Salim Uslu'dan Hüseyin Sözlü'nün 'İskilipli Atıf Hoca' hakaretine tepki!

Salim Uslu'dan Hüseyin Sözlü'nün 'İskilipli Atıf Hoca' hakaretine tepki!

AK Parti Çorum Milletvekili Salim Uslu İskilipli Atıf Hoca’ya hakaret eden MHP'li Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'ye çok sert tepki göstererek, MHP'ye de çağrı yaptı.

Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü'nün İskilipli Atıf Hoca'ya yönelik sözlerini ayak üstü söylenmiş sözler olarak değerlendiren ve MHP'nin de Hüseyin Sözlü'yü kınaması gerektiğinin altını çizdi. MHP'li Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, İskilipli Atıf Hoca hakkında şu ifadeleri kullanmıştı: "Milli mücadele döneminde de bu millet gevşek din adamları görmüştür. Şeyh Sayitleri, Seyit Rızaları, işbirlikçi İskilipli Atıf Hocaları görmüştür. Onlar gibi kalleş ve kancık ruhlu olmayın. Atatürk'ün arkasında olup milli mücadele için Anadolu'yu adım adım arşınlayan ve camilerde hutbe okuyan İslam alimi, İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Akif'i kendinize örnek alın" dedi.

"Belediye başkanı haddini aşmıştır..."

Teröre karşı düzenlenen bir mitingde Atıf Hoca'nın dolgu malzemesi olarak kullanılmasının büyük yanlış olduğunu değerlendiren Salim Uslu, “Sayın Belediye Başkanı bence haddini aşmıştır. Eğer bilmeden söylediyse burada ciddi bir cehalet var, Atıf Hoca'yı ve onun mücadelesini tanımıyor demektir. Tanımasa bile o mücadele ve o insana hukuksuz bir şekilde idam edildiği için saygı duyması ve Atıf Hoca'nın bir ilim adamı olduğunu bilmesi gerekir. Eğer bilerek yaptıysa bunun kabul edilebilir ve tolere edilebilir bir yanı yoktur. Çünkü, ‘İşbirlikçi Atıf Hoca' iddiasında bulunmuştur ve ‘kalleş ruhlu' olmakla itham etmiştir. Oysa Atıf Hoca İstiklal Harbinde Kuva-i Milliye'yi destekleyen açıklamalar yapmıştır. Kuva-i Milliye aleyhinde yayınlanan bildirilere imza koymamıştır ve kendisi ile ilgili spekülasyonları da o günkü gazetelerde tekzip etmiştir. Daha sonra bilahare alınmak üzere idam kararı verilmiştir, 4 gün içinde yargılanıp, savunması dahi alınmadan idam edilmiştir. İdamından 1.5 yıl önce yazdığı bir kitaptan dolayı, yani düşüncesinden dolayı. Oysa düşünceye özgürlük denilen bir ortamda, üstelikte bir ilim erbabının, bir müderrisin düşüncelerine karşı bir tahammülsüzlük vardır ve nitekim Meclis'te bulunan İstiklal Mahkemesi zabıtları incelendiğinde, Atıf Hoca'nın kitapları incelendiğinde gerçek ortaya çıkmaktadır. Ama belli ki, Sayın Belediye Başkanı Atıf Hoca'yı tanımıyor, yazdıklarını bilmiyor. Teröre karşı bir mitingde Atıf Hoca'nın dolgu malzemesi yapılıyor olması yanlıştır” dedi.

"İskilipli Atıf Hoca'nın bir devrin din mazlumudur"

İskilipli Atıf Hoca'nın bir devrin din mazlumu, özgürlük mücadelesinde bayrak olmuş bir isim olduğunu kaydeden Salim Uslu, “Atıf Hoca her ne kadar İskilipli ise de aynı zamanda bütün ümmetin gönlünde taht kurmuş bir alimdir. Milli Mücadeleye katkı vermiş bir alimdir. Türkiye'de Cumhuriyetin ve demokratik değerlerin doğru oturması konusunda katkı vermiş bir isimdir. Ama ne yazık ki, hukukçu bile olmayan, kimi milletvekillerinin İstiklal Mahkemelerine atanmasıyla birlikte idamına karar verilmiştir. Ben bunu ayak üzeri söylenmiş sözler olarak kabul ediyorum. Gönderdiğimiz kitapları okuyarak Atıf Hoca'nın kendi ağzından ve kaleminden öğrenir” diye konuştu.

"Bu zat için derhal girişimler başlamalı"

MHP'nin belediye başkanı hakkında gereken işlemleri başlatması gerektiğinin altını çizen Salim Uslu, “Yapılması gereken, Atıf Hoca'yı ve onun gibi mazlumlara, mağdurlara sahip çıkmak adına, hukukun üstünlüğü adına MHP'nin derhal bir soruşturma başlatması, ya bu zatın kamuoyundan derhal özür dilemesi ya da kendi iç tüzüklerini işleterek bu zat hakkında gereken işlemi yapması gerekir. Geçmişe söverek, geçmişteki ayıpları ve defoları karartarak, yalan söyleyen bir tarihin ağzı ile konuşuyor olmak modern toplum bireylerine yakışmayan bir davranıştır. Hele de kendisini milliyetçi ve muhafazakar olarak tanımlayan bir siyasi parti ile asla bağdaşmaz. MHP'nin derhal bu zata karşı gereken girişimleri başlatması gerekiyor” şeklinde konuştu.

