Türk sinemasının usta aktörü Ediz Hun, telif hakkı davalarına ilişkin görüşlerini KARAR’a anlattı. “Telif hakkımdan feragat ediyorum” ifadesini kullanan Ediz Hun, “Ediz’e, Hülya’ya veya Cüneyt’e bir telif hakkı çıkarırken yanımızda çalışmış olan birçok insan da söz konusu. İnsan hakkı evrenseldir. Onların telif hakkı yok mu? Filmlerimizi zaten üç beş kanal oynatıyor. Telif hakkı kazanmış aktör hangisiyse onların filmlerini göstermezler. Benim istediğim telif değil hatırlanmak” diyor.
Türk sinemasının duayen isimlerinden Ediz Hun, bu yıl Düzce Valiliği öncülüğünde ilki düzenlenen Düzce Konuralp Uluslararası Film Festivali’nin onur konuğu oldu. Festivalin son günü olan 18 Mayıs’ta Düzce Üniversitesi Cumhuriyet Konferans Salonu’nda Düzcelilerle buluşan usta aktör, burada sinema kariyerini, Yeşilçam günlerini anlattı. Hun’a, söyleşinin sonunda ayrıca festivalin Yaşam Boyu Onur Ödülü de takdim edildi. Söyleşisinde Yeşilçam’ın Kemal Sunal, Kadir İnanır gibi usta isimlerinin davaları ile gündeme gelen telif konusuna da değinen Hun ile, programın ardından bir araya geldi. Telif konusunda görüşlerini öğrenmek istediğim usta aktör sorularıma samimiyetle cevap verdi. 84 yaşındaki Ediz Hun, özetle unutulmak istemediğini vurgulayarak, “Telif hakkımdan feragat ediyorum” diyor.
SORU CEVAP
-Efendim, Yeşilçam döneminin meşhur oyuncuları son yıllarda telif hakkı arayışı ile gündemde. Geçtiğimiz günlerde de Kadir İnanır’ın açtığı dava konuşuldu. Siz telif konusunda ne düşünüyorsunuz? Bir dava açma niyetiniz var mı?
Bir kere her şeyden evvel bu konuyu ikiye ayırmak lazım. Ses sanatçıları münferit olarak platformlara çıkarak, şarkılarını icra ediyorlar. Dolayısıyla eğer anlaşmalarında da varsa, ses sanatçılarının telif alma hakları mahfuzdur.
BİZ KOLEKTİF BİR ÇALIŞMAYDIK, BU MESELEYİ ÇÖZEMEZLER
-Günümüzde MESAM müzisyenler adına epey aşama kaydetmiş durumda zaten…
Tabii. Sinemaya gelince ise bizler kolektif bir çalışmaydık, Ediz ile Türkan, Cüneyt ile Filiz Hülya ile Kartal, bu isimler bir kolektif. Bunların yanında yan, yani prensibal roller ve daha küçük rollerin de olduğu büyük bir kolektif çalışma söz konusu. Mesela bir Kemal Sunal filmini böyle kabul edemeyiz, çünkü Kemal Sunal tek başına bir idoldü. Ve o yüzden onun ailesi telif hakkı konusunda haklı görüldüler. Ama bizde, şimdi Ediz’e, Hülya’ya veya Cüneyt’e bir telif hakkı çıkarırken yanımızda çalışmış olan birçok insan da söz konusu. Kenan Pars gibi mesela.
-Figürasyonlar da buna dahil mi?
Figürasyonlar da var tabii, onların telif hakkı yok mu? Bakın, insan hakkı dediğimiz evrenseldir, herkesin hakkına hukukuna dikkat etmek gerekir. Arada miktar olarak farklılıklar olabilir ama Ediz hakkını alıyorsa o zaman sizin bahsettiğiniz figürasyonun da, diğer karakter rollerin de alması lazım. Onun için çok komplike bir şey bu telif hakkı meselesi. Bunu çözemezler.
