MEHMET ÇAPKAN
2023 yılı biterken yayın dünyasında sürpriz bir gelişme yaşandı ve Türkiye Cumhuriyeti Eski Başbakanı Bülent Ecevit’in Tunç Yalman’a yazdığı mektuplar, ‘Hayat Dalgalar Gibi Üstümüzden Geçecek’ adıyla yayımlandı. Yazar ve koleksiyoncu Alper Çeker’in yayıma hazırladığı mektuplar, Timaş Yayınları tarafından okura sunuldu.
Kitap adını, Ecevit’in Robert Kolej’den sınıf arkadaşı Yalman’a henüz on dokuz yaşındayken yazdığı mektuplardan birinde geçen “Velhasılı böyle. Artık anladım ki hayat dalgalar gibi üstümüzden geçecek. Dalgalar ki yükseldikçe saadet, alçaldıkça kederdir. Ve dalgalar ki bir yükselip bir alçalır” cümlesinden alıyor. Yazar Çeker ile Türk siyaseti tarihinde ‘Karaoğlan’ lakabıyla anılan Ecevit’in gençlik dönemine ışık tutan mektupları bulma, kitaba dönüşme macerasını KARAR okurları için konuştuk.
Bülent Ecevit’in sınıf arkadaşı Tunç Yalman’a yazdığı mektuplar nasıl elinize geçti, kitap olarak yayımlanmaları nasıl gerçekleşti?
Meslek erbabı sahafların koleksiyoncularla özel ilişkisi vardır. Her şeyi herkese satmazlar. Bu mektupları 2006 yılında, sahaf dostum Mehmet Çelik’ten almıştım. Kütüphaneme her gidişimde zamanımın bir kısmını mektuplara ayırdım. Bülent Ecevit’in el yazısına alışmak zor oldu. Fırsat buldukça mektupları bilgisayara girdim. Yasal süre dolup da onları yayımlama hakkını elde edince, birkaç yayınevinden teklif geldi. Mektupları sansürleyerek yayımlamak isteyenler oldu fakat bu teklifleri kabul etmedim. TİMAŞ yayınlarının sahibi değerli dostum Osman Okçu, bu mektupların önemini bir tek o anladı. Sansürsüz, tıpkıbasımla birlikte yayımlamayı kabul etti yani maddi manevi büyük bir yükü üstlendi. Kendisine buradan tekrar teşekkür ediyorum.

Bu süreçte Bülent Ecevit’le nasıl bir bağ kurdunuz? Mektupların üzerinizde bıraktığı etkiden söz eder misiniz?
Mektuplardaki Bülent Ecevit portresi çok dramatik. Parası yok. Sevgilisiyle evlenebilmek için üniversiteye gitmek yerine işe giriyor. Sevgilisi geçer belki diye bütün gün pencereden caddeyi seyrediyor çünkü aileler görüşmelerine izin vermiyor. Tek hayali şair olmak. Yaşamını sanat ve edebiyatla uğraşarak geçirmek istiyor. Oysa biz biliyoruz ki bu hayallerin hiçbiri gerçekleşmeyecek. Siyaset dalgalar gibi Bülent Ecevit’in üstünden geçecek.
Peki kitapta sizi en çarpan mektup hangisi oldu?
Ecevit’in 27/10/1944 tarihinde yazdığı, kitabın da adını aldığı mektup: “Velhasılı böyle. Artık anladım ki hayat dalgalar gibi üstümüzden geçecek. Dalgalar ki yükseldikçe saadet, alçaldıkça kederdir. Ve dalgalar ki bir yükselip bir alçalır. Eğer bu sahiden böyleyse ben razıyım; hiç değilse yarı ömrümüz olsun mes’ut geçmiş olur.”
‘BİR İNSAN ZENGİN OLMAK VARKEN NEDEN ŞAİR OLMAK İSTESİN?’
Bülent Ecevit’in arkadaşı Tunç Yalman’a yazdığı mektuplar, size göre bugünün insanına ne söyler?
Son dönemin eğitim sistemi tarafından öğütülmüş genç kuşağa bu mektuplar hiçbir şey ifade etmez. Onlar mektubun ne olduğunu bile bilmiyor. Bakan, başbakan, cumhurbaşkanı ya da zengin olmak varken bir insan neden şair olmak istesin; günümüzün gençliği için bu anlamlı bir şey değil. Sanırım ben, mektup yazmış son kuşağım. Sanatla, edebiyatla uğraşmanın anlamını bilen; genç Bülent Ecevit’le empati kurabilecek son insanlarız biz.
Mektup çok özel bir tür. Ecevit’in şair yönünü de göz önünde bulundurarak, kitaba edebi bir eser diyebilir miyiz?
Evet. ‘Hayat Dalgalar Gibi Üstümüzden Geçecek’ aslında bir edebi eser. Bizim edebiyatımızda az görülen mektup türünün eşsiz bir örneği. Bence kitabın bu gözle, keyif almak için okunması en doğru olanı.

‘BENİ EN ÇOK DİNİ GÖRÜŞLERİ ŞAŞIRTTI’
Genç Ecevit’in gelecekteki siyasi ve entelektüel kişiliğine dair işaretler de var mı kitapta?
Evet var. Mektuplarda daha on dokuz yaşındayken siyaset kurumuna yaptığı eleştiriler, paylaştığı dünya görüşü var. Örneğin insanlığın günün birinde tek bir devlet olup o biçimde Allah’a doğru tekâmül edeceğine inanıyor. “Fakat bugün kurulabilecek Komünizmde Allah’ın maksadı hasıl olamaz, çünkü o robot-köleler sınıfı vücût bulamadıkça Allah insanları kör tutmaya mecburdur ki lağımcılık, şöförlük, mütercimlik, muhasebecilik etmek mecburiyeti onları aşırı derecede bedbaht etmesin” diyor. Hatta beni en çok Bülent Ecevit’in dini görüşleri şaşırttı. Okurların keyfini kaçırmamak için bunları açıklamak istemiyorum, filmin sonunu söylemek gibi olur.

