İmam Hatiplere ters vuruş
Adının başına “Cüppeli” sıfatı eklenerek bilinen Ahmet Mahmut Ünlü’nün CNN Türk’teki programda söylediği sözler, İmam Hatiplere yönelik tam bir “ters vuruş” niteliği taşıyor. Bu tarz vuruşlar bugüne kadar “dini camia”dan gelmedi değil. Bir dönem özellikle Süleyman Efendi camiası İmam Hatip’le uğraştı, ama sonra ne olduysa tavır değişti ve camia çocuklarını İmam Hatibe göndermeye başladı. “Laikçi kesim”in İmam Hatip yaklaşımı ise kategorik bir karşıtlık tarzında oldu.
“Cüppeli Ahmet” tv ekranından resmen “Çocuklarınızı imam-hatiplere göndermeyin, düz ortaokul ve liselere gönderin, daha az hasarla çıkarlar” diye seslendi. Ona göre İmam Hatip ve İlahiyattaki hocalar “Hangi cemaate bağlıysa veyahut mezhepsizlik akımı, reformistlik akımı, mealcilik akımı… Neyse, orayı empoze etmeye çalışıyor”du.
Benzer ifadelerin epeyce bir süredir, özellikle İlahiyatlar için kullanıldığını, üstelik sadece “Cüpeli Ahmet”le sınırlı olmadığını, farklı dini cemaatleri kapsadığını biliyorum. Ama sanıyorum ilk defa işin içine İmam Hatipleri de katarak “oralara vermeyin” tarzında bir çıkış gerçekleşiyor.
Dindar çevreler nezdinde “Cüppeli Ahmet”in “Hoca” sıfatıyla ve “dini görünüm içinde” söylediklerinin ve yapıp ettiklerinin insanların İslam’la ilgilerini nasıl etkilediği gibi bir konu da var, onu da not etmek ve belki bizzat kendisine “Bir de bunun üzerinde düşün” demek lazım.
Ama İmam Hatipler - İlahiyatlar konusuna da bakmak lazım.
Ben şahsen “İmam Hatipte öğrenciler deist, İlahiyatlar’da modernist oluyor” tarzında bütün camiayı kapsayan yargılarda bulunmadım, bu tür yargıları da, ister kaygı duyularak söylensin ister bu kurumları mahkum etme niyeti taşısın doğru, sağlıklı ve gerçekçi bulmuyorum.
Ama bu kurumlarda “din”, ağırlıklı olarak da “İslam” öğretimi yapılıyor. Nerede ise ilk çocukluk çağında böyle bir eğitim (daha doğrusu öğretim)e başlıyorsanız, sunulan bilgileri anlamak, dini literatürü içselleştirmek ve bir kanaate varmak gerçekten zorlu bir iştir.
Bu süreçte çocukların farklı bilgi kaynaklarına ulaşmaları, okulda verilenlere yönelik sorularına cevaplar aramaları da bugünkü dünyanın olmazsa olmazlarındandır. Diyelim internet alanı, her türlü bilgiyi, her türlü soruyu çocuğun dünyasına taşıyacaktır. İmam Hatiplerdeki “meslek dersi” hocalarının sorulara cevap verme kapasitesi, pedagojik formasyonları yeterli, insan ilişkileri sağlıklı ise ne ala, değilse, soruların sarstığı bir zihin dünyası çocuklara musallat olacak demektir.
Bu sürecin çocukların din ile ilk temasları açısından büyük önem taşıdığı açıktır.
Benzeri durumun Kur’an Kurslarında çocukların Kur’an’la ilişkilerini etkilediği öteden beri bilinen bir meseledir.
Din eğitimi – öğretimi gerekli midir? Bence gereklidir. İlk eğitim ailede, hatta anne kucağında verilir. Adına din eğitimi diyelim demeyelim, “bir insan kalitesi”ne ulaşmak, bir “ahlak standardı” yakalamak toplum sağlığı için de kaçınılmazdır.
Aileden sonra okul çağında da bu eğitim bana göre sürdürülmelidir. Okulda veya sokakta, iş hayatında, hayat boyu sürecek bir eğitimdir “insanlık eğitimi.”
Türkiye bunu çok tartıştı. Genel okullarda din – ahlak eğitimini de tartıştı, daha özel bir okulda, bir tür meslek okulunda, yani İmam Hatip’te din eğitimini de tartıştı. Bu tartışma bitmiş değil.
Anayasasına laikliği koymuş bir Müslüman ülkede devletin din eğitimi ile ilgilenmesi meselesini tartışıyoruz. Bir gün konu “Cenazeleri yıkayacak din adamı kalmadı” noktasına gelmiş ve yeni bir süreç başlamış. Camiler var din görevlisi lazım, nerede yetişecek bu insanlar? “Merdiven altında” yetişmesin, “kayıt dışı” olmasın vs… ile İmam-Hatipler, ardından İslam Enstitüleri, İlahiyatlar…
Bu iktidar döneminde İmam Hatipler, İlahiyatlar gereğinden fazla mı çoğaldı?
İktidarın çocukları en azından İmam Hatibin orta kısmına yönlendirme gibi bir eğilimi olduğu doğru. Toplumda görünür ölçekte İmam Hatipleşme algısı da oluştu.
Ancak rakamlara bakıldığında orta öğretimde İmam Hatibe giden çocuk oranı yüzde 13’ü ancak buluyor. (2019 rakamları: 5 milyon 649 bin 594 öğrencinin 605 bin 869’u imam hatip liselerinde eğitim alıyor.)
Bunun yanında orta okuldan liseye geçişte çocukların tercihi farklılaşabiliyor, liseden üniversiteye geçişte daha çok farklılaşabiliyor. Mesela bu yıl Kartal Anadolu İmam Hatip Lisesinden mezun olanlardan sadece birinin İlahiyat’ı seçtiği, diğerlerinin tıp, hukuk veya mühendislik gibi alanları tercih ettiği bilgisi şaşırtıcı değil mi?
Aslında suyun akıp mecrasını bulması gibi, İmam Hatipler de toplum taleplerine göre yeni biçim arayışlarına yöneliyor. İmam Hatiplerin içinden farklı alanlara açılan “Proje okullar” oluşturuldu mesela, bütün okullarda olduğu gibi “liyakatli öğretmen sorunu”na çare aranıyor mesela.
Yazı uzadı, bu konu çok söz götürür, şunu yazarak bugünü noktalayayım: Çocukların -gençlerin din ile ilişkisinin niteliği son derece önemlidir. Onun için hem İmam Hatiplerde hem tüm okullardaki din kültürü ahlak bilgisi derslerinde sağlıklı bir iklimin oluşması ekmek kadar su kadar hayatidir.