Panikatak geçirmeye artık son! Aslında hastalık değil

Panikatak geçirmeye artık son! Aslında hastalık değil

Uzman Psikolog Hande Nacar Baş, panikatak ile mücadele eden kişilerin neler yapması gerektiğini açıklarken, bu durumun aslında tek başına bir hastalık olmadığını belirtti.

Uzman Psikolog Hande Nacar Baş, milyonlarca insanın savaş verdiği panikatak ile ilgili olarak önemli açıklamalarda bulundu. Çoğunlukla kalp krizi ile karıştırılan, beklenmedik bir anda ortaya çıkan korku nöbetlerine panikatak ismi verildiğini söyleyen Psikolog Baş, “Kişinin nabzının hızlanması, göğüste sıkışma yahut ağrı, nefes darlığı, boğulur gibi hissetme, baş dönmesi, sersemlik, bayılacakmış hissi, mide bulantısı gibi fiziksel belirtilerin yanı sıra ölüm korkusu ya da kontrolü kaybetme korkusu şeklinde belirtiler veren ve bu belirtilerin en az dört tanesinin taşındığı zaman kişide panik atak olduğunu düşünüyoruz” ifadelerini kullandı.

Her yüz kişiden dördünde görülen panikatağın görüldüğünü söyleyen Baş, bu durumun kadınlarda görülme oranının daha yüksek olduğunu ve genel olarak 25-35 yaşlar arasında, evhamlı olan, hayata ve geleceğe dair plan yapan insanlarda daha sık rastlandığını açıkladı.

"PANİKATAK BİR HASTALIK DEĞİL BELİRTİDİR"

Panik bozukluk ve panikatak arasındaki farkları da açıklayan Baş, “Panik bozukluk hastalığının en önemli belirtisi olan panik atak, tek başına bir hastalık değil; panik bozukluğu hastalığının belirtisidir. Panik bozukluğu ise, beklenmedik anlarda yaşanan ve tekrarlayıcı panik atakların görüldüğü, panik atakların olmadığı zamanlarda kişinin panik atak yaşamaktan korktuğu ve istemsizce vücuduna kulak verdiği, sıklıkla fiziksel sağlığını düşündüğü ve ölüm korkusu ya da hasta olma korkusu taşıdığı bir ruhsal hastalıktır” şeklinde konuştu.

Psikolog Baş, panikatakların psikolojik olarak yıpranmış insanlarda daha sık görüldüğünü söylerken, uzun bir müddet görmezden gelinen sorunların artık çözülme vaktini haber verdiğini ve “zihnin vücut yardımıyla çığlığı” olarak tanımladığını açıkladı.

0rjaav80.jpg

SEBEBİ NE?

Tedavisine psikiyatr ve psikologlar ile birlikte başlanması gerektiğini söyleyen Psikolog Baş, “Panik bozukluğun ilk sebebi, beynimizde nöron adı verilen sinir hücrelerinden salgılanan, heyecan ve duygusal yaşantılarımızı düzenleyen bazı beyin hormonlarının anormal çalışmasıdır. İkinci sebepse, çocuk yaşlarda eksikliğini hissettiğimiz bazı duyguların telafisini yapamamamız, affedemediklerimiz, kayıplarımız ya da kendimize duyduğumuz öfkedir. Uzunca bir müddet kendimize acımasız davranmamızdır” dedi.

TEDAVİSİ MÜMKÜN MÜ?

Psikolog Baş, panik bozukluğun tedavisinin var olduğunu söylerken, “Tedavisi mümkün bir hastalık olan panik bozukluk, tedavi edilmediği noktada kişinin hayatını zorlaştırmaya devam eder” ifadelerini kullandı.

PANİKATAK GEÇİRDİĞİMİZİ NASIL ANLARIZ?

Psikolog Baş, panikatak belirtilerini ise şu şekilde açıkladı:

“Sıklıkla karşımıza çıkan ve yazılarda yer verilen klasik paniğin yanı sıra, kognitif panik, non kognitif panik, noktural panik, gastro intestinal panik ve korkusuz panik, panik atağın türlerini oluşturur. Klasik panik, kalp krizi ile karıştırılan, çarpıntı ile başlayıp nefeste daralma ile devam eden panik atak türüdür. Kognitif panik ise kişinin aklını kaçırmasından korktuğu, ruhunun bedeninden ayrıldığı hissine kapıldığı bir tür panik ataktır. Non kognitif panik ise kişinin yalnızca fenalık hissi hissettiği panik ataklara denir. Hafif bir çarpıntı ve nefes daralması görülebilir fakat klasik panik kadar yoğun değildir. Kişinin uyku esnasında panikle uyandığı, uyku anında kişinin korku hissettiği panik türü ise noktural paniktir. Gastro intestinal panik, mide ve karın bölgesinin panik alarmı vermesi ile oluşan panik türüdür. Kişide bulantı, şişkinlik, gaz veya ishal görülebilir. Son olarak korkusuz panik, anksiyete görülmeden yaşanan panik türüdür. Sebebi fizyolojik algılanır, bu sebeple psikologlara başvuran panik atak hastalarının azınlığıdır.”

panik-atak-16430617702196-b.jpg

PANİKATAK GEÇİRİRKEN NE YAPMALIYIZ?

Panikatak esnasında neler yapılması gerektiğine de değinen Psikolog Baş, “Öncelikle nefes alışverişi düzenlemek çok kritik ve önemlidir. Panik yaşandığı an kişinin uygun bir yere oturup, kaslarını serbest bırakması ve ardından bir elini kalbine diğerini karnına koyması gerekmektedir. Çünkü nefes alırken hareket eden göğüs değil karın yani diyafram olmalıdır. Kişi karnını şişirerek, burnundan 5 saniye derin nefes almalı, aldığı nefesi 4 saniye karnında tutmalı ve ardından yavaş yavaş üç saniye içerisinde ağızdan vermelidir. Bu yöntem kişinin vücudundaki oksijen miktarının artmasına ve bu sayede kasların rahatlamasına sebep olacaktır. En fazla 5 defa bu çalışmayı yapmalısınız” şeklinde tavsiyelerde bulundu.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN