Tahtacı Fatma Şimşek kimdir, kaç yaşında, nereli, ne iş yapıyor? İşte hayat hikayesi

Tahtacı Fatma Şimşek kimdir, kaç yaşında, nereli, ne iş yapıyor? İşte hayat hikayesi

Toros Dağları'nda orman işçiliği yapan 12 yaşındaki Fatma Şimşek'in hayatı, 1979 yılında belgesel olarak çekilmişti. Süha Arın'ın 28 dakikalık doğaçlama çekilen ödüllü filmi, video paylaşım sitesi Youtube'da 1.9 milyon izlenmeye ulaştı. İşte, Tahtacı Fatma Şimşek biyografisi...

Ünlü belgeselci Süha Arın'ın 'Tahtacı Fatma' belgeseli, 1979 yılında katıldığı Antalya Altın Portakal Film Festivali'nde 'Altın Portakal' ödülüne layık görüldü. Ardından Balkan Film Festivali'nde birincilik, Şam Film Festivali'nde ise 'Gümüş Kılıç' ödülüne layık görüldü. Fatma Şimşek nezdinde çocuk işçiliğe dikkat çekene belgesel film, Youtube'da hiçbir reklamı yapılmaması karşın 1.9 milyon kez izlenerek büyük beğeni topladı.

TAHTACI FATMA BELGESELİ

Tümüyle doğaçlama çekilen belgeselde, ileri görüşlü, kendilerini çok iyi yetiştiren, sürekli tartışan ve kendi içlerinde mutlu olmayı öğrenen insanların hikayesine şahit oluyoruz.

Toplumsal gerçeklerin gözler önüne serildiği Tahtacı Fatma belgeseli, 28 dakika sürüyor ve bu aslında bir ömre bedel olan 28 dakikanın sonunda, derin ve uzun bir yutkunmamız oluyor.

Süha Arın, Tahtacı Fatma belgeselinin çekimlerinden önce, 1978'de TRT'nin kendisinden çekmesini istediği, adı 'Yörük Elif' olacak belgesel için Toros Dağları'nda çalışma yapar. Bu çalışma esnasında da, ormanda gezerken tahtacılarla karşılaşıyor.

2020-12-06-170813.jpg

Fatma Şimşek, nam-ı diğer 'Tahtacı Fatma' ile de bu vasıtayla karşılaşıyor. Süha Arın, kimse tahtacılarla ilgili çekilecek bir belgesele para desteği vermediğinden, tüm finansmanı kendisi karşılıyor.

Hiç adeti olmadığı üzere filmini bir festivale de yolluyor. Belgesel, bu festivallerden de, beklemediği şekilde ödüllerle dönüyor. Süha Arın, Şam'da düzenlenen film festivalinde 'Gümüş Kılıç' ödülünü kazandığını ise sonradan öğrenmiş.

1942'de dünyaya gelen Süha Arın'ın, 2004 yılında kalp rahatsızlığı nedeniyle 62 yaşında vefat ettiğini belirtelim.

2020-12-06-170830.jpg
Süha Arın

TAHTACI FATMA ŞİMŞEK'İN HAYAT HİKAYESİ

1965 yılında Antalya'da dünyaya geldi. Çocuk yaştayken, ilkokulun ardından orman işçisi olarak çalışmaya başladı.

Fatma Şimşek'in ailesi, Toros Dağları'nda tahtacılık yapıyor. Tahtacılık sadece bir meslek değil, genelde ormancılıkla iştigal eden Türkmen Alevilerinin oluşturduğu bir sosyal grup. Yerleşik hayata çok geç geçmeleri hatta hâlâ yer yer geçmemeleri nedeniyle, Türkiye'nin en geri kalmış sosyal gruplarından. Ahali tarafından ya Alevi olmaları, ya da göçebelikten gelen uyumsuzlukları nedeniyle ötekileştirilip dışlanırlar.

