Eğitimde ‘abdestten şüphe’ dönemi

Cumhuriyet gazetesinde dün ‘hayırdır inşallah’ dedirten bir üst başlık: “Bakanlık ‘basına sansür yolsuzluğu arttırır’ yazan ders kitabını beğenmedi”...

Haliyle “İtirafı toplattılar” başlığı da çakılmış altına, kaçar mı böyle pas.

Milli Eğitim Bakanlığı, 7. Sınıf Sosyal Bilgiler çalışma kitabını apar topar okullardan toplatma kararı almış.

Gerekçe ise ünitelerden birindeki “Basın Özgürlüğü” faslı. Basının önemi ve değeri anlatılırken, bir senaryo verilip öğrencilerden üzerinde egzersiz yapmaları isteniyor.

İşte egzersiz amaçlı bu senaryo, rahatsızlığa yol açmış ve kitabın ivedilikle toplatılıp depolarda muhazafa altına alınması için genelge çıkarılmış.

GOCUNACAK NE VARDI?

Gelelim, talim etsinler diye öğrencilere verilen ancak büyüklerinin sonradan sakıncalı bulduğu senaryoya...

Üzerinde fikir cimnastiği yapılması istenen senaryo şu: “Bir ülkede iktidara tek başına gelen parti, bir süre sonra basının, kurdukları hükûmet hakkında sürekli yolsuzluk haberleri yapmasından rahatsız olur. Anayasa’yı değiştirecek güce sahip olmalarından faydalanarak Anayasa’ya basın özgürlüğünü kısıtlayıcı maddeler koyarlar ve kendi izinleri olmadan yapılan haberlere sansür uygularlar. Artık yolsuzluk haberlerinin yayınlanmadığını bilen kötü niyetli kişiler, daha da fazla yolsuzluk yapınca yaşanan ekonomik kriz ülkeyi bir kaosa sürükler...”

Bu okuma parçasının ardından, ‘basın özgür olmazsa ne olur’ soruları etrafında kafa patlatmaya yönlendiriliyor öğrenciler.

Şöyle sorular: “Bir ülkede basının özgür olmamasının getirebileceği kötü sonuçlar nelerdir? Herhangi bir nedenle basına sansür uygulanabilir mi?” vesair...

Anayasa’nın “Basın hürdür, sansür edilemez” maddesi ışığında, senaryoyu değerlendirmeleri amaçlanıyor...

Fakat ana fikri “Basına sansür yolsuzlukları arttırır” olan bu senaryo yüzünden kitap toplatılmasın mı!

17-25 ARALIK’TAN ÖNCE ONAYLANMIŞ

Kitabın 2012-2013 döneminde kurul onayından geçtiğini ama ilk kez bu yıl ihaleyi kazanıp dağıtılma şansı yakaladığını öğrendim.

Yani 17-25 Aralık’tan önce hazırlanıp bakanlıktan vize almış bir içerik.

O zaman rahatsızlık uyandırmamış, ürkütücü gelmemiş, öğrencilerin kafasını karıştırıp aklını bulandıracağı endişesine kapılınmamış. Bu yıl dağıtılmadan önceki son denetimlerde de bir sakıncaya rastlanmamış...

Ama ne olduysa, okul sıralarına konup derslerde okutulmaya başladıktan sonra olmuş. Birden bu gibi ‘tehlikeli fikirleri’ zerk edip genç dimağları zehirlememek gerektiği fark edilmiş.

NEREYE GİTTİ 3Y’NİN İKİSİ?

İyi de, öğrencileri ‘zararlı görülen fikirler’den korumak üzere alınan bu tedbirin, tam tersi sonuçlar üreteceği düşünülemedi mi?

Zaten çalkantılarla açıldı okullar, müfredat skandallarından biri bitti, diğeri patladı. Bunun yeni ve gereksiz bir sansasyona yol açacağı da mı öngörülemedi?

Bakın işte, Cumhuriyet’e “İtirafı toplattılar” başlığı atma fırsatı verdi. Bu da mı hesap edilemedi?

Ayrıca senaryoda, bir teorik yanlışlık mı var?

Hem ne oldu “Abdestinden şüphesi olmayanın namazından şüphesi olmaz” özgüvenine?

Ne ara kaybedildi o özgüven, böyle bir senaryodan çekinme, gocunma noktasına nasıl gelindi?

Öğrenciler ulaşamasın, kimseler görmesin diye erişilmeyecek yerlerde saklamak; basın, sansür ve yolsuzluk tartışmalarını ortadan kaldırmaya yeter mi?

Halının altına süpürmek yerine, sorunları şeffaf ve serbest bir ortamda tartışma kültürünü siyasete yeniden AK Parti kazandırmıştı. O ‘tabu yıkan’ iktidar reflekslerine, yolsuzluk ve yasakları kapsayan o 3Y ile mücadele vaadine ne oldu?

YORUMLAR (26)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
26 Yorum