ERKUT TEZERDİ
Bilmin senaryosunu yıllarca en uygun hale getirebilmek için uğraştılar. Bu doğrultuda katılmadık uluslararası film festivali ve workshop bırakmadılar. Sonunda metin istedikleri yapıya büründü. Senaryo beyazperdeye aktarılmadan hemen önce de 400 çocukla belirlenen temalar üzerinde çalışıldı. Filmin çekimleri Konya Akşehir’de gerçekleştirildi. Kısaca çocuk filmi olan ‘Mavi Bisiklet’in ardında azim, istikrar ve emeğin hikayesi de var.

Ümit ve Nursen Çetin Köreken çiftinin ortak eseri ‘Mavi Bisiklet’, aslında tıpkı filmdeki, değer verdikleri uğruna zorlukların bir bir üstesinden gelen 13 yaşındaki Ali’nin öyküsü gibi bir başarı hikayesi. 53. Uluslararası Antalya Film Festivali’nde ‘En İyi Senaryo’, ‘En İyi Yönetmen’ ve ‘En İyi Film’ ödüllerinin sahibi olan yapımın yönetmen koltuğundaki Ümit Köreken ve filmin yapımcısı, oyuncusu ve diğer senaristi Nursen Çetin Köreken’le konuştuk.
‘Mavi Bisiklet’in senaryosunu birlikte yazmaya nasıl karar verdiniz?
Nursen Çetin Köreken: Üniversite yıllarından beri çocuklarla çalışıyorum. Drama dersleri veriyorum. Yıllar sonra Ümit’le biz 2005 yılında bir dramatik yazarlık eğitiminde tanıştık. Ardından da evlendik. Aslında ikimiz de evlenmeyi o an için düşünmüyorduk. Fakat ortak fikirlerimiz vardı. İkimiz de senaryoya eğilmek istiyorduk. Üretmeyi seviyoruz. Bizi bir araya getiren bir nevi senaryolar, tiyatro oyunları oldu. Sonrasında da ‘Mavi Bisiklet’ geldi.
Ümit Köreken: Ben 2002’den beri radyo oyunları yazıyordum. Edebiyatla da daha içli dışlıydım. ‘Mavi Bisiklet’ aslında 2009 yılında kaleme aldığımız bir tiyatro oyunuydu. Ama elbette zaman içeriside değişimlere uğradı. Tam anlamıyla senaryolar üzerinde yoğunlaşmamız ise 2010 yılını buldu. ‘Mavi Bisiklet’i senaryolaştırdık. Bu çalışmamızla Kültür Bakanlığı’nın Senaryo Geliştirme Desteği’ni kazandık.
Metni film aktarma süreci nasıl gelişti?
N.Ç.K.: Dünyada çocuk ve aile filmleri üzerine çok ciddi bir endüstri var. Hollanda, Danimarka, İtalya, ABD ve İsveç başı çekiyor. Burada ise yardımcı olmak isteyen kişilerin sayısı yok denecek kadar az. Bu süreçte anladık ki çocuk filmlerine piyasada pek önem verilmiyor. Ancak biz senaryomuza inanıyorduk. Gerçekçi bir film yapmak istiyorduk. Bunun için de festivallere katıldık.
ÇOK BÜYÜK EMEK VERDİK
Ü.K.: Aslında altı yıllık birikimimizi, emeklerimizi beyazperdeye taşıkdık diyebilirim. Katıldığımız festivallerde yapımcılarla görüştük. Rotamızı çizdik. Senaryoda değişiklikler yaptık. Mesela Ali’nin babasının ölüm hikayesini değiştirdik. Ardından da 13 yaşındaki Ali’nin hikayesine odaklandık ve filmi Akşehir’e taşımaya karar verdik. Biz, çocukların da yetişkinlerle izleyebileceği bir film yapma misyonuyla yola çıktık. Aynı zamanda estetik ve sanatsal duyarlılık da barındırmalıydı.
