Balık, orman meyveleri, tam tahıllar ve sebzelerle şekillenen İskandinav diyeti, yalnızca kalp sağlığını değil karaciğer yağlanması ve prediyabet gibi ciddi metabolik sorunları da olumlu yönde etkileyebiliyor. Son bilimsel araştırmalar, kuzey ülkelerinin geleneksel beslenme modelinin Akdeniz diyeti kadar güçlü sağlık faydaları sunduğunu ortaya koyuyor.

İSKANDİNAV DİYETİ NEDİR?
İskandinav diyeti; İsveç, Norveç, Danimarka ve Finlandiya gibi kuzey Avrupa ülkelerinin geleneksel beslenme alışkanlıklarına dayanıyor. Bu beslenme modeli, balık başta olmak üzere sebze, orman meyveleri, tam tahıllar, kök sebzeler ve fermente süt ürünlerini merkeze alıyor. İşlenmiş gıdalardan uzak, doğal ve mevsimsel besinlerin ön planda olduğu bu diyet; düşük doymuş yağ, yüksek lif ve sağlıklı yağ asitleriyle dikkat çekiyor.
BİLİMSEL ARAŞTIRMA: KARACİĞER YAĞLANMASI GERİLEYEBİLİR
Hakemli bilimsel dergi Nature Communications’ta yayımlanan yeni bir araştırmada, İsveçli bilim insanları 100’den fazla katılımcıyı inceleyerek İskandinav diyetinin sağlık üzerindeki etkilerini değerlendirdi. Çalışma sonuçları, bu beslenme biçiminin karaciğerde biriken yağ miktarını anlamlı şekilde azalttığını gösterdi.
Uzmanlar, elde edilen bulguların özellikle alkolle ilişkili olmayan, kolesterol ve obeziteyle bağlantılı metabolik disfonksiyon ilişkili steatotik karaciğer hastalığı (MASLD) açısından umut verici olduğunu vurguluyor.
PREDİYABET VE TİP 2 DİYABET ÜZERİNDE OLUMLU ETKİ
Araştırmanın dikkat çeken sonuçlarından biri de İskandinav diyetinin tip 2 diyabet ve prediyabet üzerindeki etkisi oldu. Çalışmaya katılan MASLD hastalarının yarısından fazlasında hastalığın gerilemeye başladığı, bazı katılımcılarda ise prediyabet belirtilerinin azaldığı tespit edildi.
Uzmanlara göre bu etki; düşük glisemik yüke sahip öğünler, yüksek lif oranı ve kan şekerini dengeleyen doğal besinlerden kaynaklanıyor.

AKDENİZ DİYETİNDEN FARKI NE?
Akdeniz diyeti genellikle zeytinyağı ağırlıklı bir yağ profiline sahipken, İskandinav diyeti kalp sağlığını destekleyen kanola ve kolza yağı gibi tekli doymamış yağ asitlerine odaklanıyor. Ayrıca İskandinav diyetinde doymuş yağ oranı daha düşük proteinler, kompleks karbonhidratlar ve sürdürülebilir deniz ürünleri ön planda yer alıyor.
UZMAN GÖRÜŞÜ: “SADECE DİYET DEĞİL, BİR YAŞAM TARZI”
The Independent’a konuşan kayıtlı beslenme terapisti Helen Perks, İskandinav diyetinin diğer beslenme modellerinden önemli bir farkla ayrıldığını belirtiyor. Perks’e göre bu diyet; yalnızca sağlıklı değil, aynı zamanda çevre dostu ve sürdürülebilir bir yaklaşım sunuyor.
Perks, “İskandinav diyeti; yağlı balık, orman meyveleri, kök sebzeler, fermente süt ürünleri ve tam tahıllar gibi mevsimsel ve antiinflamatuvar gıdalar açısından oldukça zengin. Aynı zamanda kişiselleştirilmiş beslenme terapilerinde gördüğümüz birçok temel ilkeyi de içinde barındırıyor” ifadelerini kullanıyor.
BAĞIRSAK, METABOLİZMA VE BEYİN SAĞLIĞINA KATKI
İskandinav diyeti; yüksek lif, omega-3 yağ asitleri, polifenoller ve temel mikro besinler açısından güçlü bir içerik sunuyor. Bu sayede:
- Kalp ve damar sağlığı destekleniyor
- Metabolik denge korunuyor
- Bağırsak mikrobiyotası çeşitleniyor
- İltihaplanma azalıyor
- Bilişsel sağlık olumlu etkileniyor
Yerel ve mevsimsel ürünlere odaklanması da bu faydaların kalıcı olmasına katkı sağlıyor.
KİLO VERMEDE DE ETKİLİ
Daha önce yapılan bir başka araştırma, geleneksel İskandinav diyetinin işlenmiş gıdalarla dolu Batı tipi beslenmeye kıyasla kilo verme konusunda da daha etkili olduğunu ortaya koymuştu.
Kopenhag Üniversitesi tarafından yürütülen çalışmada; orman meyveleri, kuruyemişler, tam tahıllar ve balık ağırlıklı geleneksel Danimarka yemeklerini tüketen katılımcıların, Batılılaşmış Danimarka diyeti uygulayanlara göre üç kat daha fazla kilo verdiği belirlendi.
