Altın madalya Tokyo'da gelecek

Altın madalya Tokyo'da gelecek

Daha önce 2016 Rio Olimpiyatları’nda da sahne alan ancak madalya sevinci yaşayamayan Süleyman Atlı, Tokyo Olimpiyatları’nda altın madalya için mücadele edecek. Milli güreşçinin sıkletinde 16 sporcu yarışacakken bu güreşçilerden yalnızca ikisinin olimpiyat deneyimi bulunuyor.

OĞULCAN ÇOKSAYAR

Polonya’da düzenlenen Avrupa Güreş Şampiyonası’nda 57 kilo serbest stilde altın madalyayı boynuna geçiren Süleyman Atlı, gözünü Tokyo Olimpiyatları’na çevirdi. Avrupa şampiyonu olarak Tokyo’nun yolunu tutacak milli güreşçinin, mindere çıkış hikayesi, pandemi sürecindeki çalışmaları, son turnuva performansları, olimpiyatlardaki hedefleri ve çok daha fazlasını gelin bir de kendisinden dinleyelim...

Ata sporumuz olan güreş ile ilk ne zaman tanıştın, o dönemler sürecin buraya kadar gelebileceğini düşünmüş müydün?

Ben 12 yaşındayken başladım bu spora. Ama ilk yağlı güreş müsabakası izlemeye gitmiştik orada tanıştım diyebilirim. O zamanlar ufak tefek bir çocuktum 16 kilo civarındaydım. O zamanlar düşündüğüm şey hep kalıplı insanların güreştiğiydi. Bir de küçükken dedeme düşkün bir insandım ben. Dedem de ben 6 yaşındayken vefat etti. Güreşi izlemeye gittiğinizde küçük çocuklar güreşirken dedemler ve o yaş grubunun o kadar hoşuna gidiyordu ki o zaman dedim ‘ben güreşçi olacağım.’ Tabii ki bunu söylediğimde 16 kiloydum. Burada ailemin desteği çok etkili oldu. Ailem o dönem çok zayıfsın, nasıl yapacaksın demedi ve bana destek oldu. İlk müsabakam yağlı güreşti ve ikinci olmuştum sonrasında da okullar açılmıştı. O sırada futbol oynuyordum ve güreş ile futbol arasında kalıyordum. Kemal Alibilek diye bir öğretmenimiz vardı ve bir gün sınıfa girip ‘güreş yapmak isteyen var mı?’ dediğinde ben de parmak kaldırdım ve o gün kaderimi çizdim.

O dönemler bir idolün var mıydı peki?

Güreşe ilk başladığım dönemler bir idolüm yoktu açıkçası. Tam olarak kimlerin güreştiğini, kimin bu işte çok popüler olduğunu veya kimin daha iyi olduğunu bilmiyordum ilk iki sene. Bu dönem benim idrak etme sürecimdi. İlk güreş eğitimine gittiğimde benim hocam vardı Mehmet Güçlü. Onu idol olarak almıştım. 1980’de Kırkpınar Başpehlivanı’ydı kendisi. Büyükler Avrupa ikinciliği de vardı. O yüzden idol almak için o zamanlar çok uygun bir isimdi. Ki hala da idol sporcularım arasında yer alır. Örnek aldığım kişiden eğitim alıyor olmak da bana çok şey kattı.

Günümüze dönersek... Geçtiğimiz aylarda düzenlenen ve altın madalya ile tamamladığın Avrupa Şampiyonası’nı performansın ve hedeflerin doğrultusunda değerlendirebilir misin?

Bildiğiniz üzere koronavirüsün etkili olduğu bir dönemdi. Vücudumun ve formumun bir turnuvada, güreş esnasında nasıl olacağını tam olarak bilemiyordum. Bu süreçte birkaç tane turnuvaya gittik ama ben bir yılda 12-13 turnuvaya giden bir sporcuyum. Avrupa Şampiyonası öncesinde 1-2 tane turnuvada yer aldık. Yani şampiyona öncesinde 4 maça çıktım. Bu sebeple Avrupa Şampiyonası’nda nasıl bir performans sergileyeceğimi bilmiyordum. Aslında kendimi iyi hissediyordum, antrenmanlarda kendimi iyi görüyordum ama içimde hep bir stres vardı. ‘Acaba nasıl olacak?’ diye düşünmeden edemiyordum. Çünkü bu yıl bir de Tokyo Olimpiyatları var. Olimpiyatlardan önce kendimi kesinlikle göstermem, ‘ben hala buradayım’ demem gerekiyordu. Çünkü 2019 Dünya Şampiyonası’nda benim hedefim şampiyonluktu. Dünya Şampiyonu olup Tokyo’ya gitmeyi hedefliyordum. Finalde bir taktik hatası oldu, beklenmedik bir şekilde yakalandım. Nasipte yokmuş o sene erteleme kararı geldi. 2021’e ertelenmesi ile Tokyo’ya son Avrupa şampiyonu olarak gideceğim. Bir nevi istediğim de olmuş gibi bir durum söz konusu.
Daha önce de Avrupa Şampiyonası’nda zafere ulaşan bir sporcu olarak diğer finaller ile pandemi gölgesinde geçen bu final arasında nasıl bir farklılık vardı?

