Şairin eve dönüş cesareti; Ömer Erdem'den bir çocukluk atlası: Çocuğu Gezdiriyorlar

Şairin eve dönüş cesareti; Ömer Erdem'den bir çocukluk atlası: Çocuğu Gezdiriyorlar

Şair Ömer Erdem, 2025’i kalbindeki çocukla el ele verip iki büyük hasatla uğurluyor. Ocak’taki ‘Dolayımlar’ şiir kitabının ardından, yılın son günlerinde çocukluğun o efsunlu coğrafyasında gezinen ‘Çocuğu Gezdiriyorlar’ denemesiyle karşımızda. Erdem’in Bozkırın taş duvarlarından Toroslar’ın suyuna uzanan bu hatırlayış köprüsü; güneşin yakıcılığından doğanın serin şefkatine, yani insanın en saf kaynağına yapılan bilinçli bir ‘eve dönüş’ yolculuğu.

Önce şiiriyle, sonra kendisiyle tanıştığım, yedi yıldır da KARAR kültür sanat sayfamızdaki köşe yazılarının takipçisi olduğum Ömer Erdem, modern şiirimizdeki o vakur ve sessiz yürüyüşünü son yıllarda denemelerle taçlandırıyor. Erdem’in son iki yılda raflara düşen üçüncü deneme durağı olan ‘Çocuğu Gezdiriyorlar’, şairin sadece verimliliğini değil, belleğini bir sanat disiplinine dönüştürme kararlılığını da fısıldıyor. Kitaptaki 26 deneme; bizi bozkırın sert rüzgârından ev içlerinin mahrem sıcaklığına, Atatürk ile paylaşılan hayali odalardan sahur davulcularının tınısına kadar geniş bir çocukluk atlasında gezdiriyor. Erdem, kişisel anılarını anlatırken aslında bu toprakların ortak nezaketini ve kültürel dokusunu yeniden ilmik ilmik örüyor.

BELLEĞİN ESTETİK AKRABALIĞI

Erdem’in kitaptaki denemeleri, çocukluğu sadece özlemle anılan bir takvim yaprağı olmaktan çıkarıp; onu insanın varoluşunu borçlu olduğu bir ‘kurucu öz’ olarak yeniden inşa ediyor. Şair, kitabın eşiğinde edebiyatımızda hatırayı bir sanat disiplini haline getiren Abdülhak Şinasi Hisar’a selam dururken aslında bir mirasın da altını çiziyor: “Çocuk gözlerinin kondukları yerde keşfettikleri güzellik ve sanat hadiseleri hudutsuzdur. Çocukların gözleri dünyayı gizli hayatıyla ifratlı bir hassasiyetle görürler.” İşte Erdem’in kaleminde o hudutsuzluk, dünyayı ‘gizli hayatıyla’ görme yetisine dönüşüyor.

POLİTİK GÜNEŞTEN MİSTİK GEYİĞE, ORADAN ÇOCUKLUĞA

Erdem’in yazın yolculuğundaki imgesel durakları yakından izleyenler bilir; ‘Güneş Kalır Bir Başına’daki o yüksek volümlü, ontolojik hesaplaşmalarla dolu ‘güneş’ dili, ‘Dolayımlar’da yerini bir geyiğin mistik ve kırılgan izine bırakmıştı. ‘Çocuğu Gezdiriyorlar’ ile bu imgesel yoğunluk, yerini çocukluğun o süzülmüş, iddiasız ama sarsıcı yalınlığına emanet ediyor. Şair bu kez rotasını insanın en mahrem varoluş kaynağına kırıyor. Çocukluk onun için bir nostalji değil; insanın kendini ve zamanı yeniden anlamlandırma cesareti...

‘ÇOCUĞA BİR KOVA SU YETER, BÜYÜKLER DENİZE DOYMAZ’

Bu yolculuk, İsmet Özel’in o meşhur “Eve dön! Şarkıya dön! Kalbine dön!” nidasının Erdem’in nesrindeki o zarif yankısı gibi... Hafızanın katmanlarını aralarken aslında bize modern dünyanın gürültüsünden sıyrılıp o narin ilkelliğe, yani ‘kalbe’ ve ‘şarkıya’ dönme cesaretini hatırlatıyor. Metaforların gölgesinden belleğin berrak ışığına evrilen bu yürüyüşte Erdem, Hisar’ın o ‘ifratlı hassasiyet’ vurgusunu tozlu sayfaları aralayan bir anahtar gibi kullanıyor. Kitabın ruhunu ise şu sarsıcı cümle özetliyor: “Çocuğa mutlu olmak için bir kova su yeter de, büyükler denize doymaz.”

HAFIZANIN HUMMALI SAYIKLAMALARLA AÇILAN KAPISI

Ömer Erdem, kitaba adını veren o can alıcı denemesinde çocukluğu bir hatıra istifi değil, “insanın öyküsünün orada mayalandığı, her toprağa uyan bir kök” olarak görüyor. Çocukluktaki ateşli hastalık anlarını, zihnin kapılarını ardına kadar açan ‘altın fırsatlar’ olarak selamlıyor. Acının keskinleştirdiği o algıyı şu cümleyle mühürlüyor: “Hastalık, çocuğu, sesi birden duyulmaya başlamış gizli bir saatin tıkırtısı gibi duyulur kılar.” Bedenin o hummalı ateşten kurtuluşunu anlatırken kullandığı metaforik genişleme ise müthiş: “Bedenim bir dar boru gibi şekilleniyor, sonra daha geniş... İlkin dar bir çember, hiç kaybolmadan kendisinden biraz daha geniş çember çıkarıyor.” Bu anlatım, Gaston Bachelard’ın evreni bir odaya sığdıran poetiğiyle Tanpınar’ın döngüsel zaman algısını bir çocukluk hatırasının içinde buluşturuyor. Şairin annesinin dilinden dökülen o mistik cevap ise metnin efsunlu finali: “Melekler... Bir çocuğu başka kim gezdirir?” Erdem için bu cevap, sadece bir Anadolu inancı değil; yıllar sonra peşine düşeceği o ‘kelime elmaslarının’ ilk parıltısı.

YORUMLAR
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN