Bugün değilse ne gün konuşacağız?

Cumhurbaşkanı Erdoğan, 3. gün deprem bölgesindeydi. Müdahale çalışmalarında ilk gün bazı sıkıntılar yaşandığını ama artık rahatlama ve hakimiyet sağlandığını söyledi. Halktan ve medyadan, provokatörlere fırsat verilmemesini istedi.

Yerinde bir uyarı, provokatörlere fırsat vermemek hepimizin sorumluluğu.

Fakat ne zaman provokatör olunur? Tanımı netleştirse daha iyi olmaz mıydı?

17 Ağustos 1999 depreminden örneklere bakalım. "Devlet enkaz altında", "devlet çöktü", "halk sahipsiz" manşetleri atmak, provokasyon değildi.

24 yıl önce o manşetleri atanlar, bugün aynısını provokasyon sayıyor. Öyleyse provokasyon mudur?

Yerinden canlı yayınlarda, ikinci günün sonunda hâlâ ulaşılmayan enkazın, ulaşılandan fazla olduğu anlatılıyordu. Gördüklerini anlatan televizyoncular, provokatör mü?

Yardım gelmedi, enkaz altındaki kurtarma çalışmalarına bir an önce başlansın, kendilerine ulaşılsın diye feryat edenler hâlâ var. Can havliyle feryat eden depremzedelere fırsat verilsin mi, verilmesin mi? İmdat çığlıklarına mikrofon tutmak, seslerini duyurmak provokatörlük mü, değil mi?

İçi yananlar, o acıyla arada fazladan iki laf etti diyelim. İktidarı kötü, devleti aciz ve yetersiz göstermek için rol kesen provokatör olduklarına mı hükmedilecek? Sesleri kesilecek, fırsat verilmeyecek mi?

Devleti yönetenler için, depremzedelerden anlayış ve sabır istenebiliyor. Ama enkaz aldında kalmış depremzedeler için, devleti yönetenlerden anlayış ve katlanma beklenemeyecek mi?

Bütün yetkilerin de tek elde toplandığı hızlı karar alma sistemi, en çok lazım olduğu günde hızlı işlemedi. Geçen her dakika, her saat hayat kurtaracak önemdeyken doğru kararlar, zamanında alınmadı. Arama kurtarma ve yardım yetiştirmede gecikildi. Felaketin boyutları, geç kavrandı. İlk günkü bazı sıkıntılar bunlardı.

İlk günden itibaren yetkililer ve AFAD, ulaşılmayan enkaz kalmadığını söylerken büyük kısmına ulaşılmamıştı. İnsanlarımız enkaz altında can çekişiyordu, kurtulanlar aç ve açıktaydı.

Bu sıkıntıları dile getirmek, ilk gün de provokasyon muydu? Devam eden sıkıntıları söylemeyince depremzedelerin bir sıkıntısı kalmayacağından, bugün de öyle mi?

'Baş etmesi zor, görülmemiş bir felaket' denilerek gecikmeler, yetersizlikler mazur gösteriliyor. Fakat AFAD; yetmedikleri, yetişemedikleri yeri duyurup destek çağırmadı. Tek başına da altından kalkamadığı artık anlaşıldı.

Yine de resmi açıklamalarla yetinmemek, her söyleneni doğru kabul etmemek provokasyona mı giriyor?

Hal böyleyken muhalefet belediyelerinin deprem bölgesine yardım götürmesi, siyasi şov mu? 99 depreminde Adapazarı'nın imdadına koşan muhalefet belediyeleri de felaketi istismar mı etmişti?

Yanlışlıkla provokatör olmaktan kaçınmamız için, netleştirilmesi gereken bazı hususlar bunlar.

AK Parti Sözcüsü Ömer Çelik'in, 99 depreminden bir hafta sonra Yeni Şafak'ta yazdıkları, aydınlatıcı olabilir.

Görüntüyü kurtarmak, yetersiz kaldığını saklamak isteyen iktidara verip veriştiriyor. Çelik'in "Bugün Susmak" başlıklı yazısı, bugün de geçerli mi? İsmet Berkan'ın köşesinde tamamı var, okuyabilirsiniz.

EHLİYET VE LİYAKAT FARKI

Bilgilendirmelerini izliyoruz; AFAD adına Prof. Orhan Tatar konuşuyor.

Oysa Tatar, Deprem ve Risk Azaltma Genel Müdürü. Jeoloji mühendisliği hocalığından geliyor, alanında uzman. Onun için deprem öncesinden, riski azaltmak için alınacak tedbirlerin planlamasından sorumlu. Deprem olduğunda, afet yönetiminden sorumlu değil.

O göreve, Afetlere Müdahale Genel Müdürü İsmail Palakoğlu bakıyor.

Ama Palakoğlu, üç gündür ortada yok. Dün fark edilmeye, uzmanlığı sorgulanmaya başladı.

İYİ Partili Erhan Usta, bir paylaşımında Palakoğlu'nu neden hiç görmediğimize dikkat çekiyordu.

Sahada olduğu için mi? Yoksa afetle mücadele, uzmanlık alanı olmadığı için mi?

AFAD'da deneyimli il müdürlerinin yerine deneyimsiz, uzman olmayan isimlerin getirildiği bilgileri de akıyor.

Müdahaledeki yetersizlik ve koordinasyon bozuklukları, liyakatsiz kadrolaşmadan mı?

Sergilenen performans; AFAD'ın kapasitesi, kabiliyeti ve tecrübe birikimiyle orantısız. Bir açıklaması olmalı.

YORUMLAR (142)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
142 Yorum