Ufukta erken seçim mi var

Bugünkü iktidarı iş başına getiren seçimin üzerinden henüz iki yıl geçti geçmedi…

Yani seçim konusunun tartışılması için vakit çok erken. Gelgelelim siyasi atmosfer sanki ülke bir seçim arifesindeymiş gibi elektrik yüklü… Hatta iktidar kanadı seçim yasasında kendi lehine birtakım değişiklikler yapmaya çalışıyor.

Normal şartlar altında muhalefet fırsat buldukça iktidarı eleştirir, iktidar gerek duyarsa bu eleştirilere cevap verir. Oysa bugün iktidar haftanın yedi günü muhalefeti eleştirecek, daha doğrusu suçlayacak bir konu bulup kamuoyunun önüne çıkıyor. İktidar kim muhalefet kim, belli değil. Tıpkı seçim dönemlerinde olduğu gibi…

Keza, yine seçim dönemlerinden aşina olduğumuz türden olağandışılıklarla karşı karşıyayız bugünlerde. İzmir’deki minare provokasyonu gibi…

Kimilerine göre hükümet bugünlerde koronavirüs salgınını fırsata çevirmeyi hesaplıyor. Hem bu sürecin iyi yönetilmiş olduğuna dair kamuoyu algısını siyasi desteğe çevirmek hem de salgının ekonomik etkileri iyice kendini belli etmeden önce bir baskın seçime giderek arkasındaki halk desteğini tazelemek istiyor. Böylece önümüzdeki süreçte başta ekonomi olmak üzere birçok alanda beklenen ciddi sıkıntılar siyasi iktidarın tazelenmiş meşruiyetine daha az zarar verebilecek bu hesaba göre.

***

Daha da önemlisi, ilk dönemlerinde AK Parti hükümetlerinde önemli görevler üstlenip sonraki süreçte buradan kopmuş olan kadroların kurduğu ve Cumhur İttifakı için en büyük tehdidi oluşturan iki yeni partinin önünün kesilebilmesi için de bir baskın seçime ihtiyaç olduğu düşünülüyor. Tabiatıyla bu partilerin katılamayacakları bir baskın seçimden söz ediyoruz…

Bu noktada 2018’i hatırlayalım… Siyasi Partiler Yasası şartlarına göre seçime girme yeterliği bulunan ve Yargıtay’ın seçime katılabilecek siyasi partiler listesinde yer alan İYİ Parti’nin durumu YSK gündemine gelmiş ve kuruldan olumsuz karar çıkması yönünde baskılar olduğu söylentisi yayılmıştı. Bunun üzerine 15 CHP’li vekil usulen partilerinden ayrılıp İYİ Parti’ye geçtiler ve bu parti mecliste grubu bulunması sayesinde seçime doğrudan katılabildi.

Bugün de bir baskın seçime gidilmesi halinde Gelecek ve DEVA partilerinin seçime katılabilmelerinin tek yolu grup kurmaları. Nitekim CHP lideri geçenlerde bir açıklama yapıp İYİ Parti’ye verdikleri desteği bu iki partiye de verebileceklerini duyurdu. Bunun üzerine harekete geçen iktidar kanadı bir yasa değişikliğiyle bu partilerin önünü kesme hazırlığı başlattı.

Bilhassa bu son hamle bir erken veya baskın seçim hazırlığının kesin kanıtı olarak görülüyor.

***

Ancak bu ikna edici görünen tabloya rağmen bir erken seçimin şimdilik söz konusu olamayacağını düşünmek için de yeterince delil var. İlkin, “virüs salgınının ekonomik etkilerinin en ağır şekilde hissedileceği tarihten önce güven tazeleyecekler” argümanına karşı “salgın sürecinin ekonomiye olumsuz etkisi toplumda şimdiden hissedildi zaten” itirazı yapılıyor. Yukarıdaki analizlerin tam aksine ekonomide olumlu bir tablo oluşturulmadan hükümetin seçime gitmesinin akıl dışı olacağı söyleniyor. İkincisi, daha bir yıl önce yerel seçimlerde ortaya çıkan sonuç ve özellikle “yenilenen” İstanbul seçiminde aldığı oy itibarıyla iktidar partisinin erken seçimden yana bir ümidinin olması da mantıklı görülmüyor.

Bu argümanların her ikisi de en az karşıtları kadar makul ve ikna edici görünüyor. Ne var ki siyasette her zaman yeni bir seçenek veya “üçüncü yol” bulunabilir.

Mesela AK Parti’nin Millet İttifakı’nı çözmeye yönelik girişimleri veya yeni bir çözüm süreci üzerinden HDP oylarını muhalefet bloğundan kurtarma hesapları böylesi üçüncü yol arayışları olarak zikrediliyor son zamanlarda. Bu hesapların her ikisinin de MHP’siz formüllere ihtiyaç duyurduğu düşünülürse “Bugünkü ortamda MHP bir baskın seçim ister mi” sorusunun cevabı da bulunabilir belki.

***

Erken veya baskın seçim ihtimallerini büsbütün denklemden çıkarmaksızın, bu yolda bir hazırlığın mevcudiyetine kanıt olarak gösterilen “gergin siyasi atmosfer” konusunun da izahtan vareste olmadığını hatırlamak gerekir. Siyasi atmosferin seçim dönemlerindeki gibi elektrik yüklü olmasını yalnızca Erdoğan’ın yönetme üslubuyla ilgili görmek hiç de yanlış bir değerlendirme olmayabilir. Zira belki de Erdoğan seçim günlerinin atmosferini beş yıla yayarak yönetmek istiyor ülkeyi.

Teşkilatını ve tabanını sürekli diken üstünde tutmak istiyor belki. En ufak bir gevşemenin bir sonraki seçim döneminde telafi edilmesi mümkün olmayacak ölçüde kayıplara yol açacağından endişe ediyor muhtemelen.

Ne var ki her an seçim olacakmış gibi bir anlayış ve üslupla yapılan siyaset çerçevesinde her an seçim olma ihtimali hiçbir zaman göz ardı edilemez.

YORUMLAR (59)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
59 Yorum