Kırım Türklerinin mücadelesine bir ayna

Kırım Türklerinin mücadelesine bir ayna

Kırım Türklerinin verdiği bağımsızlık mücadelesini, tarihini ve kültürünü yansıtan ‘Kırımlı Önderler’ kitabının editörü Elif Uzunağaç: “Kırım Türklerinin mücadelesinde öncü olan liderler, hak ettikleri kadar geniş kitlelerce tanınmıyor. Numan Çelebi Cihan, Bekir Sıdkı Çobanzade, Cafer Seydahmet Kırımer gibi önderlerin, siyasi duruşlarının yanı sıra edebi ve kültürel arenaya yaptıkları katkılar, Kırım Türklerinin ortak hafızasını ve dayanışmasını oluşturuyor.”

SALİHA SULTAN

Tarih boyunca stratejik ve kültürel zenginliğiyle birçok medeniyetin ilgisini çeken Kırım, yetiştirdiği liderlerle de özel bir yere sahip. VakıfBank Kültür Yayınları’ndan çıkan ‘Kırımlı Önderler’ adlı kitap da bu liderleri, Kırım Türklerinin verdiği bağımsızlık mücadelesini, tarihini ve kültürünü ele alıyor. 18 Mayıs 1944’te gerçekleşen Kırım Tatar Sürgünü’nün 81. yıldönümünde, o dönemde yaşananlara da ışık tutan bu arşivlik çalışmaya dair merak ettiklerimizi kitabın editörü, Marmara Üniversitesi Türkiyat Araştırmaları Enstitüsü’nde görev yapan Dr. Öğretim Üyesi Elif Uzunağaç’a sorduk.

Elif Hanım, Kırımlı Önderler kendi alanında harika bir kaynak. Bu kitap nasıl ortaya çıktı?

​ Kırım Türkleri ile ilgili çalışmaya lisans döneminde başladım. Daha sonra yüksek lisans ve doktora tezim de Kırımlı önderlerle alakalıydı. Kırımlı önderler çok iyi bildiğim, aşina olduğum bir alan. Bu kitap da aslında uzun zamandır içimde büyüyen bir fikirdi. Kırım Türklerinin mücadelesi üzerine yıllardır çalışıyorum ama fark ettim ki bu mücadelede öncü olan liderler, hak ettikleri kadar geniş kitlelerce tanınmıyor. Elbette bazı isimler daha çok biliniyor ama onların yanında gölgede kalmış fakat Kırım Türklerinin varoluş mücadelesinde çok büyük roller üstlenmiş isimler var. Bir tarihçi olarak bu boşluğu hissetmemek mümkün değildi. Ben de dedim ki: “Bu liderleri bir araya getiren hem akademik hem de herkesin okuyabileceği bir kitap yapalım.” Bu konuda hem Hocam Prof. Dr. Okan Yeşilot hem de kitabın proje editörü, aynı zamanda eşim Ömer Uzunağaç beni teşvik etti ve böylece bu projeye başladık.

İNSANLIK ONURUNA DAİR EVRENSEL BİR DİRENİŞ SERGİLEDİLER

Kırım Türkleri konusuna sizi bu denli çeken neydi?

Hem akademik hayatımın bir parçası haline gelen derin bir merakın hem de bu halkın öyküsünde yatan insanlık dramının ve umudun getirdiği bir çağrının sonucu. Marmara Üniversitesi’nde yürüttüğüm akademik çalışmalar sırasında, Kırım Türklerinin asimilasyon, sürgün ve baskılar altında bile kimliklerini, kültürlerini ve dillerini koruyabilme mücadelesiyle karşılaşmam beni derinden etkiledi. Arşivlerden, belgelerden ve o dönem yaşanmış hikayelerden aldığım izlenimler, sadece tarihi bir bilgi yığını değil, aynı zamanda insanlık onuruna dair evrensel bir direnişi de gözler önüne serdi. Kırım Türklerinin yaşam öyküleri, onların sadece siyasi ya da askeri bir mücadele değil, aynı zamanda edebiyat, eğitim, sanat ve basın aracılığıyla kimliklerini yeniden inşa etme çabalarını da kapsamlı olarak yansıtıyor. Onların karşılaştıkları zorluklara rağmen, umutlarını ve dirençlerini hiç yitirmemeleri, bu mücadeleyi benzersiz kılıyor.

