Ecevit'in akıl edemediği patates-soğan şenlikleri
Çiftçi şimdilik iktidarın altını oyma, başarısız gösterme komplosuyla suçlanmaktan azat edildi. Ama darbe ve terör silahı da elinden alındı.
Vali ve kaymakamlar, fakir fukarayı toplayarak 10 kiloluk kuru soğanla 20 kiloluk patates çuvallarını törenle dağıtıyor. Çuvalı 10 liraya ya geliyor ya gelmiyordur.
Sakın aklınıza kötü şeyler ima etmesin. İma suçundan okka altına gidersiniz.
Devletin patates ve soğan yardımları, yoksulluk arttığından değildir. Bakmayın, sadece İstanbul'da 164 bin aileye merasimle takdim edileceğine. 'İhtiyaç sahiplerine ulaştırıldı'ğı, lafın gelişi söyleniyordur.
Amaç, oyunu bozmaktır...
Aksi halde gösteriye çevrilir miydi? Fakir fukarayı kuyruğa sokup soğan, patates çuvallarıyla poz vermenin şovu mu olur?
Tırlar şehir girişinde davul zurnayla karşılanıyor, teslimat sırasında kürsü kurulup garip gurebaya "Cumhurbaşkanımızın talimatıyla" diye nutuklar çekiliyor.
Hilvan kaymakamı, İstanbul Vali Yardımcısı filan ne yaptığını bilmez olur mu?
Popülist şov havasında, kutlama şenlikleri gibi yardım dağıtan, fakirliğin övünçle, gururla kutlanacak bir şey olmadığını gayet iyi biliyordur.
Göğüs kabartacak bir zafermiş gibi göze sokuluyorsa...Bizde fakir bulunmadığını, yoksulluğu çok şükür yendiğimizi, Almanya'yı hamdolsun kıskandıracak bir refah toplumuna kavuştuğumuzu dosta düşmana göstermek içindir. Bir de ülkesini kötüleyip karalayan, affedersiniz gavur kılıcıyla saldıran muhalefetin yalanlarına inanılmaması gerektiğini ispat için.
Fakat bu bilince ermeme rağmen Ramazan yardımı törenlerinden görüntüler, bana Ecevit döneminin sonlarını çağrıştırdı. Mübarek günde olacak şey mi?
Şeytan işi mi, bu çağrışımı hemen aklımdan kovmalı mıyım, sisteme bir sakıncası var mı? Emin olana dek yazmış bulundum.
Memleket en son 2000'lerin başında bu kadar güllük gülistanlıktı.
2001'de, şımarık (!) bir esnaf, aşırı toz pembelikten ne yapacağını şaşırıp protesto için Başbakanlığın önüne yazar kasa fırlatmıştı.
Rahmetli Ecevit de bir gün yine istifa çağrıları sorulunca şöyle demişti:
"Takdir edersiniz ki başbakanlık bugünlerde hiç de keyifli bir meşgale değil..."
Keyfinden yapışıp kalmadığını, sorumluluk duymasa o gün bırakıp kaçacağını daha ince anlatamazdı.
Fakat sözleri, büyük ıstırap çektiğini de saklamıyordu.
Patates, soğan yardımı dağıtmayı bile keyifli bir meşgaleye çevirenleri görse ne düşünürdü? "Fakiri sevindirmek sevaptır" deyip eğlenceye, şenliğe vurmak varken onca kıvrandığına hayıflanmaz mıydı?
Çiftçi niye o kadar sevindi?
"Çiftçi bir sevindi, bir sevindi ki anlatamam" haberleri geçiyor iktidar medyası.
2 yıl önce aynı çiftçiyi nasıl üzmüşlerdi, onu anlatmıyorlar.
Soğan-patates lobisini sevindirmiş görünmek istemezler, normal.
2019'daki İstanbul seçim yenilgisinin faturası bile bu çiftçilere kesilmişti.
İktidara seçim kaybettirmek için ekonomiye saldırı başlatmakla suçlanıyorlardı.
Güya patatesle soğanın fiyatını 7-8 liraya fırlatarak mutfakta yangın çıkarmışlardı. Bütün zamlardan, patlayan enflasyondan, çarşı pazarı vuran hayat pahalılığından onlar sorumluydu.
Üretici, tedarikçi ve satıcı hattındaki çeteler, iktidarı başarısız göstermek için kumpas kuruyordu.
Depolar mı basılmadı, patates ve soğanlara suçüstü mü yapılmadı!
2 yıl sonra bir gün, depolarında ne kadar soğan-patates varsa hepsini devlet satın aldı. 300 bin ton kuru soğanla 1 milyon 250 bin ton patates.
Ama o gün terör örgütü ve darbecilik suçlarından yargılanmadıkları kalmıştı.
Belki de devlete peşin sattıkları için değil de ucuz kurtuldukları için çok sevindiler.
Patates ve soğan başa bela çünkü, depoda yakalatmak acayip tehlikeli.
Fiyatlar artınca nasıl tutuşmasın çiftçi!
"Son seçimin galibi soğan patates lobisi oldu. AK Parti darbeyi soğan patatesten aldı. Soğan patates lobisi iktidarı salladı..." yazılarının mürekkebi kurumadı daha.
Önümüz seçim, ekonomi nanay, geçim sıkıntısı had safhada...
Nöbetçi günah keçileri ise belli: El yakan fiyatlardan ya Bay Kemal sorumlu tutulacak ya da ateş pahasına satan tüccar ve çiftçi.
Çiftçi sevinmez mi! Hiç değilse fırsattan istifade biraz soluklanıyor, iki gün yüzü gülecek; fakir patatese soğana doyacak. Ne mutlu.