Casus dedikleriniz de beraat etti ey Pinokyolar
Duydunuz mu Pinokyolar; HSK, oyuncu menajeri Ayşe Barım'a tahliye kararı veren hakime soruşturma açmış.
Adalet Bakanı'na sorsanız aslolan tutuksuz yargılamaydı. Fakat uygulamada, bundan tutuklama olmaz diye tutuksuz yargılanmasına karar verilemiyor. Veren yanıyor.
Reklâm aşkı planlamaktan alınıp 12 yıl önceki Gezi'de iktidarı devirmeyi planlamaktan tutuklanan oyuncu menajerine tahliye vermek yasakmış meğer.
Bir de demezler mi; yargımız bağımsız ve tarafsız, karışmak suçtur, etkilemeye teşebbüs eden derhal yargılanır...
Kararı beğenilmediğinde hakimin cezalandırıldığı yargı nasıl tarafsız ve bağımsız olabiliyorsa...
Ayrıca kararını beğenmediği savcı ve hakime yaptırım gücü olanlar, savcı ve hakim üstünde hiçbir yaptırımı olmayanları nasıl yargıya müdahale ile suçlayabiliyorsa...
Fuzuli'den ilhamla "söylesem tesiri yok, sussam gönül razı değil" diye... Bir etkisinin olmayacağını bilerek konuşanlar bile yargıyı etkilemekten soruşturuluyor.
Ama yargının kendi sözünden çıkmayacağını, bir dediğini iki etmeyeceğini, ağzına baktığını bilenler ve müdahale gücü olanlar yargılamalar hakkında esip gürleyebiliyor. Onlara serbest, müdahaleleri yargıyı etkilemeye girmiyor.
İşte böyle bir kara mizahtır gidiyor ama yeni başlamadı.
Duydunuz mu Pinokyolar; meşhur Büyükada casusları davasında beraat etmeyen kalmadı, yargısız infazla suçlu ilan ettiklerinizin hepsi aklandı.
2017 Temmuz'uydu. “Gizli toplantıda suçüstü basıldılar, Büyükada’da yeni bir darbe için kaos planı yapıyorlardı” manşetleri atmıştınız.
Ancak... Büyükada’da bir otelde, aleni bir toplantı sırasında sözüm ona ‘yakalanan’ yerli, yabancı insan hakları aktivistleri daha ilk duruşmada tahliye edilmişti.
Fos çıkan casusluk suçlamalarınız da düşmüş, teröre yardım suçlamalarından yargılamaya dönüşmüştü.
O dağ, 8 yılda doğura doğura fare doğurdu anlayacağınız. Son sanık da Yargıtay'dan beraat kararını aldı, yaygaranız çöktü, haberiniz var mı ey Pinokyolar!
Casusluktan suçüstü yakalanıp ilk duruşmada tahliye edilen, sözde yabancı ajanların apar topar ülkelerine gönderildiği, mahkeme kararından önce uçaklarının onları almaya geldiği bir dava gördünüz mü hiç? O zaman görmüştük.
E hani insan hakları savunuculuğu maskesi altında korkunç kaos planları yapıyorlardı, Gezi benzeri kalkışma tezgahlamak için toplanmışlardı, 15 Temmuz ETÖ darbe girişiminin arkasını getireceklerdi, birden fazla terör örgütüne çalışıyorlardı... Aylarca içeride tutuldular, hedefe kondular, çok sağlam denilen kanıtlar, herkesi susturacak somut suç delilleri vardı hani, gizlilik gerkeçesiyle ortaya konamıyordu, Büyükada casuslarından büyük hesap sorulacaktı...
Sonra ne oldu, hiç anlatmıyor Pinokyolar.
Gerçi Almanya Dışişleri Bakanı Gabriel, Merkel’in devreye girdiğini ve tahliyelerde etkili olduğunu söylediğinde de utanmamışlardı.
O tarihlerde Brüksel'de Dışişleri Bakanı Çavuşoğlu, bazı ülke liderlerinden telefonla gelen ricalar üzerine yakaladığımız casusları bıraktığımızı anlatıyordu.
Ve rica üzerine casus bırakılırmış, Trump'ın bir telefonuyla Rahip Brunson bile bırakılırmış, yargının tarafsız ve bağımsızlığına hâlel getirmezmiş, hem bunda ne varmış gibi yüzleri kızarmıyordu yine Pinokyoların.
Yalandan burunları arşa uzansa da bozuntuya vermemekte, haklı çıkmış gibi pişkinliğe vurmakta üstlerine yok.
Merkel'in, Macron'un, Trump'ın istediklerinde karışabildiği ama İmamoğlu'nun, TÜSİAD'ın, gazetecinin bir sözüyle etkilemeye teşebbüs suçu işlediği hukuk düzenimizle gurur duyabilirler.