EN ÇOK NUMAN CİHAN ÇELEBİ’NİN HİKAYESİNDEN ETKİLENDİM

Peki bu önderler arasında sizi en çok etkileyen isim kim oldu? Neden?

Kitapta yer alan her bir önderin hikâyesi beni derinden etkiledi ancak içlerinden biri, Numan Çelebi Cihan, benim için çok özel bir yere sahip. Kırım Halk Cumhuriyeti’nin kurucu başkanı olarak üstlendiği rol, Kırım Türklerinin bağımsızlık ve kimlik mücadelesinin en güçlü simgelerinden biri olmuş. Sadece bir siyasetçi değil, aynı zamanda güçlü bir düşünür ve şair olarak da öne çıkan Çelebi Cihan, ‘Ant Etkenmen’ adlı şiiriyle halkın yüreğine dokunmuş, millî duyguları harekete geçirmiş. Bu şiir, zamanla Kırım Türklerinin millî marşı kabul edilecek kadar derin bir anlam kazanmış. Bolşevikler tarafından hayatına son verilmiş olsa da onun idealleri ve mücadelesi, bugün hâlâ yaşayan bir miras niteliğinde. Bu yönleriyle Numan Çelebi Cihan’ın hikâyesi, sadece tarihsel bir anlatı değil, aynı zamanda ilham verici bir yaşam öyküsü...

5-002.jpg

BU ÖNDERLERİN KÜLTÜREL ARENAYA DA BÜYÜK KATKILARI VAR

Kitapta siyasi liderler değil, aynı zamanda kültür ve edebiyat alanında isimler de var. Kırımlı Önderlerin edebiyata katkısını nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kırımlı önderlerin edebiyata yaptığı katkı, Kırım Türklerinin milli mücadelesine ve kültürel kimliğinin yeniden inşasına ışık tutan evrensel bir mirası ortaya koyuyor. Kitapta yer alan edebi isimler üzerinden bakıldığında, İsmail Gaspıralı’nın ‘Tercüman’ gazetesinde geliştirdiği ortak yazı dilinin, sadece haber vermekle kalmayıp, tüm Türk dünyasını birleştiren ve milli bilinci pekiştiren güçlü bir araç olduğunu görüyoruz. Gaspıralı’nın eserleri, dilin evrenselliğini ve kültürler arası bağı güçlendirerek, ortak bir kimlik altında toplamış. Bunun yanı sıra, Bekir Sıdkı Çobanzade’nin edebi üretimi ve eğitim bilimciliği, Kırım Türklerinin edebiyatının modernleşme sürecinde attığı adımları yansıtan önemli bir örnek olarak ön plana çıkmakta.

2-005.jpg

Numan Çelebi Cihan ve Cafer Seydahmet Kırımer gibi önderlerin, siyasi duruşlarının yanı sıra edebi ve kültürel arenaya yaptıkları katkılar, Kırım Türklerinin ortak hafızasını ve dayanışmasını oluşturuyor. Bu önderlerin kaleme aldığı metinler, geçmişin acılarını ve umudun canlı izlerini nesilden nesile aktaran, toplumsal hafızanın temel taşları. Bu önderlerin edebiyata yaptığı katkı, Kırım Türklerinin dilini, kültürünü ve ortak kimliğini koruma, geliştirme ve geleceğe taşıma noktasında hayati bir rol oynuyor. Her biri, yaşanmış acıların, direnişin, umudun ve yenilenmenin evrensel mesajlarını ölümsüzleştiren eserler bırakarak, Kırım Türklerinin tarihsel ve kültürel mirasını canlı tutan, ortak hafızayı canlandıran önemli simgeler haline gelmiş isimler.

Kitapta sizin dışınızda 11 yazarın daha emeği var. Bu isimlerin kim olduğunu öğrenebilir miyiz?

Prof. Dr. Hakan Kırımlı, Prof. Dr. Okan Yeşilot, Doç. Dr. Yılmaz Özkaya, Doç. Dr. Kamelya Tekne, Doç. Dr. Kenan Acar, Dr. Öğr. Üyesi Aybüke Güzay, Arş. Gör. Dr. İnci Yelda Dumlupınar, Eden Kurtasan, Özge Polat Soner ve Zafer Karatay. Bu isimler, her biri kendi uzmanlık alanında sunduğu özgün yorumlar ve titiz araştırmalarla, Kırım Türklerinin varlık mücadelesini çok boyutlu olarak ortaya koymamıza büyük katkı sağladı.

HAYATLARI BOYUNCA ÖZGÜRLÜK VE ADALET ARADILAR

Kırımlı Türklerinin tarihine hakim bir isimsiniz. Yüzyıllardır gösterdikleri mücadeleye rağmen hayat onlar için halen zor. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Kırım Türklerinin mücadelesi, yüzyıllar boyunca süren asimilasyon, sürgün ve baskılar altında kendi kimliklerini, dillerini ve kültürlerini korumak için verdikleri sürekli bir direniş hali. Bu mücadele, yalnızca siyasi bir hesaplaşma değil; aynı zamanda insanlık onurunun, özgürlüğün ve adaletin savunulduğu evrensel bir değer mücadelesi. Toplumsal hafızayı canlı tutan, kültürel mirası gelecek nesillere aktaran ve her ne kadar zorlu koşullar altında gerçekleşse de umudun, inancın ve birlik beraberliğinin en somut ifadesi. Onların yaşam öyküsü, yaşanan acıları unutmadığımız kadar geleceğe dair umutlarımızı da besleyen bir ayna gibi…

Peki sizde Kırım Türkleri günümüzde nasıl zorluklarla karşılaşıyorlar?

2014’te Rusya’nın Kırım’ı ilhak etmesi yeni bir baskı ve zulüm dönemini başlattı. Aslında bu ilhak, sadece bir toprak meselesi değil, Kırım Türklerinin kimliği, kültürü ve geleceği için büyük bir tehdit. Tarih boyunca olduğu gibi, yine kendi vatanlarında ‘istenmeyen halk’ muamelesi görmeye başladılar. Kırım’ın ilhak edilmesinin ardından, Kırım Türklerinin siyasi temsilcileri ve hatta sıradan vatandaşları hedef alındı. Özellikle Kırım Milli Meclisi’nin liderleri ve üyeleri, tutuklandı, evlerine baskınlar düzenlendi, bazıları kayboldu. Mesela, Kırım Milli Meclisi Başkanı Refat Çubarov ve önceki Başkan Mustafa Abdülcemil Kırımoğlu gibi isimler, Kırım’a girişleri yasaklananlar arasında.

7-001.jpg

Ayrıca, halkın sesi olan medya kuruluşları kapatıldı, gazetecileri tutuklandı. Bu, Kırım Türklerinin kendi kimliklerini ifade etme, haber alma ve özgürce yaşama haklarının ellerinden alınması anlamına geliyor. Sadece siyasi ve medya alanında değil, günlük hayatlarında da büyük zorluklarla karşı karşıyalar. Evlerine baskınlar düzenleniyor, camileri kapatılıyor, dini ve kültürel faaliyetleri engelleniyor. Çocuklarının kendi dillerinde eğitim almaları bile kısıtlanmış durumda. Rusya, Kırım’da adeta bir ‘kimliksizleştirme’ politikası yürütüyor. Amaç, asimile etmek, tarihsel ve kültürel varlılarını silmek. Ancak bütün baskılara rağmen yine de direniyorlar. Uluslararası toplumun bu konuda daha duyarlı olması gerekiyor. Kırım Türklerinin yaşadığı insan hakları ihlalleri, maalesef yeterince gündeme gelmiyor. Oysa bu, sadece Kırım Türklerinin değil, tüm insanlığın meselesi…

1-005.jpg

4-003.jpg

6-001.jpg

3-004.jpg

Öne Çıkanlar
YORUMLAR (1)
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
1 Yorum
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN