Çocukluğumun camisindeki incelikten bugünkü kabalıklara

Geçen cumartesi kültürel aylaklık için Kayseri'deydim, çocukluğumun geçtiği yerleri dolaştım.

Eski Kayseri değil tabii, yıllar içinde çok değişti. Bisikletlerin, mobiletlerin, üç tekerli triportörlerin şehri olmaktan çıktı. İçinden tramvay dahi geçiyor. Bir Doğu Avrupa şehri havasında.

Sosyolojisi de değişimden payını almış. Kafeleri, restoranları, otelleriyle daha renkli, canlı bir sosyal hayata kavuşmuş.

Karlı havada bile Sivas Bulvarı cıvıl cıvıldı. Cumhuriyet Meydanı'ndaki çiçekçiler önünde gençler, 14 Şubat sevgililer günü kuyruğuna girmişti. Gece için şehrin birkaç iyi mekânında yer bulunmuyordu, önden kapatılmıştı hepsi. Şık giyinmiş çiftlerin tören geçidi gibiydi.

Çocukluğumun eve kapanık Kayseri'sine kıyasla büyük bir açılım bu. Dışarıda yeme alışkanlığı mı, kaç lokantası vardı? Şimdi ailece yemeğe çıkılıyor, gece açık çorbacılarla dolu.

Erciyes'te kayağa gelen yerli, yabancı turistlerle karşılaşıyorsunuz. Bekliyordum ama bu kadarını değil.

İlk baktığım yer, ilkokulu okuduğum Sümer Mahallesi oldu. Siteler dikilmiş, yeni kamu binaları yükseliyor. Yatay mimariden dikeye geçilmiş. Kafe, restoran açılmış. Kim derdi! Bambaşka bir yer olmuş. Geçmişle tek alâkası, Sümer Camii'ydi. Hemen karşısında gittiğim bir zamanların Sümer İlkokulu binasını tanıyamadım.

Durup önünde fotoğraf çektirirken nereden nereye, dedim içimden.

O sırada sosyal medya, İstanbul'dan bir fenomen özentisinin çığırtkanlıklarıyla kaynıyordu.

Milletvekili Ümit Dikbayır, Halil Konakçı adlı din görevlisini Diyanet'e şikâyet etmiş.

Diyanet'in başmüfettişi de soruşturması için Meclis'e gidip Dikbayır'ı yüz yüze dinlemiş.

Konakçı, X'ten demediğini bırakmıyordu.

"Şimdi ümit.!. seni tanımam, dikyokuş musun, dikbayır mısın, yoksa yokuş aşağı mısın, kimsin bilmem. Açıkçası çokta umurumda değilsin" gibilerinden ucuz sokak ağzı paralıyordu.

Dikbayır'dan "İslam ve Diyanet düşmanı yobaz" lâflarını da esirgememişti. Din anlatıcısının, kendini din yerine koyup kutsal sanma yanılsaması. Diyanet'ten değil de Allah'tan yetki almış edâlarına giriyor. Ona karşı gelen, dine karşı bir İslam düşmanı âdeta.

Hakkımdaki şikâyeti soruşturmaya Meclis'e, bir milletvekilinin ayağına nasıl gidersin, diye Diyanet müfettişi ile Diyanet'e de saygısızca dümdüz gidebiliyor.

Dahası, kimi iktidar fedâileri de bu hoyrat, bozuk kaldırım kabadayısı ağzını bir hocaya yakıştırıyor, ona alkış tutuyordu.

Konakçı'ya bir şey olmadı bu arada. Ama Dikbayır, başmüfettişin görevden alındığını iddia ediyor.

Şöhret ve şov düşkünlüğüyle adından söz ettiren bu Diyanet memurunun ayrıcalığı, dokunulmazlığı vardı sanki, cüretini nereden alıyorsa...

Necip Fazıl; "biz hohlaya hohlaya buz dağlarını erittik, şimdi ortalık çamurdan geçilmiyor" demişti.

Bir de bugünleri, vaaz kürsülerine çıkarılan ham softalıkla kaba yobazlığı görse neler demezdi.

screenshot-1.jpg

MAYMUNLAR GEZEGENİ'YLE TANIŞTIĞIM CAMİ

Sümer Mahallesi'ndeki çocukluğuma boşuna gitmedim.

Necip Fazıl’ın piyesleri Reis Bey ve Tohum’u ilk o camide okudum. Pierre Boulle’nin Maymunlar Gezegeni’ni de.

Kayseri gibi tutucu, içe kapalı bir Orta Anadolu şehrinin hem de ücra bir camiinde.

Müezzin mahfilinin yanında küçük bir kitaplıkta duruyorlardı.

Muhtemelen Diyanet, böyle bir çizgi romanı kafa bulandırır korkusuyla bir cami kitaplığına koydurmaz bugün.

40 sene önce Kayseri’de, bir kenar mahalledeki Sümer Camii’nde Maymunlar Gezegeni’yle tanıştım oysa ben.

Okuma zevkimin gelişip zenginleşmesine büyük katkısı olmuştur.

Bir soğutmak, kaçırmak, uzaklaştırmak, düşmanlaştırmak yerine camiye ısındıran, çeken, yaklaştıran, sevdiren o günkü imamla müezzinin kültür ve anlayış inceliğine bakın...

Bir de kırıcı ve kıyıcı nefret söylemi azgınlıklarını, dini vaaz kisvesi giydirilmiş partizan propagandayı, halkı kin ve düşmanlığa tahrik şımarıklıklarını camiye sokanların bugünkü dinden kovma, dışlama ve kutuplaştırma hırtlıklarına...

Rahatsız olmayanlar utansın, nereden nereye!

YORUMLAR (108)
108 Yorum
YORUM YAZ
İÇERİK VE ONAY KURALLARI: KARAR Gazetesi yorum sütunları ifade hürriyetinin kullanımı için vardır. Sayfalarımız, temel insan haklarına, hukuka, inanca ve farklı fikirlere saygı temelinde ve demokratik değerler çerçevesinde yazılan yorumlara açıktır. Yorumların içerik ve imla kalitesi gazete kadar okurların da sorumluluğundadır. Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır. Özensizce belirlenmiş kullanıcı adlarıyla gönderilen veya haber ve yazının bağlamının dışında yazılan yorumlar da içeriğine bakılmaksızın onaylanmamaktadır.