Fatma Şimşek, Toros Dağları'nda tahtacılık yaparken, belgesel yapımcısı Süha Arın'ın kendisini fark etmesine üzerine 'Tahtacı Fatma' filmine konu oldu. Tahtacıların hayatlarını, beklentilerini, umutlarını ve problemlerini yalın ve etkili bir dille anlatan belgesel, Ülkenin toplumsal arka planı ve sınıfsal geçmişi adına, 1979 yılına ait çok önemli bir arşiv niteliğinde.

Süha Arın, Fatma Şimşek ile ilgili şunları söylemişti: "Ailecek, büyük tehlike altında çoluk çocuk kadın erkek hepsi bir arada çalışıyorlar. Çok iyi eğitilmiş gibi görünüyorlar, çok açık fikirliler. Sorulara çok net, açık yanıtlar veriyorlar. Dünya görüşleri benim tahmin ettiğimden çok çok ileride, çok farklı bir düzeyde. Beni çok etkiledi bunlar. Fatma'yı o zaman gördüm. 12 yaşında bir kız çocuğu ve hayalleri var. Ama ailesiyle birlikte dağa çıkıp ağaç kesme zorunluluğunu duyuyor, onlara yardımcı oluyor. Dedim ki, 'İlk fırsatta tahtacılarla ilgili bir film yapacağım."

2020-12-06-170758.jpg
Fatma Şimşek / 1978

Fatma Şimşek, belgeselde kendini şu sözlerle anlatmıştı:

"Benim adım Fatma Şimşek. İlkokulu bitirdim. 12 yaşındayım. Babam tahtacılık yapıyor. Annem hasta olduğu için ormana gelmiyor. Genellikle köyde kalıyor, annem yokken burada işleri ben yapıyorum. Ağacın çok işleri var adamı yoracak. Ağacı yıkıyorsun, metre ile ölçüp kesiyorsun, kabuğunu soyuyorsun, odunları topluyorsun, odunları çekiyorsun, tomruğunu çekiyorsun, teslim ediyorsun bir sürü işi var.

Patates yaparım, fasulye, makarna, pilav. En çok sevdiğim yemek, et, fasulye, piyaz bunlar. Lokantadaki yemeklerin hepsini severim.

Gördüğüm en güzel rüya, annem, babam, ben bir yolda gidiyorduk. Arkamızdan küçük boylu bir dede geldi. Bir ağacın dibine durduk. Ağaç üstümüze eğilip eğilip kalkmaya başladı. O dede 'yanıma kaçın' dedi, 'ağaç üstünüze göçer' dedi. Oradan geçtik, eve vardık, uyanıverdim.

İlkokulu bitirdikten sonra ortaokula girmek istiyorum, ne babam vermez. Annem hasta en büyük ablam da yok, evin işine kim bakacak?

Ben böyle göç etmeyi sevmiyorum. Hemen rezil oluyor, her yerden her yere göç. Bir yerde durdun mu durmalısın. Bir yerde durdun mu bir gelirin olmalı, yiyip yiyip yatmalısın. Ben devamlı bir yerde kalmak istiyorum bir evim olmasını istiyorum.

Ben hayatımda hasta olduğumda ağlarım, abim döver ağlarım, annem azarlar ağlarım. Babam hiçbir şey yapmaz, babam beni çok sever.

Okusam öğretmen olmak isterdim. Öğretmen olmak iyi, maaş aylık alıyorsun. Doktor da olsam olurdu. En istediğim şehirde yaşamak. Orda aylıklı bir memur olacaksın şehirde yaşayacaksın. Şehirde rahat ediliyor dağdaki gibi rezil olunmuyor, hem de aylık alıyorsun, memur oluyorsun para kazanıyorsun.

Biz aylıklı değiliz ki biz ormanda çalışıyoruz. Onlar şehirde. Devlet bizi ne etsin? Biz ölesiye orman yaşarız."

2020-12-06-170859.jpg

TAHTACI FATMA'NIN SON HALİ

OdaTV'den Yusuf Yavuz'un 2013 yılında görüştüğü Fatma Şimşek, aradan geçen 34 yılda neler yaptığını şöyle anlatmıştı:

Belgeseldeki insanlara ne oldu, içlerinde yaşayanlar var mı? Mesela yaşlı bir teyze vardı, "hastayım ben kuzum" diyordu hani…

* O nenemdi, öldü.

Sizin nineniz mi?

* Babamın akrabasıydı ama yaşlı olduğu için biz ona nine diyorduk. İsmi Elif Şen'di.

Bir de "35 yaşındayım ama başım kel kaldı, dişlerim döküldü" diyen bir adam vardı...

* Ona 'Gabaş Ahmet' diyorduk ama soyadını hatırlayamadım şimdi. Hatırladım şimdi... Kara, Ahmet Kara... O da öldü...

Belgeselde yer alan bugün hayatta olan kimler kaldı sizin bildiğiniz?

* Bildiğim kadarıyla kardeşimle ben kaldım...

Ağabeyiniz yani...

* Evet. Hurşit Ağabeyim. O şimdi Antalya'da kendi işinde çalışıyor. Temizlik şirketi kurdu.

20 yaşında olduğunu ve lisede okuduğunu söyleyen, büyüyünce doktor olmak isteyen bir genç kız vardı Ona ne oldu?

* 'Erkek Melahat' derdik biz ona. (Gülüyor...) Lakabı öyleydi yani. Melahat Civaroğlu...

Doktor olabildi mi peki?

* Hayır. Okuyamadı. O da evlendi sonra.

Belgeselde saz çalıp ağıtlar, türküler söyleyen Aşık Mehmet Civaroğlu da öldü mü?

* Evet. O da öldü.

Kaç yılında evlendiniz peki?

* 1990 yılında evlendim.

tahtac-fatma-uzun-sredir-felli-olan-annesine-bakyor-001.jpg

"ŞEHİR ŞİMDİ BİR HİÇ BENİM İÇİN"

Bu döneme kadar yaşamınız nasıl geçti? İlkokulu bitirdikten sonra eğitime devam etmediniz sanırım...

* Hayır devam etmedim. Hep Tahtacılık yaparak devam etti hayatım. Sonra eşimle tanıştık ve evlendik. Evlendikten sonra Tahtacılık yapmadım artık. Babam 1994 yılında öldü. Kardeşimin yanında kalıyordu, Antalya'da. Orada öldü. Sonra götürüp köye (Akçaeniş) gömdük. Yani ondan sonra Tahtacılık bitti bizim için.

Belgeselde okumayı, öğretmen ya da doktor olmayı istediğinizi söylüyordunuz…

* Okumayı çok istiyordum ama babamın gücü olmadığından okuyamadım. Fakirdik, yoksulluk içindeydik...

Çadır hayatı mı iyiydi, yoksa şimdiki ev hayatı mı?

* Çadır iyiydi bence...

Neden iyiydi?

* Çünkü dünyaya doğduğunda; mal, mülk ve para içinde gelmiyorsun. Yokluk içinden mücadele ederek geliyorsun bu duruma. Bu duruma gelene kadar her şeyini kazanıyorsun ama sonunda sen tükeniyorsun. Şimdi benim her yerim ağrıyor. Bedeli çok ağır oluyor yani. Yaşamda bir şeyleri kazanmak için sağlığını feda etmek önemli değil. Çulla çaputla yaşa ama sağlığın yerinde olsun. En önemlisi bu benim için. Şimdi benim her şeyim olup da sağlığım yerinde olmayınca ben ne edeyim o parayı. Kazandığını sağlığın için, hastane, doktor, ilaç parasıyla gene kaybediyorsun. Yediğinin tadı olmuyor. Zevki yok. O dağlardan içtiğim suları arıyorum şimdi. Hem de nasıl arıyorum. Şimdi dolapta soğutup içiyorum, hiç... O zaman eline bir ekmek al ye, bir su iç oyna gez, süperdi... O yılları özlüyorum.

tahtac-fatma-fatma-yldz-imek.jpg
Fatma Şimşek / 2013

İlgili Haberler
Öne Çıkanlar
Diğer Haberler
Son Dakika Haberleri
KARAR.COM’DAN