Mafyanın 80’leri

Mesleğe başladığım ilk yıllarda İtalya’da Temiz Eller rüzgarı esiyordu, dizi yazısını hazırlamıştım.  

İsimler, olaylar hayal meyal bir film şeridi gibi geçiyor gözümün önünden... 

Hafızam yanıltmıyorsa şöyle şeylerdi: 

1980’ler, ardı arkası kesilmeyecek bir skandallar zincirinin ilkiyle başlıyor. 

Mussolini’nin Kara Gömleklilerinden üstat Licio Gelli’nin evi basılmış. Ünlü P2 Mason locasının üstadı. 

Bir anda ülkenin içi dışına çıkıyor. İtalyan istihbarat servisinden ordusuna, siyasetinden mafyasına uzanan bir örgütün isim listesiyle sarsılıyor ülke... 

Mafya-siyaset-kontrgerilla üçgeninin merkezindeki P2 Mason locasının kirli ilişkiler ağı çözülüyor... 

Babaların babası Toto Riina da orada, Mafyanın Giulio Amcası olduğu anlaşılan o Demirel gibi gidip gelme ustası Andreotti de. Vatikan’ın bankacı kasası Calvi de, eski Başbakan Aldo Moro’yu kaçırıp öldüren Kızıl Tugaylar da... 

Savaş açmak için biraz daha beklense bu gizli örgüt, bir ahtapot gibi her koldan sardığı devleti ele geçirmek üzeredir. 

Mafya devleti olmaktan son anda kurtuluyor İtalya. 

Esrarengiz cinayetler, kanlı hesaplaşmalar, yeraltı dünyasının dünyasını karartan tutuklamalar derken... 

1990’lara geliyoruz. Sicilya mafyası Cosa Nostra’ya aman vermeyen Savcı Falcone, bir suikaste kurban gidiyor. 

Aynı sırada başka bir savcının yıldızı parlıyor. Süper Savcı Di Pietro’yu Z kuşağı bilmez, bir zamanlar dünya starıydı, duymayan yoktu namını. 

Sonrası arınma dönemi. 1990’lara damga vuran Temiz Eller Operasyonu.  

Bu ikinci perde, yine bir ev baskınıyla açılıyor. Ama rüşvet paralarını istifleyen bir politikacının evi. 

Ülkeyi baştan ayağa çürüten devasa bir rüşvet çarkı çökertiliyor. 

Gırtlağına kadar battığı yolsuzluk ve rüşvet bataklığından boy abdestiyle yıkanarak çıkmaya çalışıyor İtalya. 

Yakalananlardan canına kıyan bürokrat, siyasetçi ve iş adamları çıkıyor. 

El yıkamayla temizlenecek bir kir değil çünkü.  

İtalyan siyaseti ve iş dünyası, kafaları vaftiz kurnasına basılmadan kurtulamazdı. Fakat vaftizden sonra günahlarından ne kadar paklandılar, o da ayrı mesele... 

Her neyse, aşağı yukarı böyle bir şeydi. 

Nereden icap etti, niye gözünde canlandı şimdi bu hatıralar diye sormayacağınızdan eminim. 

Yine de söylemek isterim; içinden geçtiğimiz dönemle ilgili tarihlendirme yaparken yanlışa düşmenize gönlüm razı olmadı. 

Yaşananlara, hesaplaşma hazırlıklarına, ifşaatlara bakıp 90’lara döndüğümüzü düşünenler yanılıyor. 

Susurluk Kazası’nda ortaya saçılanları, yeraltı dünyasını şekillendirmek üzere işlenen faili meçhul cinayetleri, beyaz Toroslarla muhalif kaçırıp ortadan kaybetmeleri, mafyanın dağıttığı devlet ihalelerini, başbakanın canlı yayında tehdit edildiği karanlık günleri çağrıştırabilir bilenlere. 

Ama tam kadrosu ve dekoruyla sahne alan şey, benim aklıma İtalya’nın 80’lerini getiriyor.  

Evre olarak sanki 90’lardan da önceye gidip birinci perdeye geri dönmüşüz hissi uyandırmıyor mu? Baksanıza, P2’nin p’si bile bir kuş adıyla sahnede. 

Sezen’le ahlaki meşruiyet yarıştıranlara bak! 

“İzmir’deki villasından kaçak borularla denize atık bırakan ve çevre katliamı yapan Sezen Aksu, Rize İkizdere ilçesinde yapılan taş ocağıyla ilgili hükümete saldırdı.” 

İktidar medyasından bir haber bu. “Saldırdı” dediği de...Sezen, hayran sayfasından şu mesajı paylaşmış: 

“Bizim iktidara verdiğimiz geçici yetki, yaşam alanlarımız ve hayatlarımız elimizden alınsın diye değil. Halkınıza böyle davranmakta ısrar ederseniz, yetkinizi aşmış ve meşruiyet zeminini kaybetmişsiniz demektir.” 

Sezen’in kaçak borusuyla ilgilendikleri kadar, bir bakanın şirketinden bakanlığa dezenfektan satıp devletten teşvik ve vergi avantajı almasıyla ilgilenmediler hala. 

Pudra şekerci büro elemanıyla Parti Disiplin Kurulu Başkanı’nın danışman kuzeninin patlattığı kaçak lağım boruları, bütün memleketi pis kokulara boğdu. Fakat o kirlilik de Sezen’in kaçak borusu kadar ilgilerini çekmedi. 

Meşruiyet tahterevallisinde karşı ucuna oturt, Minik Serçe’nin ağırlığı bu takım gazeteleri fezaya fırlatıp Ay’a sert iniş bile yaptırır. Kim bilir, belki de planları budur. 

YORUMLAR (41)
YORUM YAZ
UYARI: Hakaret, küfür, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. (!) işaretine tıklayarak yorumla ilgili şikayetinizi editöre bildirebilirsiniz.
41 Yorum