İsmail Orhan Sönmez’in ‘Tulliana’ kitabı Anadolu Parsına odaklanıyor

İsmail Orhan Sönmez’in ‘Tulliana’ kitabı Anadolu Parsına odaklanıyor

İsmail Orhan Sönmez’in büyük kedilerden Anadolu parsının tükenişine ilişkin tarihsel sıra içinde yazılan ağıtlardan oluşan ‘Tulliana’ kitabı Ötüken Neşriyat tarafından okura sunuldu. Eser sadece emsalsiz bir şiir kitabı değil, aynı zamanda da tarihi, mitolojiyi, dağları, otları, ağaçları, börtü böceği ve insanın kalleşliğini ‘gözlerinden bin yıllar geçen’ Anadolu parsıyla seslendiren çok katmanlı bir eser.

TANER AY

İsmail Orhan Sönmez'in ‘Tulliana’ isimli eseri, son yıllarda okuduğum en ayrıksı ve en etkileyici şiir kitabı. Geçtiğimiz günlerde Ötüken Neşriyât'tan yayımlanan kitap büyük kedilerden Anadolu parsının tükenişine ilişkin tarihsel sıra içinde yazılan ağıtlardan oluşuyor. ‘Tulliana’, sadece emsalsiz bir şiir kitabı değil, aynı zamanda da tarihi, mitolojiyi, dağları, otları, ağaçları, börtü böceği ve insanın kalleşliğini ‘gözlerinden bin yıllar geçen’ Anadolu parsıyla seslendiren çok katmanlı bir eser. İyi ki yayın dünyamızda Göktürk Ömer Çakır gibi bir editör var; o ve Ötüken Neşriyât olmasa bu ayrıksı eseri kimse basmazdı diye düşünüyorum. Çünkü, nesli tükenen bir hayvan, parayla kirlenen dünyaya ait editörlerinin ve yayıncıların, hiç ama hiç umurunda değil: Ayrıca, sormak isterim, Anadolu parsı, Sönmez dışında kaç şâirin umurunda?

21kr2-tulliana-kapak-jpg.jpg

Sönmez'in eserini okurken, Anadolu parsı için gazete arşivlerinde epeyce de araştırma yaptım. Anadolu parsının aslında Ege ve Akdeniz bölgesine özgü bir alt tür olduğu, bu yüzden de İran parsından ayrıldığı açıklık kazanıyor. Bu hayvanın nesini tüketenlerin başında Mantolu Hasan denen bir avcı geliyor. Örneğin, Akşam gazetesinin 24 Kanunisani 1939 günlü nüshasının 8'inci sayfasında, ‘tek kurşununu bile boşa atmayan yüksek nişancı’ olarak tanıtılan Mantolu Hasan'ın, Şirince köyünün civarındaki Görülmez Dağı'nda, biri erkek diğeri dişi iki parsı gözlerinden vurup öldürdüğü, hayvanların postunu Kuşadası'nda 55 liraya sattığı haber yapılmıştır. Kitabın sonundaki Celalettin Tutkun'un ‘Son Leopar’ öyküsünde, 95'inci sayfadaki Kürşat Metin'in açıklamasında ve Prof. Dr.Hans Kumerloeve'nin ‘Die Säugetiere der Türkei’ (Zoologische Staatssammlung, 1975) başlıklı çalışmasında epey bilgi var. Celalettin Tutkun'un ‘Son Leopar’ (Ekin Sanat, 2017) kitabından da ‘Tulliana’yı okurken haberdar oldum. Gerek "Son Leopar", gerekse de Sönmez'in ‘Kardeşim Kurt’unu (Ötüken Neşriyât, 2019) çok merak ediyorum.

Sözümü Sönmez'in dizeleriyle bitiriyorum: "Bir gün sadece rüzgârlar kalacak,/ güneş ve kartalı göreceğiz yan yana,/ Uçsuz bucaksız dağlar üzerinden saf bir akıl olarak yeryüzünü seyredeceğiz./O zaman bir parsın özgürce eskil şehirlerden insan/ umutları, mutlulukları ve hükümranlıklarından ibaret olan/ mezarlıklar üzerinden sessizce geçtiğini göreceğiz."

ESKİ UYGUR TÜRKÇESİNDE ‘ESNEYEN PARS’

‘Bars’ veya ‘pars’ kelimesinin ilk yazılı kullanımına Eski Uygur Türkçesi ve Orhun alfabesi kaleme alınmış olan Irk Bitig kitabında, ‘äsnägän bars män’ (esneyen parsım ben) şeklinde rastlıyoruz. Kitabın sonunda da, "Genç bir öğrenci olan ben; bu kitabı, bars yılının ikinci ayının on beşinci gününde (17 Mart 930), Taygün-tan tapınağında, öğretmen Burua'yı dinleyerek yazdım," notu vardır. Aynı ‘bars’ kelimesiyle birinci örnekte bir hayvana, ikinci örnekteyse 12 Hayvanlı Türk Takvimi'ne işâret edilmektedir. Divanü Lûgat-it-Türk'te de ‘bars’ kelimesinin ilk anlamı ‘yırtıcı bir hayvan’, ikincisiyse ‘Türklerin on iki yılından biri’ olarak olarak açıklanmıştır (Besim Atalay çevirisi, C.I, s.344, 1998). Irk Bitig'teki ‘yırtıcı hayvan’ın ‘panthēra pardus’ olduğu kabul edilmektedir. Bir büyük kedi türünün ismi olan panther, Latince'deki ‘panthēra’ veya Antik Yunanca'daki ‘πάνθηρ’ kelimesinden gelmektedir. ‘Pardus’ ise, türün eril belirleyenidir. Bu kelimenin kökeninin Yunanca'daki ‘pardalotόs’ kelimesi olduğu belirtiliyor. Parsın bazılarının nesli tükenmiş olan on beş kadar alt türü bulunuyor. ‘Panthēra’ alt türünden Anadolu parsı ise 1859’da Fransız hayvan bilimci Valenciennes tarafından ‘Panthera pardus tulliana’ olarak tanımlanarak diğerlerinden ayrılmıştır. Buradaki Latince'deki ‘tullĭus’ kökenli ‘tulliana’ kelimesinin, Marcus Tullius Cicero'ya atıf olabileceği düşünülüyor. Onun Kilikya valiliği sırasında kendisinden Roma'daki gladyatör dövüşleri için panter isteyen Rufus'a yazdığı mektupların birinde, hayvanların sayılarının az olduğunu ve tam olarak nerede olduklarını bilemediklerini belirtilmektedir. İsmail Orhan Sönmez, Roma'daki arenalara Anadolu'dan gönderilen parslar için şöyle yazar:"Romanın kadınlarını hayran bırakan güzelliğinle,/ öldün ve öldürdün arenanın günahları içinde binlerce kere,/ öldün ve kalabalıkların beş para etmez gözlerini orada gördün."

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (2)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
2 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN