Boğaziçi Film Festivali, Filistin Özel Seçkisi kapsamında gösterilen All That’s Left of You filminin ardından yapılan söyleşide duygu dolu anlara sahne oldu. Filmin başrol oyuncusu Saleh Bakri, gösterimin ardından yaptığı konuşmada hem ülkesine dair umudunu hem de sinemanın direnişle kurduğu bağı anlattı. “Bir gün özgür Filistin’de uluslararası bir film festivali yapıldığını görmeyi ve sizleri oraya davet etmeyi diliyorum” sözleri festival seyircisinden uzun süre alkış aldı.
Bakri, Batı Şeria’da bir protestocu genci canlandırdığı film için “Senaryoyu okuduğumda içimde bir şey kırıldı, kalbime dokundu. Filmi ikinci kez izledim ve yine ağladım.” dedi. Oyuncu, çekimlerin 7 Ekim sonrası başlayan savaş nedeniyle Ürdün’e taşındığını hatırlatarak “Evimiz dediğimiz yerde çekememek, hikâyemizin bir parçası haline geldi” ifadelerini kullandı.

ULUSLARARASI YARIŞMA’DA AİLE VE AİDİYET TEMALARI ÖNE ÇIKTI
Festivalin Uluslararası Uzun Metraj Yarışması filmleri de bugün seyircisiyle buluştu. Whisper My Name gösteriminin ardından sahneye çıkan yönetmen Rasoul Sadrameli, filmini “Gençler üzerine yaptığım altıncı film” sözleriyle tanımladı ve sinemayı “gerçeğin en yakın yansıması” olarak gördüğünü söyledi. Başrol oyuncusu Amin Hayai’nin rolü için 20 gün akıl hastanesinde yaşadığını belirten Sadrameli, “Aslında dışarıdakiler, içeridekilerden daha hasta” yorumu ile salonu şaşırttı.
Bir diğer yarışma filmi The Love That Remainsin söyleşisine katılan ses tasarımcısı Björn Viktorsson, filmin şifalanma üzerine kurulu yapısına dikkat çekerek “Film, hayata dair bir şükür duygusunu taşıyor” dedi.
Where Do We Begin? filminin yapımcısı Dawid Szurmiej ise aile içi yüzleşme temalı yapımın yaratım sürecini anlatırken, çekimlerde yalnızca intihar sahnesinde zorlandıklarını vurguladı: “Kamerayı aktörün kurmasına izin verdik, biz yalnızca sesi takip ettik. O seti asla unutmayacağım.”

BOSNA’DAN FİLİSTİN’E: BELGESELLERDE HAFIZA, MÜCADELE VE EVE DÖNÜŞ TEMALARI
Ulusal Belgesel Yarışma’da günün öne çıkan yapımlarından Nena Senada yönetmen Dino Ömeroviç, Bosna’daki savaş sonrası mülkiyet mücadelesini kişisel bir hikâye üzerinden anlattı. “Savaş bitince mücadele bitmiyor. Filistin’de de aynı” sözleri dikkat çekti.
Kenan Diler’in yönettiği Kavak Ağacının Gölgesinde ise bölgenin ataerkil yapısına direnen Mikail’in hikâyesini merkeze aldı. Yönetmen Diler, “Mikail, insanların yüzüne söyleyemediğimiz şeyleri haykırıyor” dedi.
Lütfi Öz’ün Mukaddes belgeseli, ormanla iç içe yaşayan Ayşe–Mehmet Ali Tekel çiftinin yaşamını perdeye yansıtırken; Bedri Rahmi Eyüboğlu: Toprağın Sırrına Erenler özel gösterimi sonrası konuşan yönetmen Ali Kemal Pasiner, belgeselin ortaya çıkış sürecinin Bedri Rahmi’nin kendi çektiği arşiv görüntüleri sayesinde şekillendiğini söyledi.
FESTİVAL DEVAM EDİYOR
T.C. Kültür ve Turizm Bakanlığı Sinema Genel Müdürlüğü’nün desteğiyle düzenlenen 13. Boğaziçi Film Festivali, Turkcell ve Türk Hava Yolları’nın ana sponsorluğunda devam ediyor. Festival programı ve güncel duyurular, resmî web sitesi ve sosyal medya hesapları üzerinden takip edilebiliyor.