Çocuk filmi ‘Mavi Bisiklet’ alışılmışın dışına çıkılarak ödüller kazandı. Sonucun böyle olacağınız tahmin ediyor muydunuz? Neler hissettiniz?
Ü.K.: Festivalde ‘Mavi Bisiklet’in üç gösterimde de seyircinin verdiği tepki müthişti. Bu duruma çok sevindim. Seyirci çocukları sevdi, filmi alkışladılar... Ancak ödül töreninden bir önceki gece sanatsal ödüller dağıtıldı ve ‘Mavi Bisiklet’e ödül verilmedi. Umutsuzluğa düştüm. ‘En İyi Senaryo’ ödülünü kazandığımız açıklandığında çok heyecanlandım. Bizim için de öncelik senaryoydu. ‘En İyi Yönetmen’i alır mıyız acaba diye düşünmeye başladım. Ama ‘En iyi Film’ ödülünü hiç beklemiyordum.
N.Ç.K.: Ben ilk ödül açıklandığı saatlerde Üsküp’teki film festivalindeydim. ‘En İyi Senaryo’ Ödülü’nün açıklanmasına yetişemedim ama ‘En İyi Yönetmen’ ödülü açıklanırken çok duygulandım. Filmin ödül almasını istiyordum. İnancım bu yöndeydi. ‘Mavi Bisiklet’e ciddi emek verdik. Fedakarlıklarda bulunduk. Bu nedenle ‘Şükürler olsun’ dedim o an. Fakat ‘Mavi Bisiklet’in ‘En İyi Film’ seçildiğini öğrenmek inanılmaz bir deneyimdi.
‘FİLMDE 400 ÇOCUKLA BİRLİKTE ÇALIŞTIK’
Çekimlerde zorlandığınız anlar oldu mu?
N.Ç.K.: Çekimler iki sene sürdü. Bunun nedeni çocuklarla sürekli olarak yaptığımız çalışmalardı. 400 çocukla çalıştık. Çekimler boyunca aslında zorlanmadık. Yalnızca yapıma yönelik maddi destek bulma aşamasında çok zorlandık. Ama ben hep bininci kapıyı değil, bin birinci kapıyı hedefledim. Umutlarımı hiç kaybetmedim. İnadığımız doğrultuda filmi beyazperdeye aktardık. En büyük destekçimiz de hiç kuşkusuz çocuklardı. İstanbul’da cast ajanslarına kayıtlı binlerce çocuk var. Ancak biz oyuncu çocuklarla değil de filmin daha da doğal olması açısından oyunculuk tecrübesi olmayan çocuklarla ve kişilerle çalışmayı tercih ettik. Mesela filmde okul müdürü karakteri gerçekte de okul müdürü Fatih Bey ve filmin iki başrol oyuncusu da onun öğrencisi.
‘BİZ HİSLERİMİZLE HAREKET ETTİK’
Filmde oyuncuların neredeyse tamamı çocuklardan oluşuyor. Çocukları nasıl yönlendirdiniz?
Ü.K.: Çocuklar yaşları nedeniyle kamerayı bilmiyor. Bazısı sinemayı bile bilmiyor. Bu nedenle önce bunları anlatmamız, onların da kendilerini tanımaları gerekiyordu. İlk etapta belirli temalar üzerinden kamera önünde çocukların doğaçlama oynamalarını istedik. Çok eğlenceliydi. Aileleri de bize güvendi. Nursel edebiyat mezunu ben de en işletme. İkimizin de sinema sektöründe herhangi bir çalışma deneyimi yok. Biz tamamen hislerimizle hareket ettik. En iyi bildiğimiz iki şeyle biz ‘Mavi Bisiklet’i iç içe geçirdik. Bunlardan birincisi yazmak, ikincisi ise çocukların dilinden anlamak. Bir de şöyle bir durum var: Son üç güne kadar bizim başrol oyuncularımız aslında tam olarak belli değildi.