Bu Avrupa Şampiyonası benim için çok stresliydi açıkçası. İlk turdan final maçına kadar benim için hep bir final karşılaşması gibi oldu. Tamamen temkinli, ne yaptığını bilen, ne yaptığını kontrol edebilen bir performansım vardı. Her zaman maçın içindeydim. Genel olarak baktığımda gerçekten çok iyi geçti. Kendimi iyi gördüm açıkçası. Çünkü çok az bir turnuva ile bu derecede yaptığım maçlarda aldığım sonuçlar ve performansım beni mutlu etti. Olimpiyatlar öncesinde büyük bir moral oldu benim için. Zaten, Tokyo Olimpiyatları öncesinde en büyük organizasyondu Avrupa Şampiyonası. En stresli maçım da doğal olarak final maçıydı. Rus bir rakibim vardı. Ben 3 seneden beri Avrupa Şampiyonası’nda final oynuyorum. 2019’da birinci, 2020’de ikinci ve 2021’de de yeniden birinci oldum. Finallerimin üçü de Rus rakiplere karşıydı. Ama bu sene oynadığım final diğer iki seneye göre daha stresliydi. Çünkü rakibim biraz daha genç ve hiç güreş stilini bilmediğim bir sporcuydu. Analiz etmek için fırsatım da olmadı. U23 Avrupa Şampiyonası’nı kazanmış bir ve iyi sporcu. Ama maç istediğim gibi gitti, tamamen benim kontrolümdeydi ve sonuç olarak benim için güzel geçti.

Tokyo Olimpiyatları için hazırlıklarınız nasıl gidiyor? Kendini madalya için hazır hissediyor musun?

Aslında 2020 yılındaki olimpiyatların ertelenmesi bir nevi benim lehime oldu. Çünkü ben kilo düşen bir sporcuyum. 8-9 kilo arasında ciddi bir kilo düşüyorum. O yıl 6 tane turnuvaya kilo düşmüştüm, Tokyo Olimpiyatları’na tabii ki en iyi şekilde hazırlanıp gidecektim ama 2021’e ertelenmesi hazırlık açısından benim için daha iyi oldu. 2020’de tam istediğim gibi olamayacaktım ama şimdi tam istediğim seviyedeyim. Bu salgın döneminde dinlenme fırsatı buldum. Hem bedenimi dinlendirdim hem de çok güzel bir sezon geçirdim. Daha sıkı bir hazırlık fırsatım da oldu. Bolu’da kampa girdik son bir buçuk aydır buradayız. Her şey şu an istediğimiz gibi gidiyor. Hem moral hem de çalışma açısından. Bir ay gibi bir süremiz kaldı kendimi hazır hissediyorum. İnşallah o altın madalyayı almak istiyorum. Artık zamanının geldiğini düşünüyorum. Avrupa ve Dünya şampiyonluklarım var. Buralarda ikincilik ve üçüncülüklerim var. Olimpiyat madalyam yok ve bu eksiği tamamlamak istiyorum.

Olimpiyat Oyunları’nda ikinci kez boy göstermenin getireceği avantajlar olacak mı?

2016’da Rio Olimpiyatları’nda katıldığımda 21-22 yaşındaydım. Biraz tecrübesizdim açıkçası. Rio’ya ilk gittiğimde kendimi kaybettim. Maria Sharapova ile aynı yemekhanedesin, Usain Bolt ile aynı yolda yürüyorsun... Bu 22 yaşındaki bir sporcu için gerçekten inanılmaz bir şey. Bu seviyede bir organizasyonda kendini kontrol edemeyince direkt dağılıyorsun. Ki ben bunu yaşadım. Ben olimpiyatlarda olduğumu maçın ikinci devresinde anladım. Ama bu tecrübe Tokyo’da bana çok büyük avantaj sağlayacaktır. Çünkü olimpiyatlarda ben de dahil benim sıkletimde şu an 16 kişi var. Olimpiyat deneyimi bulunan sadece ben ve Kazak bir sporcu var. İlk olimpiyatında üst düzey bir başarı sergilemek de çok üst düzey bir yetenek isteyen bir durum diye düşünüyorum. Orada nasıl bir psikoloji ile karşılaşacağımı biliyorum. Oradaki atmosferi biliyorum. Tüm bunlar sayesinde kendimi başarı için hazır hissediyorum. İnşallah bu başarı da altın madalya olacak.

Göz önünde olan ve ‘Son Avrupa Şampiyonu’ apoleti ile Tokyo’ya giden bir sporcu olarak rakiplerin için en büyük hedef haline gelebilirsin. Stilinin bilinmesi açısından bu durum için bir önlem hazırlığın var mı?
Benim diğer rakiplerime göre avantajlarımdan birisi de her turnuvada farklı bir oyun yapabiliyorum. Tabii ki iyi olduğum oyunları da minderde uyguluyorum ama mutlaka yeni bir oyun ekliyorum. Gizli bir silahım illa ki oluyor. Tabii ki Tokyo Olimpiyatları için de böyle bir hazırlığım var. Bunun üzerine 4-5 aydır çalışıyorum. Her antrenmandan sonra tekrar yapıyorum. Vücudumun hazır olması için sıkı çalışıyorum. Çünkü vücut ile beynin bu gibi anlarda bir hareket etmesi önemli. Analiz bu aşamada çok kritik. Ben nasıl rakiplerimi analiz ediyorsam onlar da beni ediyordur. Ama maç içinde neyin nasıl yapılacağı en önemli şey.

Türk güreşinin dünyadaki konumu için neler söylemek istersin. Kendi açından nasıl bir katkı verebilirsin?

Türk güreşi sıralamada ilk 5’e girebilecek bir takım. Takım kaptanımız Taha Akgül son olimpiyat şampiyonu, grekoromende Rıza Kayaalp var... Takımdaki herkes şampiyonluk potansiyeli olan sporcular. Serbest sıklette şu anki jenerasyonun 2024 Paris’te de olacağını düşünüyorum. Şahsi hedefim her zaman şampiyonluk oldu. İkinci, üçüncü olduğum da hatta ilk turda elendiğim zamanlar da dahil hiçbir zaman şampiyonluk dışında bir hedef düşünmedim. Her daim hedefim en üst seviye oldu. Bu olimpiyatlar için de gerçekten zamanı geldiğini düşünüyorum. Çünkü olimpiyatlar çok farklı. Kimisine çok erken yaşta nasip oluyor kimisine ileri denecek yaşlarda. Ben şu an 26 yaşındayım, hem genç hem de tecrübeliyim. Ben psikolojik olarak öyle düşünüyorum ve hissediyorum ki bu yıl benim yılım olacakmış gibi düşünüyorum. Bir kapı açılmış gibi hissediyorum. 26 yaşında belli bir aşama kat edebilmiş bir sporcu olarak Tokyo 2020’nin benim için güzel olacağını düşünüyorum.

Güreşte bir yerlere gelmek isteyen sizden sonraki jenerasyon için önerebileceğin bir şey var mı?

Aslında bir şey yapmalıyız. Ben de gençtim ve aslında birisi bana kilo düşmeyi ya da yaşayacağım zorlukları önceden anlatabilse, yol gösterebilseydi her şey daha farklı olabilirdi. Kendi branşım için söylemek gerekirse güreş sporu ile ilgili hiç kitap yok. Ben gelecek nesillere yol göstermesi açısından bir kitap kaleme almak istiyorum. Elimden geldiği kadar başladım. Ben de dipten gelen, en alttan en üst seviyelere çıkmayı zorlayan bir sporcuyum. Nasıl başarmaları gerektiği, nasıl pes etmemeleri gerektiğine dair gençlere yol göstermeyi umuyorum. Gençlerimiz istediği her şeyi yapabilir ama önemli olan ne kadar istediğidir. Bunu benim gibi hayat mottosu edinebilirler.

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
YORUMLAR
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN