Günümüzde, sosyal ağların kullanımındaki patlama, suçluluk eylemlerini doğrudan o platformlara taşıdı. İşten çıkarılan bir çalışanın adını belirten ve bu durumu tweetleyen bir şirket için kötü bir gelişme yaşandı ve şirket aleyhine tazminat cezasına hükmedildi. Kişisel bilgilerin sosyal medya üzerinde başkaları tarafından paylaşılması, suç teşkil etmektedir. Fakat bu türden bir olayla karşılaşanlar nerede ve ne sürede şikayet edebilirler? İşte ayrıntılar...
Teknolojik gelişmelerle beraber sosyal medyanın kullanımındaki ani artış, internet aracılığıyla bir dizi suçun işlenmesine yol açtı. Bu suçları işleyen birçok insan, gerçek kimliklerini saklayarak hareket ediyor. Fakat yakın zamanda yaşanan bir hadise, bu durumun tersini gösteriyor. Bir şirket, bir çalışanını işten çıkardı ve Twitter hesabı üzerinden bu kişinin adını deşifre etti.
Çalışan, bu durumu Kişisel Verileri Koruma Kurumu'na (KVKK) bildirdi. KVKK'nın şirketten aldığı yanıta göre, işten çıkarılan kişi ticari itibarlarına zarar veren eylemler içinde bulunmuş.
Fakat iş sözleşmesi feshedilen kişi adının kullanılması üzerine şirketi dava etti. Sonuç olarak, şirket aleyhine tazminat cezasına hükmedildi. Avukat Cansen Erdoğan, konuyla ilgili önemli noktaları belirtti ve kararı değerlendirdi.
GERÇEKTEN BÖYLE BİR USULSÜZLÜK OLUP OLMADIĞINI BİLMEMİZ GEREKİYOR
Kararın hem ceza hukuku hem de KVKK, yani Kişisel Verilerin Korunması Kanunu açısından iki şekilde incelenmesi gerektiğini söyleyen Avukat Erdoğan, "Teknolojinin ilerlemesiyle beraber sosyal medya kullanımı hızla arttı ve maalesef birçok suç internet aracılığıyla işlenmeye başlandı. Birçok kalemşör gerçek kimliklerini saklayarak bu suçları işliyor.
Öncül olarak, ilgili meseleyi analiz ettiğimizde, ilk öge olarak bu tür bir düzensizliğin gerçekte var olup olmadığını irdelememiz gerekmekte. Başka bir deyişle, evet, taraflar arasında bir anlaşmazlık mevcut, ancak bu durum yargı süreci boyunca mı? Twitter üzerinden belirtildiği üzere, hırsızlık, sahte mühür, yanıltıcı ifadeler gibi şirketin etik ilkelerine aykırı davranışlarla zarara soktuğu bir durumun kesin olarak yargı kararıyla belirlenmesi gerektiğini akılda bulundurmak önemlidir.
"İSİM SÖYLENİYORSA ZATEN SUÇUN VARLIĞI AÇIKTIR"
Erdoğan, "Öncelikle, Türk Ceza Kanunu'nun değerlendirmeye alınması gerekiyor. 5237 sayılı TCK'nın onur karşıtı suçlar ana başlığı altındaki 125. maddeye, yani hakaret maddesine bakmamız gerekiyor.
TCK madde 126 uyarınca, hakaret suçunun işlenmesinde mağdurun ismi açıkça belirtilmemiş veya ithamın üstü örtülü biçimde geçiştirilmiş olsa bile, eğer suçun doğasında ve mağdurun kişiliğine yönelik olduğunda tereddüt edilmez bir durum varsa, hem ismi belirtilmiş hem de hakaret açıklanmış kabul edilir.
Bu durum, bir isim açıkça zikrediliyorsa suçun varlığının zaten belirgin olduğunu ifade eder. Unutulmamalıdır ki, bir eylemin suç olarak kabul edilmesi ve cezalandırılabilmesi için öncelikle bir ceza yargılaması sürecine konu edilmesi gerekmektedir. Bu yargılama sonucunda suç işlendiğine dair kesin bir hüküm verilmesi gerekmektedir." ifadelerini kullandı.
NE KADAR SÜRE İÇİNDE ŞİKAYETTE BULUNULMALI?
Avukat Erdoğan, şikayet süreci ve nereye başvurulması gerektiği konusunda şunları dile getirdi:
Hakarete uğrayan kişinin öncelikle Cumhuriyet Savcılığı'na veya polis, jandarma gibi güvenlik kuvvetlerine başvurması gerekmektedir. Aksi halde, hakaret eylemi hakkında herhangi bir araştırma veya kovuşturma yapılamaz. Hakaret suçuna maruz kalan bir bireyin en geç 6 ay içerisinde başvuruda bulunması gerekmektedir.
3 AYDAN 2 YILA KADAR HAPİS CEZASI
Sosyal medya üzerinde bir bireye hakaret suçunun işlendiğine dair kanıt bulunduğunda, savcılık iddianamesini hazırlar. Avukat Cansen Erdoğan, bu konuda, "Suçun işlendiğine dair kanaatin hakim olduğu durumlarda, ilgili mahkemeler Türk Ceza Kanunu'na göre 3 aydan 2 yıla kadar hapis cezası ve adli para cezasına hükmedebilirler.
Ek olarak, hakareti içeren bir eylemle mağdur olan kişi, ceza davası dışında, ayrıca kişilik haklarının yenilenmesi için hukuki bir dava açma ve bu yolla maddi ve manevi tazminat talep etme hakkına sahiptir. Hatta burada da tazminatı kazanmış durumda olan çalışan kişiye dikkat çekilmekte." şeklinde belirtti.
ÇALIŞTIĞI YER, İSİM VE SOYADI... BUNLARIN HEPİSİ KİŞİSEL VERİ
Olayın KVKK açısından da değerlendirilmesi gerektiğine vurgu yapan Erdoğan, teknoloji ve internet kullanımının yaygınlaşmasıyla birlikte kişisel veriler konusunda farkındalığın ve hassasiyetin gün geçtikçe arttığını, sosyal medyada kişisel verilerin büyük oranda paylaşıldığını, dağıtıldığını ve birçok kişinin eline geçtiğini belirtti. Bunların kötü niyetli kişilere ulaştığında hem itibar zedelenmesi hem de maddi kayıpların ortaya çıktığını vurguladı.
"İşin iç yüzüne baktığımızda, henüz kesin bir yargı kararı olmadan işten çıkarılan ve hırsızlık ve aşağılık muamelelerle suçlandığı iddia edilen bir kişinin sosyal medya üzerinde Twitter'da milyonlarca kişiye ulaştığı durum, kişinin adının ve çalıştığı yerin belirtilmesi açısından bir veri paylaşımı olarak değerlendirilmesine neden olmaktadır. Hem ceza kanununda hem de 6698 sayılı kişisel verilerin korunması kanununda; kişinin çalıştığı yerin adı, kişinin adı ve soyadı, bunların hepsi kişisel veri olarak kabul ediliyor.
Dolayısıyla, bunların kişinin izni olmadan herkesin gözü önüne serilmesi, suç isnadına yol açıyor."
"YANLIŞ BİR BİLGİNİN AÇIĞA ÇIKMASI"
Henüz netleşmemiş bir yargı kararına özellikle dikkat çeken Avukat Erdoğan, "Özetle, şirketin işten çıkardığı işçinin, usulsüz davranışlarda bulunduğu, hırsızlık yaptığı, sahte kaşe kullandığı ve şirketi haksız yere zarara uğrattığı iddialarını müşterileri ile açıkça paylaşması; kişinin itibarını, onurunu zedelemesi, sarsması ve toplum önünde küçültülmesi sebebiyle Türk Ceza Kanunu anlamında hakaret suçu oluşturmakta ve eğer henüz netleşmemiş bir yargı kararı yoksa yanlış bir bilginin ifşa edilmesi suçunun da yaptırımlarını gerektirmekte." dedi.
