızdaki insan ne kadar büyük hoca olursa olsun açıkça yanlış yaptığınızı bilerek ondan fetva alsanız bile o sadece kendini harap etmiş olur, sizi kurtarmaz. Çünkü dinin haramları ve helalleri bellidir, böyle her fetva ile dinin haram, haksızlık, yolsuzluk kıldığı şeyleri aklayamayız. Onlar meşrulaştırmak için değil, din aslında o yanlışları yapma diye gelmiştir. Böylece dinin koyduğu hassasiyetleri, dinin gösterdiği titizlikleri biz fetva ile bertaraf edemeyiz. Öyle şey olur mu…'
‘CİHATÇI DÜŞÜNCEDEN TERÖR BİLE ÇIKABİLİYOR’
'Bugün cihadı iki türlü anlamak mümkündür. Cihadı, bizim İslam alimlerinin savaş ahlakı içerisinde düşünebilirsiniz, tamamen kendi çıkarlarınızı gözeten, hiçbir şey tanımayan bir şey olarak da algılayabilirsiniz. Maalesef bizim son dönem İslamcı düşünceler, o çizgideler. Yani cihatçı düşünceden terör bile çıkabiliyor. Demek ki bir kavram bir değer bazen Müslümanlar elinde ters yüz olabiliyor. Onun için adaletin hayatımıza hakim olması, adaletin bilinç haline gelebilmesi için kurallara, kurumlara, hukuka, hukukun üstünlüğüne, yargının iyi işlemesine, emanetlerin ehil ellerde olmasına, açıklığa, denetime, şeffaflığa birçok şeye ihtiyaç var. Yani biz o adalet fikrini ayakta tutacak dayanakları tek tek inşa etmek zorundayız. Onları inşa etmezsek o havadaki adalet son derece subjektif olarak kalır ve herkes adil olduğunu söyleyerek en büyük haksızlıkları yapabilir.'
‘YERYÜZÜNDEKİ ADALETİ SAĞLAMAK İNSANLARIN GÖREVİDİR’
‘İnsanlar adaletin çok değerli ve gerekli olduğun Kur’an’dan mı öğrendiler? Hayır, insan ilk günden bu yana insanın yaradılışı ve Allah’ın verdiği o hamur sayesinde adaletin önemini ilk andan itibaren biliyordu. İslam’ın getirdiği belki de en önemli şey, insanların bildiği, belki de değer olarak gördüğü adaletin yeryüzüne inmesiydi. Hayatımıza inmesiydi, hayatın bütün alanlarına yansımasıydı. Nedir adaletin yansıması? Adalet, dengedir, alacak ile borç, hak ile batıl, doğru ile yanlış, hepsinin arasında şöyle ayırabilmek ve kimin ne hakkı varsa onu verebilmektir. Biliyorsunuz adalet terazi ile temsil ediliyor. İnsanlar, İslam dini ile adaletin ne olduğunu öğrenmediler, din ile adaleti hayata yansıtmayı öğrendiler. Allah, adaleti tesis etmemizi buyuruyor. Yeryüzündeki adaleti sağlamak insanların görevidir.’