Türk edebiyatının tahkiye ustalarından Selçuk Baran’ın 15 yaşında başlayıp 56 yaşına kadar yazmayı sürdürdüğü Günlükler’i, yazarın duyguları, acıları, umutları, umutsuzlukları ve yazma mücadelesini bir bütün halinde okuyucuya sunuyor. Geçtiğimiz günlerde Can Yayınları tarafından yayımlanan eser, Baran’ı yakından tanımak için önemli bir hazine. Günlükler’in dikkat çekici diğer bir yönü ise dönemin edebiyat atmosferini yansıtması...
NECATİ TONGA
Edebiyat tarihimizde hayattayken edebiyat çevrelerinin ilgisizliği nedeniyle geri planda kalan isimler olduğu gibi ‘yalnızlığı’ seçip göz önünde bulunmamayı tercih eden isimler de vardır. Şairlik ve yazarlık kumaşı, çağdaşlarından hiç de aşağı olmayan bu isimler, ‘sessiz akan ırmaklar gibi’ günü geldiğinde edebiyat kamuoyunun dikkatini çekerler. Bu minvalde son zamanlarda roman ve hikâyelerinin yeniden neşredilmesiyle gündeme gelen Selçuk Baran, tahkiye dünyamıza eserleriyle önemli katkılar sağlamış edebiyatımızın yalnız adalarından biri olarak ön plana çıkar. Geçtiğimiz günlerde Can Yayınları tarafından yayımlanan Günlükler’i, Selçuk Baran’ı yakından tanımak için önemli bir eser olarak karşımızda durmaktadır.
ISTIRABI KALEME YÜKLEMEK YAHUT GÜNLÜKLERİN SIRRI
Selçuk Baran’ın 15 yaşında başlayıp 56 yaşına kadar yazmayı sürdürdüğü Günlükler’i toplam 12 defterden meydana gelmektedir. Günlükler’in ilk cümlelerinden anlaşılmaktadır ki Selçuk Baran’ın günlük yazma eğiliminin öncesi de vardır. Nitekim, günlüğünün hemen başında günlük tutma gerekçesini şu cümlelerle açıklar: “Öteki defter bitti, buna başladım. O defteri yazmak için uyku ve ders saatlerimden fedakârlıklar yaptım. Sırf bu kıymetsiz şeyleri yazabilmek için! Ama başladığım zamanlar duygularımın manasız olabileceğini düşünmüyordum. Bilakis onlar çok kıymetliydi. Şimdi kendimi ötekiler kadar değilse bile epeyce saçma buluyorum. Yalnız şu var ki okuması da yazması da eğlenceli oluyor. Aynı zamanda ifadem de kuvvetlenir.”
Selçuk Baran’a göre yazmak eylemi ancak ‘fedakârlık’ mefhumuyla birlikte ele alınabilir ve Günlükler’in bütününe sirayet eden ruh hali de budur. Baran’a göre kişi ancak kendinden, özel hayatından fedakârlıklar yaparak, yazmaya zaman ayırarak, yazma temrinleri arasında kıvranarak olgun bir yazara dönüşebilir. Bu bakımdan Günlükler, Selçuk Baran’ın yazma ve okuma serencamını izleyebildiğimiz önemli bir kaynak olarak karşımızda durmaktadır.
Roman ve hikâyelerinde karşımıza çıkan yalnızlık, insanlardan kaçma, umut ve umutsuzluk gibi temalar Selçuk Baran’ın günlüklerinde de yoğun bir şekilde görülür. Selçuk Baran, günlüklerinde de ferdî ıstıraplarını kaleme yüklemiş ve günlüklerine aksettirmiştir. Bu bakımdan Günlükler’i, Selçuk Baran imzalı edebî eserlerin anahtarı mahiyetinde değerlendirebiliriz.
DEVRİN EDEBİYAT ATMOSFERİ
Selçuk Baran’ın 15 yaşından 56 yaşına kadar çeşitli aralıklarla yazmayı sürdürdüğü Günlükler’i, yakın dönem edebiyat tarihimizin önemli bir tahkiye ustasını yakından tanımak için önemli bir eserdir. Selçuk Baran’ın duyguları, acıları, umutları, umutsuzlukları ve yazma mücadelesi bir bütün halinde günlüklerin satır aralarında gizlidir. Eserin dikkat çekici diğer bir yönü, Günlükler’in yalnızca Selçuk Baran’ın değil, dönemin edebiyat atmosferini de yansıtmasıdır. Günlükler’in satır aralarında yaklaşık elli yıllık süre zarfında Türkiye’nin yaşadığı dönüşüm de gözler önüne serilmiştir. Bu özellikleriyle Günlükler, farklı okumalara kapı aralayacak bir eserdir ve bilhassa edebiyat araştırmacıları için zengin bir kaynak kitap olarak ön plana çıkmaktadır.