YENİ NESİL AYHAN IŞIK’I TANIMIYOR
-Mahkemelerde birçok dava görüyoruz artık…
Diğer önemli bir husus da, biliyorsunuz ki böyle bir mahkeme yedi sekiz sene sürüyor. Diyelim ki yedi sekiz sene sonra telif hakkı çıktı, üç yüz lira beş yüz lira her film oynatımında verileceği kararlaştırıldı. Ama şimdi yani bizim filmlerimizi oynatan zaten belirli kanallar var, her kanal oynat mıyor ki, 360 TV gibi üçbeş kanal oynatıyor. Şimdi onlar da bu paraları vermemek için telif hakkı kazanmış aktör hangisiyse onların filmlerini göstermemeye başlayacak. Ayhan Işık mesela Türkiye çapında bir kraldı. Şimdi ne bir görüntüsü, ne bir şeyi var, yeni nesil tanımıyor. Ben ders verirken Ayhan Işık dediğim zaman öğrencilere resmini gösteriyorum ‘Aa kara kaşlı kara gözlü, güzel adam’ falan diyorlar. Şimdi hatırlanmak mı yoksa üç beş lira para almak mı daha önemli?
-Yani siz unutulmamak için mi telif hakkı istemiyorsunuz?
Zaten biz belli bir yaşa gelmişiz, kendimize göre ekonomimiz var, herkes bir şekilde yiyor içiyor hayatını yaşıyor. Bu telifi aldığımız zaman unutulma durumumuz çok daha hızlanacak. Zaten çeyrek yüzyıl sonra kimse hatırlamayacak bizi artık, çok az insan hatırlayacak.
-Sinema artık toparlanamaz demiştiniz az evvelki söyleşi programınızda da…
Sinema tılsımını yitirdi, evet artık canlanamaz. İnternetteki teknoloji o kadar hızlı bir şekilde gelişme gösterdi ki Ediz’i hatırlayan ancak filmlerinden hatırlayacak. Ama telif hakkı olunca bana ödeme yapmak zorunda kalacaklar, bu nedenle ödemekten de imtina edecek ve vazgeçecekler o yüzden ben istemiyorum telif hakkı, bu hakkımdan feragat ediyorum.
TELİF SADECE BAŞROLE VERİLECEK, YA FİGÜRANLAR?
-Peki zaman zaman huzurevlerinde ya da yoksulluk içinde hayatını kaybederek gündeme gelen Yeşilçam emektarları?
-Ama onlara verilmeyecek ki zaten telif, bana verilecek başrol oyuncusu olarak, işin acıklı tarafı zaten o. Ben kendim müracaat ettiğime göre, avukat bu işle ilgili çalışacağı, ona da belli ödemeler yapacağıma göre, yedi sekiz sene süreceğine göre, yedi sekiz sene sonra sonra ben belki hayatta olmayacağım, benim ailem, çocuklar vs bu işten nemalanacaklar. Dolayısıyla neresinden bakarsanız bence çok olumlu bir davranış değil. Çünkü biz birçok filmde anlaşma yapmadan o kadar çok çalıştık ki prodüktörlerle birlikte, o bana ben ona itimad ettim. Bu şekilde de çalıştık. Hepsinde resmi bir anlaşma da yok. İki üç filmden sonra zaten canciğer arkadaş oluyoruz. Her zaman ritüelik bir anlaşma olmuyor.
-İyi bir örneği yok mu bu meselenin?
1957’de ölen bir Amerikalı bir aktör var, Humphrey Bogart, onun karısı Lauren ölünceye kadar yüzde üç telif hakkı aldı. Ama Humprey Bogar, Warner Bros., Universal Pictures, her kimle çalıştıysa iş yaparken yüzde üç telif sözleşmesi imzaladı. Bize ise verirlerse, sevgilerinden ya da hatır için verecekler telif hakkını. Ama benim almam Türka’nın, Hülya’nın alması bir şey değiştirmiyor. Onlarca aktrist var onların da alması lazım, haksızlık olmaması lazım. Evet diyeceksin ki sen başrol oynadın en büyük parayı sen hakediyorsun diyeceksin ama öbürlerinin de alması lazım.
SİNEMACI DOSTLARIM DA KONUYA ŞÜPHELİ BAKIYOR
-Peki bu konularda sinemacı dostlarınızla da konuşuyor musunuz? Onlar ne düşünüyor?
Şüpheli bakıyorlar, yani istifham yani soru işareti var. Ne zaman çıkacak, ne olacak diye.. Kemal Sunal’ın yedi sekiz senede çıkmış, ben yedi sekiz sene sonra hayatta mı olacağım, başım yerinde mi olacak? Yani ben şahsen, kendi adıma konuşuyorum, bu telif işinden feragat ettim. Benim isteğim saçlarınız şimdi beyaz değildir ama beyazladığı zaman da beni seyredin istiyorum. Yani Ediz’i hatırlamanız benim ruhumu mutlu eder.