Ahmet Güneştekin Kültür ve Sanat Merkezi’nin açılış etkinliği için Batman’daydım.
Bir yıl kadar önce Batman Belediyesi’ne, bir vali yardımcısı kayyum atanmıştı.
Konuştuğum herkes, kayyum Başkan’dan övgüyle bahsedince şaşırdım.
Sonra havaalanından girerken şehrin, eskisine göre gözüme daha ışıltılı göründüğünü fark ettim. Ana cadde ekstra ışıklandırılmış, orta refüjler çiçeklendirilmiş, çevre düzenlemeleriyle Avrupai bir hava gelmiş.
Sokaklar tertemiz, görüntü kirliliği yok, pırıl pırıl, modern, aydınlık, cıvıltılı bir şehir çıktı karşıma.
Ertesi sabah gündüz gözüyle baktığımda da bu ilk izlenimim değişmedi.
Halkın gözüne girip kayyumluğu sevdirmek için çekilmiş popülist makyaj numaralarıdır, kozmetik süslemelerdir diye düşünmedim değil gerçi başta.
Fakat kime sorsam son derece memnundu.
Göstermelik vitrin şovu değildi, Şevket Aksoy’un başkanlıkta öne çıkardığı yüz. Görünmeyen arka yüzü de bir yılda ciddi bir değişim geçirmiş Batman Belediyesi’nin.
***
Kayyumluk müessesesine karşı önyargı ve antipatim, Şevket Başkan’ın halkta kazandığı sempatiyle kırıldı. Kendini sevdirmeyi, kabul ettirmeyi başarmış bir kayyum modeli görmeyi beklemiyordum.
Bunda, giden yönetimin başarısızlığının payı da büyük tabii.
Atanmış bir kayyumun bile aratmayacağı kadar belediyeyi kötü yönetmiş bir seçilmiş başkan mirası çıkıyor ortaya.
Demokrasi kültürüne, böyle örneklerden daha çok ne zarar verebilir ki...
Çöpleri kaldırmasından daha çok halkın gönlüne girebilmesini takdir ettim. Ancak kayyumluğa prensip itirazım da devam ediyor.
Yargı kararıyla kesinleşmiş bir suç işlemedikçe, seçimle gelenin seçimle gitmesi demokrasinin olmazsa olmazıdır.
Halkın oylarını temsil mazbatası başkasındayken yetkiyi bir başkası kullanmamalı, hala aynı fikirdeyim.
Fakat Ahmet Güneştekin de şu siteminde haklı. Batman’dan çıkıp dünya ligine yükselmeyi başarmış bir sanatçının adını, kayyumdan önceki yönetimler bir projeye vermeyi düşünmedi. Kayyum yaptı diye doğrusunu yapsa bile kabul görmeyecek mi!...
***
Açılıştaki söyleşisinde Güneştekin’in, Batman’a uluslararası bir müze kurma teklifiyle heyecananlanan bir kayyumdan söz ediyoruz.
Güneştekin, yanan Yılmaz Güney Sineması’nın aynı adla korunup yaşatılmasını istediğinde, yine dikkat kesilen bir kayyumdan...
Demokrasimizin yerleşip kökleşememesi adına üzgünüm ama kayyum, görevden alınan seçilmişleri mumla aratmıyorsa suç kimde?
Ders çıkaracaklar için bir gözlemim daha var. Güneştekin söyleşisini modere etmek üzere orada olan, haber ekranlarının yıldızı dostum İsmail Küçükkaya’yla ilgili.
Batmanlılar müthiş ilgi gösterdi, bağırlarına bastılar. Kendisinin de, sabahları FOX’ta yaptığı Çalar Saat programının da popülaritesi zirvedeydi.
Serbest haberciliğe acayip bir açlık, özlem ve talep var. Ve tek tabanca gibi neredeyse rakipsiz kalmanın avantajlarını yaşıyorlar.
Boşluğu doldurmada FOX TV’yle yarışamayan diğer ekranlar için de üzgünüm yani.