"Belediye Başkanı'ndan özür bekliyoruz"

Atıf Hoca'nın halka mal olmuş bir isim olduğunu kaydeden ve birlik ve kardeşliğe ihtiyaç duyulduğu bir dönemde Atıf Hoca'nın bu şekilde anılmasının kendilerini üzdüğünü belirten İskilip Belediye Başkanı Recep Çatma ise, “Sayın Belediye Başkanımızın bilgi eksikliğinden dolayı böyle bir tavır içinde olduğunu düşünüyorum. Kendisini basın yoluyla İskilip'e Atıf Hoca'yı ve ailesini daha iyi tanıması adına davet ettik. Kendisine Atıf Hoca'nın kitaplarını gönderdik. Kendisinin Çorumlulardan, İskiliplilerden ve halkımızdan özür dileyeceğini düşünüyoruz. Yapılan talihsiz açıklama hem AK Partilileri hem MHP'lileri son derece üzmüştür” açıklamasında bulundu.

İskilifli Atıf Hoca kimdir?

Babası Akkoyunlu aşiretinin İmamoğulları ailesinden gelen Hasan Kethüdaoğlu Mehmed Ali Ağa, annesi Mekke'den göç etmiş, Arap Ben-î Hattab aşiretinden Nazlı Hanım'dı. 1875 yılında, Bayat'ın Toyhane köyünde doğdu. Altı aylıkken öksüz kalan Mehmed Atıf, dedesi Hasan Kethüda'nın himayesinde yetişti.

Köy hocasından başladığı tahsiline 1891'den itibaren iki sene İskilip'te devam etti. 1893'ün Nisan ayında İstanbul'a gelerek medrese eğitimine burada devam etti. 1902'de medresedeki öğrenimini tamamladı. 1905 yılında, İstanbul'daki Fatih Camii'nde ders vermeye başladı. Bir ara Şeyhülislam tarafından Bodrum'a sürüldü. Burada para toplarken ihbar edilmesi üzerine, eski medrese arkadaşlarından Kırımlı İbrahim Efendi'nin pasaportuyla Kırım'a kaçtı. II. Meşrutiyet'in ilanından sonra İstanbul'a döndü ve sonraları katıldığı 31 Mart İsyanı'nda tutuklandı. 1913'te, Mahmud Şevket Paşa'nın öldürülmesi olayında suçlu bulunarak 5,5 yıllığına Sinop'a sürüldü. Serbest kaldıktan sonra müderrisliğe devam eden Mehmed Atıf Hoca, 15 Şubat 1919'da kurulan Cemiyet-i Müderrisin'in kurucuları arasında yer aldı.

Atıf Hoca, şapka devriminden önce yayımlamış olduğu Frenk Mukallitliği ve Şapka risalesinde Müslümanları amel-iman bütünlüğüne davet ediyordu. Müslümanların Müslüman olmayanların kılık kıyafet ve kültürel alışkanlıklarına benzemeye çalışmasının caiz olmadığını söylüyordu. Bir Müslüman ile Hıristiyanın veya bir Yahudinin kılık kıyafetinden ayırt edilebileceğini, hatta edilmesi gerektiğini savunuyordu. Kendi ifadeleriyle "Batı medeniyeti ancak insanın hayvani ve cismani yönüne hizmet ediyor"du.

26 Aralık 1925'te, risaleyi yayınlayan ve dağıtanlarla birlikte, 13 kolluk kuvveti gözetiminde Ankara'ya gönderildi. 26 Ocak 1926 Salı günü Ankara İstiklal Mahkemesinde yargılandı. Risaleyi kanunun çıkarılmasından önce yayınlamış olduğunu, içerikleriyle ilgili görüşlerinden vazgeçmemiş olduğunu, bununla birlikte kanuna karşı bir harekette bulunmadığı şeklinde bir ilk savunma yaptı. Mahkeme başkanının şapka ve sarığı karşılaştırarak, ikisinin de bez parçasından ibaret olduğunu söylemesine karşılık, hakimin arkasındaki bayrağı göstererek onun hammaddesinin de İngiliz bayrağının hammaddesiyle aynı olduğunu söyleyerek cevap verdi.

Savcı, İskilipli Atıf Hoca için 3 yıl hapis cezası istedi. Mahkeme, müdafaa için bir gün sonraya bırakıldı. Ancak Atıf Hoca savunma haklarından tümüyle vazgeçtiğini belirtti. Ertesi gün, mahkeme reisi Ali Çetinkaya, savunma yapmaya gerek görmeyen Atıf Hoca'yı idama mahkûm etti. Atıf Hoca 1 hafta sonra Ankara Samanpazarı Meydanı'nda asıldı. Ölümünden sonra Ankara'da bulunan mezarı, 2009 yılı başında bulunduğu park yerinden alınarak İskilip Gülbaba mezarlığına taşındı. Mezar yeri değişikliği 2010 yılı başında kamuoyunun bilgisine sunuldu.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN